Eskişehir, bu aralar hiç yaşamadığı kadar siyasi nezaketsizliği bir arada yaşıyor.  Adayların açıklanması sonrasında başlayan siyasi çekişme maalesef siyasi nezaketsizliği de beraberinde getirdi. 

HATİPOĞLU’nun Odunpazarı’ndaki seçim ofisi açılışında Ayşe Ünlüce’ye hitaben “SEN NASIL KADINSIN” , “ŞİMDİ Mİ KADIN OLDUĞUN AKLINA GELDİ” cümleleri siyasi nezaketsizliği ve kabalığı gözler önüne sermiş durumda.

Dün TV100 ekranlarının karşısına çıkan HATİPOĞLU, program başında kendisine sorulan soru üzerine hazırlattığı videoyu ekran başındakilere ve stüdyodaki gazetecilere izletti. Akabinde de hiç bir sorun yokmuş gibi Ayşe Ünlüce’ye ‘ne söyledim ki’ diyerek tabiri caizse kendisini aklamaya çalıştı. 

Hazırlattığı videoda bazı bölümler her ne hikmetse yoktu. O kısımla bilerek videodan çıkartılmıştı. Tabii stüdyodaki gazetecilerde durumu bilmediklerinden videoda gösterilen cümlelerde bir sıkıntı yok imajı çizildi. Eskişehir’i bilen gazetecilerin eşliğinde bir yayının yapılması gerekliliğinin önemi dün bir kere daha anlaşıldı. 

Video kesilip, kırpılmıştı. 

Yayında gösterilen kısımda “SEN NASIL KADINSIN, KADIN OLDUĞUN YENİ Mİ AKLINA GELDİ” gibi bölümler yer almıyordu.

Bu cümleler söz konusu seçim ofisi açılışında bizzat HATİPOĞLU tarafından sarf edildi.

Bu cümlelerin kabul edilebilecek bir yanı OLAMAZ! 

Şimdi biz tutup HATİPOĞLU’na “SEN NASIL ADAMSIN” desek kendisi ne hissedecekse, Ayşe Ünlüce için de bu durum aynıdır. Bunlar KABA HİTAPTIR !

Hukuk bu tarz cümleleri “RAHATSIZ EDİCİ” , “ NEZAKET DIŞI” niteliğinde tanımlar. Hakaret olmayabilir: ancak nezaket dışı olduğu ortadadır. Bu denli söylemlere gerek var mıdır? Seçim sonrasında HATİPOĞLU’nun milletvekili olarak görevine devam edeceği aşikar bir şekilde ortadayken bu denli teraziyi kaçırması nasıl anlamlandırılır?  Kabul etmek olanaksız..

Türk Hukuk Kurumu Üyesi Hikmet Sami Türk, “SİYASETTE ÜSLUP” konulu yazılı açıklamasında  siyasetin içerisinde anlatım tarzını şöyle açıklar;

 “Çok partili siyasî hayatta farklı görüşlerin savunulması, siyasî partilerin ve liderlerinin birbirlerini eleştirmesi  işin doğasındadır. Fakat bu görüş ve eleştirilerin karşılıklı saygı ve nezaket kuralları içinde ifade edilmesi, hakarete dönüşmemesi gerekir. Aksine davranış, siyasî tartışmanın düzeyini düşürdüğü gibi, ülkedeki siyasî ortamı de gerginleştirir. Üstelik hakaretamiz bir üslûp, onu kullanana hiçbir yarar sağlamayacağı gibi, kişiliği hakkında yaratacağı kanaatle kendisine zarar da verir”

Yahya Kemal Beyatlı’nın bir özdeyiş hâline gelen şu sözünü unutmamak gerekir:

‘Üslûb-i beyan aynıyla insandır.’ 

(Anlatım üslûbu insanın aynısıdır).