Trafik konusu Eskişehir'de hep gündemde oldu. Genel olarak elbette olumsuz şekilde... Büyük oranda siyasi tartışmalara neden oldu.
Belki de hiçbir zaman akılcı ve bilimsel yönden ele alamadık. Bunun bir nedeni de 25 yıl süren Yılmaz Büyükerşen dönemi... Yılmaz Hoca'ya yüklenmek isteyenler trafik meselesini hep gündemde tuttu. Haksız da sayılmazlardı...
Böyle tartışmalar yapılan bir gün "Eskişehir'de trafik polisleri ne yapıyor" diye soruldu. Sorudan daha çok eleştiri ve tespit içeriyordu.
Çünkü polislerin 'işini' yapmadıkları düşünüyordu. Tartışmalar devam ederken Eskişehir'in unutulmaz emniyet müdürlerinden T. Savaş Yücel, bir demecinde "İnsanların vicdanını yaralamadan işimizi yapmaya çalışıyoruz" demişti. Yücel, kurallar tam olarak uygulanırsa hayatın 'çekilmez' hale geleceğini ima ediyordu.
Trafik cezaları gündemde...
Kütahya'ya giden arkadaş ceza yedi...
Bir yakınım "İlk defa Çevre Yolu'nda iki kilometre arayla radar aracı gördüm" dedi.
Bodrum'a giden arkadaş "20 binlik olmuşum kanka" diye sitem etti.
Bir hafta boyunca Eskişehir'de denetim yapan ekipler, yüzlerce araca ceza kesti. Günde ortalama 1300 araç ceza yemiş. Bunların hepsi hız aşımı nedeniyle değil.
Çok çeşitli kategorilerde denetim yapıldı.
Kanlıkavak'ta da motor denetimi yapılıyor.
Dronelar, ekip araçları, radarlar... Her yerden takipteyiz.
Elbette kurallara uymalıyız. Bunların düzen için, can güvenliğimiz için olduğunu biliyoruz. Ama cezalar ve denetim caydırıcı olmaktan uzaklaştı. Bezdirici hale geldi.
Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce, geçtiğimiz günlerde "Tarife belirleyin. Kütahya'ya gitmek şu kadar, Ankara'ya gitmek iki bin lira, Antalya beş bin lira" diyerek yaşananlara tepki gösterdi. Ölce, halkın sesi oldu.
Bayram sohbetlerinin, kahvehane muhabbetlerinin çoğu trafik cezaları oldu.
Cezalar can yakıcı boyutta... Öyle küçük meblağlar değil...
Yücel'in "İnsanların vicdanını kanatmadan işimizi yapmaya çalışıyoruz" cümlesini hatırlatarak yazıma son veriyorum.