Yan yana iki lokanta vardır.

İkisi de aşağı yukarı aynı mönü ile hizmet verir.

İkisi de birbirine benzeyen masalar, sandalyeler, çatal ve kaşıkları kullanırlar.

İkisi de aynı saatte mesaiye başlar, aynı saatlerde kaparlar.

Ancak lokantalardan biri yarı kapasite ile çalışırken, diğeri sürekli dolu doludur ve kapısının önünde zaman zaman masa boşalsın diye bekleyen müşteriler dahi olur.

Birbirine çok benzemesine ve boş yer olmasına rağmen diğer lokantayı tercih etmezler.

Bu tablo farklı iş kollarında karşımıza çok kez çıkmıştır. Bir köfteci, bir berber, bir helvacı gibi nice örnekleri vardır.

Üzerine pek düşünmeyiz, sebebini pek irdelemekle ilgilenmeyiz ama aynı standartlarda yapılan iş ortaya farklı sonuçlar çıkarıyorsa aradaki farkın genel adı vizyondur.

Kimi masalarına koyduğu bir çiçek ile ikram ettiği çay ile temizliği ile üretim yaparken kullandığı malzeme kalitesi ile bu vizyonu ortaya koyar.

Kimileri müşteri ile kurduğu iletişim şekli, işine yaptığı yatırım, ticaretini yükseltecek reklam tarzıyla.

Kiminin vizyonunda aidiyeti güçlendirecek adımlar vardır, kimileri ise gelenekle değişim arasında vefalı bir harman oluşturmuştur.

Şimdi Sivrihisar ile başlayan yazıda Lokantanın ne işi var diyeceksiniz. Haklısınız, açayım.

Eskişehir’in hemen hemen tüm ilçelerini yıllardır dolaşıyorum. Bazen bir program çekimi için mesleki olarak, bazen ise ailemle farklı bir yer görmek için sayısız yere gitmişliğim var.

Pek çok ilçede bizim haberdar olmadığımız son derece güzel adımlar, büyük değişimler yaşanıyor. Ancak bu listenin başında hep Sivrihisar geliyor.

Sivrihisar’da son yıllarda herkesin takdirini almış bir Vizyon var.

Başkan Yüzügüllü ve ekibinin ortaya koyduğu ısrar ve çaba ile ilçe esnafı, kadını, yaşayanları da bu köklü değişime ayak uydurmuş ve olağanüstü katkılar sunmuş.

Çok değil daha 5 sene önceki, 3 sene önceki tavırlar, bakış açıları, hedefler bile ölçülebilir şekilde ivme kazanmış.

Çünkü ortada gerek gelenek, gerek sanat, gerek tanıtım, gerek ise ticari anlamda somut eserler var. İlçede yaşanabilirlik seviyesi ve sosyal hayat genişliyor, turizm ve girişimcilik artıyor. Kadınlar başka hiçbir kırsal ilçede olmadığı kadar avantajlı ve pozitif ayrımcılıkla üreten pozisyonunda.

Kıyas yapmak, karşılaştırmak belki doğru değil ama Tepebaşı’nda Ahmet Ataç ile yaşanan büyük değişim ve altı dolu dolu olan Hayat Tepebaşı’nda mottosu gibi Sivrihisar’da Dünyanın Merkezi Burası mottosunu gerçekten hak eden bir başarı öyküsüne sahip.

Açıkçası mesleğimizin doğası olan muhalefet için yöneticilere ayağı yere basan bir eleştiri yapamayacağımız, arasak bile bulamayacağımız bir gelişim yaşanıyor.

Çok zorlarsak neden şu duvar mavi değil de sarı, neden şu heykel 1 metre değil 2 metre gibi zorlama eleştiriler çıkarabiliriz. Ama o derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olsun.

İnsan bazen ilçesin sen ilçe kal diyecek oluyor ama ne mümkün. Sonuç olarak Sivrihisar’da masal devam ediyor. Pandemi nedeniyle festivaller iptal ama Türkiye’nin en önemli dizilerinden birinin çekimi için 200 kişilik bir ekip sürekli mesaide. Türkiye’nin ilk kilim müzesi resmi açılış için gün sayıyor. 11 tescilli müzenin 2’si Sivrihisar’a ait. Organize Sanayi Bölgesi parsel satışlarına başlayacak ve birkaç sene sonra sanayi üretimde başlıyor. Altyapı yüzde 90 bitmiş, üstyapı kendini göstermeye başlamış. 56 dönümlük devasa bir yaşam alanı Uça Park, Dokunmanın yasak olmadığı Kültür Evi sadece son 1 senede hayata geçenler…

Ama işin en güzel kısmı bu hacmen değerli işlerin para puldan ziyade hayırseverlerin desteği, fazla mesai ve ince bir işçilikle hazırlanmış olması.

İşte bu yüzden bu yazı Vizyon ile başladı ve başladığı gibi bitmeli.

Sivrihisar konuşmuyor ama diyor ki “Vizyon Paradan Güçlüdür”

Sivrihisar’da gerçekleştirdiğimiz kısa çekimleri izlemek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

https://www.facebook.com/eskisehirnet/videos/368964701175904