Yoga Hindistan’da 4 bin yıl önce doğmuş çok eski bir uygulamadır. İnsanlığın değişen koşullarına uyabilmek için binlerce yıldır gelişen ve devamlı değişikliklere uğrayan yoga, daima kişinin önce tam güce, sonra da ruhsal bilince erişmesini sağlayacak yönde ilerlemiştir.
 
Yoga felsefesi kişiyi fiziksel-zihinsel-ruhsal-entelektüel-duygusal olarak ele alır. Yoga’nın üç ana bileşeni vardır. Birincisi asana ya da fiziksel postür (duruş), ikincisi Pranayama ya da nefes egzersizleri, üçüncüsü Meditasyon ya da gevşemedir.
 
1.Postür egzersizleri esnekliği ve kuvveti artırmak amaçlı planlanmış gövde kontrolü gerektiren ve dengeyi geliştiren egzersizlerden oluşur. Bu pozlar ayakta, oturma, yatma pozisyonunda, öne eğilerek, dönerek ya da denge pozisyonlarında yapılır.
2.Nefes egzersizleri duruş ile birlikte ve zihin odaklanması ile yapılır.
3.Yoga sınıfında kısa meditasyonlar yatarak ve gözler kapalı olarak gevşeme şeklinde yapılır.
 
Doğu felsefesinden köken alan Yoga batıda sağlık sisteminin içinde yer almaktadır. Özellikle depresyon için farkındalık temelli programlar oluşturulmuştur
 
Yoganın zihin-beden egzersizleri ile core stabilizasyonu sağladığı, esnekliği artırdığı, gevşeme egzersizleri ile ağrıyı kontrol ettiği için son yıllarda özellikle klinikte tedavi edici egzersiz olarak kullanılmaya başlanmıştır.
               
Yoga yaparak stresi nasıl yönetiriz?Bu sorunun cevabı için sinir sisteminin 2 mekanizmasından bahsetmek gerekir.1.Sempatik ve 2.Parasempatik sistem bilinçli olarak kontrol edemeyeceğimiz bu iki sistem tepkileri oluşturan kısımdır. Sempatik sistem Kalp atışının, vücut sıcaklığının yükselmesi gibi fizyolojik sonuçlara neden olabilir,streslekaşılaşılan durumlarda aktive olur. 
parasempatik sinir sistemi iste stres arz eden durum ortadan kalktığında sakinleşmemizi sağlar.Yoganörofizyolojik etki yaparak 'ß-endorfini' serbest bıraktırır ve beyin kimyasalları seviyesinde değişime neden olur. Yüksek yoğunluktaki aktivitelerde sempatik sinir sistemi devreye girer. Yoga’da ise gevşeme cevabı parasempatik aktivite devreye girer. Özelikle duygusal değişimleri etkileyen dopamin ve seratonin  kimyasallarının salınımı ile gevşeme sağlanarak stres üzerinde olumlu etkisi oluşur. Amerika' da yapılan bir çalışmada hatha yoganın akut etkisi olarak sigara içenlerde sigara içme isteğini ertelendiği tespit edilmiştir.Bu çalışmada bağımlılığı erteleyebilen bir mekanizma olarak yoganın beyin merkezlerini etkileyerek ,regule edici etkisini görebiliyoruz.Asana, pranayama ve meditasyon uygulamalarını içeren yoga pratiğinin; alfa, beta ve teta dalgalarındaki aktivasyonla algılama, bellek, ruh hali ve anksiyete üzerine olumlu etkileri bulunmuştur. Bunun yanı sıra alternatif burun solunumunun; iki taraflı beyin yarı küresinin aktivasyonu ile nörobilişsel yararlarla birlikte hemisferler arası tutarlılık ve simetriyi sağladığı gözlenmiştir. İki beyin lobu arasındaki iletişimin kuvvetlenmesi ,kordinasyon gibi yeteneklerimizi arttıracaktır.Bu sayede belirli nörolojik rahatsızlıklara yönelik olarak spesifik yoga programlarının tasarlanabilmesinin yolu açılacaktır.Yoganın tip 2 diyabet ve obezite gibi metabolik hastalıklarda da yararlı etkileri mevcuttur. Nöropatisi olan tip-2 diyabet hastalarına uygulanan asana ve pranayama uygulamasının, bireylerin sinir iletim hızlarında ve glisemik kontrolleri üzerine iyileştirici etkisi bulunmuştur.Bu sayede diyabete bağlı gelişen olası deformiteleri en aza indirir.
Yoga uygulaması sonrasında başlangıca göre kişilerin açlık kan şekeri, LDL (düşük dansitelilipoprotein) kolesterol ve trigliserid değerlerinde düşüş, HDL (yüksek dansitelilipoprotein) kolesterol değerinde ise artış gözlenmiştir.
Yoganın; kardiyak ve metabolik etkilerinin yanı sıra kemik üzerine de etkileri mevcuttur. Kemiklere yük bindirerek yapılan (özellikle ayakta yapılan duruşlar) yoga aşamaları, kemik rezorpsiyonunun önüne geçerek postmenapozal kadınlarda osteoporoz riskini azaltmaktadır.
.Polis okulu öğrencileri ile yapılan bir çalışmada; asana, asana-pranayama ve pranayamanın beyin dalgaları üzerine etkileri incelenmiştir.Asana ve asana-pranayama grubunda alfa dalgasında, pranayama ve asana-pranayama grubunda teta dalgasında anlamlı artış gözlemlenmiştir.Not:Gözlerin açılması ve uyku halinde alfa dalgaları kaybolur. Alfa dalgası; ağrı derecesinde azalma, hızlı ve doğru bellek ve bilişsel performans ile ilişkilendirilmiştir. Teta dalgaları; tekrarlı, odaklanma gerektirmeyen, rutin otonom hareketler sırasında ortaya çıkan 4-7 Hz frekansındaki sinir salınımlarıdır.  Teta etkinliği, düşüncelerin olmadığı, ancak bilincin devam ettiği bir durum olarak tanımlanmaktadır. Alfa dalgalarına benzer şekilde teta dalgalarının uyarılması ile kaygıda azalma görülmüş olup, teta dalgalarının kısa süreli hafıza ve anı oluşturmayı etkileyebileceği gösterilmiştir.Beyin frekanslarının değişmesi ile limbik (duyusal) sistem ile doğrudan ilişkili ağrı duyusunun azaltılmasında biz fizyoterapistlerce kullanılcak bir yöntemdir.
Yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde yoganın, romatolojik, ortopedik, nörolojik hastalıklar, kanser, stres, kardiopulmoner sistem hastalıkları gibi pek çok rahatsızlık ve semptom üzerine etkilidir.Yoganın zihin-beden egzersizleri ile gevşeme egzersizleri ile ağrıyı kontrol ettiği için son yıllarda sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Yoga insanı bütün olarak ele alır, kasları kuvvetlendirir, postürü korur, esneklik sağlar, nefesi düzene sokar, gevşeme ile vücudun daha hafif ve canlı hissedilmesini sağlar.Postüral problemlere bağlı duruş bozukluklarında doğru seçilmiş yoga asanaları kifoz,skolyoz  gibi omurga problemlerinde tedavi edici olacaktır.Siz de Yoga alanında uzmanlaşmış bir fizyoterapist eşliğinde yoganın terapatik etkilerini  bedeninizde ,ruhunuzda ve zihninizde hissedin. 
Sağlıkla kalın.