İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret etmekten 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Niye ceza aldı, hatırlamakta fayda var.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından iptal edilmesinin ardından yeniden sandığa gidilmiş, 23 Haziran 2019'da yapılan seçimlerde İmamoğlu bir kez daha başkan seçilmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 2019'da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmak için Fransa'ya giden İmamoğlu'yla ilgili isim vermeden, "Avrupa'ya giderek Türkiye'yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" demişti.

İmamoğlu da üstü kapalı olarak, "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır" ifadelerini kullanmıştı.

"Seçimi iptal edenler ahmaktır" sözleri üzerine savcılığı harekete geçmesi üzerine dava açılmıştı.

Peki YSK üyelerinden davacı olan kimse var mı?

Yok.

Türkiye dün akşam saatlerinden itibaren İmamoğlu'na verilen hapis cezasını konuşuyor.

Bildiğiniz gibi karar öncesi İmamoğlu, vatandaşları ve sevenlerini Saraçhane'ye davet etti ve İYİ Parti lideri Meral Akşener ile otobüsün üzerinden sürece ilişkin bazı bilgiler verdi...

Sadece bununla kalmadı, 2023 seçimlerinin çok güzel olacağını haykırdı.

İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde şiir okuduğu için 10 ay ceza alıp 1999 yılında 4 ay 10 gün hapis yatan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o dönem söylediği sözleri, demokrasi vurgusunu, yargıya olan inancın nasıl sarsıldığını kelime kelime vurgulayarak dillendirdi.

Siyasi yasak kararı almasının ardından Erdoğan da Saraçhane'de bir konuşma yapmıştı...

İmamoğlu, Erdoğan'ın o konuşmasındaki şu satırları aynen ifade etti:

"Görüyoruz ki yargı gerçekten bağımsız değil, böylece yargının işleyişine, adalet ilkelerinin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz, güç ve çıkar odakları seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Adalet, gün gelecek yargıyı siyasallaştıranlara da lazım olacaktır."

Yine o sihirli söz 23 yıl sonra karşımıza çıkıyor...

Tarih tekerrürden ibarettir...

Erdoğan hapis cezası aldıktan sonra Türkiye'nin en önemli siyasi figürlerinden biri oldu.

Belediye başkanlığını kaybetti ancak bu defa partisi RP'den yolları ayırdıktan sonra ekibiyle 14 Ağustos 2001'de kurduğu ve genel başkanı olduğu AK Parti ile iktidara geldi.

İlk seçimde yüzde 34,43'lük oyla Abdullah Gül'ün başbakanlığında 59. hükûmeti kuran AK Parti'de Erdoğan siyasi yasağı nedeniyle seçimlere girememişti.

Siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan yasa değişikliği talebi Deniz Baykal'ın lideri olduğu CHP'nin katkısıyla uygulamaya girmesiyle siyasi yasağı kalktı.

9 Mart 2003'te yapılan ara seçimlerde Siirt milletvekili olarak Meclise girdi.

Başbakan Gül'ün istifasını sunmasıyla, 14 Mart 2003'te başbakanlık görevine geldi.

Erdoğan, Türkiye'yi 20 yıl yönetti, halen de yönetiyor...

Bu hatırlatmalardan sonra gelelim İmamoğlu'nun durumuna...

Ekrem İmamoğlu, AK Parti'nin korkulu rüyası haline geldi.

Neden?

Çünkü Mart 2019'da iki kez seçim kazanarak, "İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır" anlayışının egemen olduğu bir ortamda AK Parti karşısında önemli bir zafer elde etti.

İmamoğlu'nu, siyasi rakiplerinden ayıran en büyük özelliği...

Öncelikle Trabzonlu olması ve Karadeniz seçmeninin kendisine sempati duyması...

Kürt seçmenden oy alma potansiyelinin yüksekliği...

Halkla samimi diyaloğu...

Rakiplerine göre gençliğinin verdiği enerjiyle seçmenle daha iyi temasta bulunabilmesi, bunun da karşılık bulması...

Siyasi düşüncesini ön plana çıkarmaktan imtina etmesi...

Adeta ülkenin potansiyel Cumhurbaşkanı adayıymışçasına yaptığı ziyaretlerin alıcı bulması...

Modern yaşam tarzı ile inançlı bir birey olduğunu bir potada eritmeyi başarabilmesi...

En tabii olarak da ailesine düşkün, 3 çocuk babası olarak Karadeniz'in cana yakın insan özelliğini bünyesinde barındırması...

Tüm bunların ışığında eğer CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben aday olacağım" diye ısrar etmezse Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'dur.

Buraya bir not düşmekte fayda var.

Bu rüzgarı arkasına alan İmamoğlu, dün Saraçhane'de yaptığı konuşmada da belediye başkanı gibi değil, daha çok bir siyasi lider, bir cumhurbaşkanı adayı gibi konuştu.

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler zamanında yapılırsa haziran, öne çekilirse ki bu ihtimal çokça dillendiriliyor, 5-6 ay içinde yapılacak.

Bu süreçte Erdoğan'ın, Ekrem İmamoğlu karşısında cumhurbaşkanı seçilme konusunda şansının yüksek olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.

Siyasi yasak meselesine gelince...

İmamoğlu'na verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük ceza, eğer istinaf ve ardından Yargıtay'ca onanırsa siyasi yasaklı olacak, belediye başkanlığından ayrılmak zorunda kalacak...

Böylece 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 2024'teki belediye başkanlığı seçiminde aday olamayacak.

Verilen ceza Yargıtay tarafından onanana kadar ise hukuken hiçbir kısıtlama söz konusu değil.

İmamoğlu, cumhurbaşkanlığına aday olabilir.

Seçilebilir...

Bu görevi, kendisi gibi bu süreci yaşamış Erdoğan'dan devralabilir...

Hasılı...

Artık Türkiye'nin yeni bir lideri var.

Ülkede İmamoğlu ve karizması konuşulacak...

"Her şey çok güzel olacak" sözü İstanbul'dan sonra Türkiye'de de karşılık bulacak mı?

Hep birlikte bekleyip göreceğiz...

Ancak şu kesin ki, dün akşam itibarıyla siyasette kartlar yeniden karılmaya başlandı...

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...