İktidar baroların yapısını değiştirmek için harekete geçince bizim Baro Başkanı Mustafa Elagöz de Eskişehir'den Ankara'ya yürüyüşe geçmişti.
En demokratik haktı, elbette yürüyebilirdi. Hatta ‘herkesin sesi çıksın’ diye Başkent’te biber gazı falan yedi…
Aynı Mustafa Elagöz bazı kanun, tebliğ ve yönetmelikleri ‘bahane ederek’ avukatların üzerinde Demokles'in Kılıcı gibi sallanıyor!
Pek çok avukat ‘olumsuzluk’ yaşadı. Bu ‘ketum’ tavırdan biz de nasibimizi aldık? Nasıl mı? Bir süre önce yeni yayın dönemine başladık. Sedef Medya olarak yayın grubumuzun içinde mutlaka ‘adalet’ olsun istedik.
Hukuk konuşulsun, kulaklar hiç olmazsa bazı terimlere aşina olsun istedik. Bu amaçla akademik, hukuk ve spor camiasının tanıdığı Prof. Dr. Ufuk Aydın ile “Ufuk Hoca ile Adalet Günlüğü” isimli programa başladık.
Haftada bir, perşembe akşamları, 20 dakika…
Daha tanıtımlarda Baro’ya ‘şikayet’ edildik! Ufuk Hoca aynı zamanda avukat… Süllü Hukuk Bürosu’nun ortağı… Yıllarca AÜ’de Hukuk Fakültesi’nde ders verdi, dekanlık yaptı. Şu an halen İstanbul Aydın Üniversitesi’nde ders veriyor.
Hoca ile ‘avukat’ sıfatıyla değil, hoca unvanıyla program yapıyorduk. Vakti olmadığı için çekimleri Hoca’nın ofisinde yapıyorduk. Bu program hem Ufuk Hoca için hem bizim için ‘yorucu’ydu! Ama olsun her iki tarafta buna razıydı. Yeter ki adalet konuşulsun, hukuk gündemde olsun…
Şikayet edilince Baro Yönetimi ‘işi gücü’ bıraktı, programı izledi. Ve Ufuk Hoca’nın avukat olarak değil hoca olarak program yaptığına karar verdi. Sonrasında 7-8 program daha yaptık!
Yine şikayet edilmişiz!
Yüce Baro Yönetimi yine işi gücü bırakmış, toplanmış! Bizim Baro Başkanı 80’li yıllardaki ‘solcu dernek başkanları’ gibi durup durup ‘arkadaşlar toplantı’ diyor”!
Bu kez programa son verilmesini istemiş. Sebep? Program Süllü Hukuk Bürosu’nda çekiliyormuş! Başka sebep? Moderatör yani ben bir veya iki programda “Süllü Hukuk Bürosundayız” demişim! Mücbir sebep? Aleni sebep? Gizli sebep? Falan filan…
Bizim Baro ‘hukukun, adaletin’ konuşulmasını istemiyor. O nedenle kafaya koymuş bu programı kaldıracak. Eskişehir’de bir ilkti oysaki… İçinde ‘adalet’ geçen bir program… Art niyet olmasa ve bize ‘programı avukatlık ofisinde ofiste çekmeyin’ deselerdi belki bi çare düşünürdük.
Öte yandan yayıncılık gereği, izleyenlere nerede olduğumuzu ara sıra da olsa söylemek zorundayım. Neresi burası? Kafe mi, dernek mi, park mı… Malum aleniyet ilkesi!
Neyse bizim program sona erdi!
Bizim Baro Başkanı, Ayasofya’nın imamının bile her konuda konuştuğu bir ortamda teknik olarak hukuktan, adaletten bahseden bir Hoca’yı susturmuş oldu! Valla bunu Hükümet ya da Metin Feyzioğlu yapsa ortalık ayağa kalkardı! Neyse ki bunu ‘demokrat baro’ yaptı!
Öte yandan “avukatlar konuşamaz denmiyor avukatlar reklam/ilan yapamaz” deniyor. Bu ayrımı iyi yapmalıyız. İşin içinden çakamayız deyip Dördüncü Murat gibi yasaklar koyarsak bu çok adaletli olmaz.
Kendi üyesine karşı adaletli olmayan Baro da başkalarına adalet sağlayamaz. Baro Başkanı’nın yürüyüşüne tekrar dönecek olursak… Adalet arayışından daha çok sportif faaliyet kapsamında görüyorum!