Yüzyılın en büyük yıkım felaketinin ülkemizde yaşanması ile tüm milletimizin halen üzerinden atamadığı ıstırap içerisinde yaralarımızı sarmaya başladık.

Milletimizin en büyük değerlerinden olan yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri yaşanmaya  , devletimiz tüm imkanları ile deprem bölgesinde bulunmaya devam ediyor.

Bir yandan sosyal medya ve televizyon ekranlarındaki görüş , tartışma programları ve deprem konusunda uzman bilim insanlarımızın değerlendirmeleri diğer yandan ilgililerin yaşanan felaketin sorumluluğunu üzerlerinden atabilmek için günah keçisi arama telaşı da sürüyor.  

Kısa bir süre sonra başlayacak seçim gündemi ile deprem kelimesinin etkisi ve yoğunluğu azalacak , oluşan siyasi görüşler dahilinde karşılıklı suçlamalar ve akabinde vefat eden vatandaşlarımızın yakınları acıları , zarar gören depremzedelerimiz ise ; kaderleri ile baş başa yalnız kalacak.

Bu görüş ; böylesine büyük bir felaketin ardından yadırganabilecek bir tahmin değil  , deprem kuşağında yer alan ülkemizin belirli zaman aralıkları içinde sadece 1999 Körfez , 2011 Van depremleri sonrası kısa bir arşiv araştırması ile ortaya çıkabiliyor. Defalarca yaşanan  bir tekrarı yeniden yaşadığımız / yaşayacağımız sonucuna ulaşamama dileği ile bizlere de ; kalıcı ve sürdürülebilir çözüm ve önlemleri izleyerek bu kez yanılmayı dilemek düşüyor.  

1999 Körfez depremi sonrası “.. Deprem değil , bina öldürür..” sloganı hafızalarda yer almış ve zamanla bu eksikliği giderecek yasal düzenlemeler yürürlüğe sokulmuştur. Ancak aynı bölgede  , aynı zamanda ve aynı büyüklükte yapılmış yan yana binalardan birisinin tamamen yıkılması ile diğerinin tamamen sağlam kalabilmesi ülkemizde aslında binaların değil denetimsizlik sonucu uygulanmayan kuralların çöktüğünü göstermektedir. Yoksa ülkemizdeki inşaat hukukunda büyük bir mevzuat eksikliği , bina yapımını gerçekleştirecek  proje müellifi yokluğu yada nitelikli yapı müteahhitliği yetersizliği değil ; yasalara uyulmaması ve bu aykırılığı gerçekleştirenlerin  denetimlerinin gerçekleştirilmemesi ile yaşadığımız son felakette ne yazık ki bu kez “..deprem değil , denetimsizlik öldürmüştür..”   

Yaşadığımız felaketin bu boyutlara ulaşmasında sorunun bu kez yasal mevzuatta değil uygulamadan kaynaklandığı yönündeki görüşümüz sonraki yazımızda açıklanmaya  çalışılacak olup ; birkez daha ülkemizde meydana gelen depremin yol açtığı can kaybı ve büyük yıkımlar nedeniyle ölenlerin ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Hiçbir karşılık beklemeksizin el ele verip , ülkenin her yerinden yardıma koşan ve imkanları dahilinde yaşanan acıyı dindirmeye çalışan her bir vatandaşımıza da gönülden minnetlerimizi sunuyoruz. 

NOT : Her türlü görüş ve önerilerinizi mail adresimize ([email protected]) gönderebilirsiniz.