Eskişehir iş ilanları için tıklayın

1902 yılında kurulan ve geçmişten günümüze başarılarını taçlandırarak şehrimizin en değerli okullarından biri haline gelen Ülkü İlkokulu, kurulduğu günden bu yana devamlı kendisini geliştirerek, elli beş kişilik eğitim kadrosuyla 900 öğrenciye eğitim vermeye devam ediyor.

2014’de göreve gelen Okul Müdürü Hüseyin Çevik, okulun kuruluş serüveninin 1902 yılında başladığını anlatarak “Cumhuriyet’ten önce kurulan bir okul…1959 yılında yaşanılan talihsiz bir yangın olayından sonra Yenibağlar’daki yerine taşınıyor. Okulumuzun başarı oranının oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim. Akademik başarı oldukça fazla. Bilim ve Sanat Eğitim Merkezlerinin (BİLSEM) yapmış olduğu sınavlarda birçok öğrencimiz derece yapıyor. Tabi velilerimizin bilinçli olması da büyük bir avantaj… Ayrıca göreve geldiğim günden bu yana Avrupa projelerine de katılım sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

DÖRT ÜLKEYE GİTTİK

Çevik, Avrupa Birliği Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen ve okullarında yürüttükleri ‘Öğrenen Öğretmen-Öğrenen Okul Projesi’ kapsamında öğretmenlerin Malta, Almanya, İtalya ve Hollanda’da çeşitli konularda eğitim aldıklarını belirterek “Her ülkeye dört ya da altı öğretmenimiz gitti. Özel sınıflar ve teknoloji kullanımı gibi konularda eğitimler alındı. Orada öğrendiklerimizi okulumuzda uygulamaya başladık ve nasıl yaygınlaştırabileceğimizin çalışmalarını yaptık. Bir öğretmen yurtdışına çıktığında gittiği alanlar genellikle okullar oluyor. Ülkemizi kıyasladığımız zaman bizim okullarımızın da gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim” sözlerini kaydetti.

SORUMLULUK SAHİBİ BİR OKULUZ

Okulun Avrupa’daki eğitim projesinin yanı sıra birçok proje içerisinde de yer aldığının altını çizen Çevik “Bunlar arasında ‘Beslenme Dostu Okul Projesi’, ‘Beyaz Bayrak Projesi’ ve ‘İş Güvenliği ve Sağlığı Projesi’ gibi projeleri sayabiliriz. ‘Beslenme Dostu Okul Projesi’yle, öğrencilerin daha sağlıklı beslenmesi, kantin denetimlerinin artırılması ve öğrencilere meyve, sebze, yoğurt ve süt gibi gıdaların tüketiminin teşvik edilmesi hedefleniyor. Ayrıca 2014 yılından beri uygulanmakta olan ve okullardaki hijyene dikkat çekilen ‘Beyaz Bayrak Projesi’nden de ikinci sertifikamızı almaya hak kazandık. ‘İş Güvenliği ve Sağlığı Projesi’ ise; her okulda yapılmak zorunda olan ve okullar açık olduğu müddetçe devam eden bir proje… İdarecilerimiz ve öğretmenlerimiz bu konuda eğitimlerini aldılar. Bu proje kapsamında okullarda cam, pencere ve kapı gibi riskli alanlarda düşme ve yaralanmalara karşı ne gibi tedbirler alabiliriz sorusuna cevap bulmaya çalışıyoruz. Ayrıca tespit edilen riskli alanların il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bildirilmesini sağlıyoruz. Bunun yanında Kızılay’ın düzenlediği kan bağışı ve kök hücre bilinçlendirme kampanyalarına katıldık. 316 ünite kan, otuz dokuz ünite de kök hücre desteği sağladık. Böylece Türkiye çapında hastalarımıza faydalı olmaya çalıştık. Mayıs ayında bu projenin ikinci ayağına da katılım sağlayacağız. Ayrıca okulda bulunan ‘Çevre Koridoru ve Türk Büyükleri Koridoru’ gibi alanlarla öğrencilere çeşitli konularda farkındalık kazandırılmaya da gayret ediyoruz. Kısacası sorumluluk sahibi bir okul olduğumuzu söyleyebilirim” ifadelerine yer verdi.

YABANCI ÖĞRENCİLERE BİREBİR EĞİTİM

Çevik, okulda bulunan yabancı uyruklu öğrencilere yönelik çalışmalar içerisinde de bulunduklarını belirterek “Bu kapsamda okulumuzda bulunan İran, Irak ve Afganistan gibi ülkelerden gelen kaynaştırma öğrencilerine yönelik ‘Destek Eğitim Odası’ diye bir çalışma başlattık. Öğrenciler bu odada haftada on saatte kadar öğretmenlerimizden birebir eğitim alıyorlar. Sürecin gayet güzel gittiğini söyleyebilirim. Öğrencilerin çoğu da Türkçe konuşabildiği için şimdiye kadar ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmadık” sözlerini kaydetti.

HİÇBİR EĞİTİMCİ VİCDANIYLA BAŞBAŞA BIRAKILMAMALI

Çevik, ayrıca sık sık sergiler açtıklarını ve her sene sonu kermesler düzenlediklerini anlatarak “Velilerimizin okulla bağı çok yakın. Okulumuzun öğretmen kadrosu ve personeli iyi. Velilerimizin desteği hep var. Ben hep şu tezi savunurum; ilkokullarda sınıf öğretmeni iyi olursa çocuk üniversiteye gider. Mutlaka kaliteli bir eğitim verilmeli. Çünkü çocuğa akşama kadar boş bilgi yüklemenin anlamı yok. Kutsallaştırarak bir mesleği toplumdan soyutlaştıramazsınız. Hiçbir eğitimci vicdanıyla baş başa bırakılmamalı ve bu nedenle denetimler artırılmalı” dedi.