Afranur Kısa Memişoğlu yazdı...
Pek çok ilişki, çekim duyduğumuz o kişinin bizim için yaratıldığı, birbirimizi tamamladığımıza dair düşüncelerle oluşan duygularla başlar. Öyle yoğun duygulara kapılırız ki, hayatta her şey pozitiftir, dünya artık daha iyi bir yerdir ve biz hayatta her şeyi başarabiliriz. Çünkü “o” bizimledir.
Çok sevdiğimiz bu kişiye daha yakın olma isteğimiz bizi aynı evde yaşayan, aynı yatağı paylaşan ve aynı soyadına sahip, küçük bir aileye dönüştürür. Artık istediğimiz olmuştur… Belirli bir zaman sonra bir şey fark etmeye başlarız; eskisi gibi hissetmiyorum.
İlişkinin başında yaşanan yoğun ve pozitif duygular zamanla yerini rutinlere, farklılıklarımıza, yaşam sorunlarına ve işlevsiz tartışmalara bıraktığında partnerimize dair sorgulamalar yaşamaya başlayabiliriz. Bu durumda süregelen bir mutsuzluğa ve ilişkiyi sonlandırmaya sürüklenmemiz oldukça olağandır. Peki sorun gerçekten partnerimizde ya da bizde mi, başta o kişiye hissettiğimiz aşkı nasıl ve neden kaybettik?
İlişkilerinde mutsuz olan çiftlerde en sık görülen 4 davranış döngüsü;
1. Tartışmalar sırasında ve günlük iletişimde negatiflik. Bu ilişkilerde şefkat, ilgi, merak, destek ve empati gibi pozitif etkileşimler oldukça azdır. Partnerler iletişimlerinde olumlu etkileşim yaratmaya dair çaba göstermezler.
2. Eleştiri, savunma, aşağılama ve duvar örme davranış dörtlüsü. Bu davranışlar tartışmalar sırasında kullanılan kalıplar haline gelmiştir. Hatta öyle ki artık kurulan iletişim yalnızca açık arama, saldırma ve haklı çıkma amacıyla olmaktadır.
3. Duygusal kopukluk; partnerler birbirlerine duygularını açmazlar ve yaşanan duyguları kabul etmezler. Her partnerin kendine ait bir dünyası vardır ve bu kişiler ilişkilerinde oldukça yalnız hissederler.
4. Onarma davranışının olmaması; tartışma sonrasında herhangi bir özür, telafi görülmez. Sorun halının altına süpürülür ve tartışmadan bir süre sonra zorunlu bir konuşma meydana geldiğinde yeniden iletişim başlar.
Elbette hiçbir ilişki ilk günkü gibi yoğun duygularla kalmaz. Ancak çoğu zaman duyguların büyük oranda değişimi, partnerimizle kurduğumuz iletişime ve davranışlarımıza bağlıdır. Eğer bunlar size tanıdık geliyorsa belki de çözüm sandığımızdan daha basittir. Bu döngülerden çıkmak bir yaşam becerisidir ve öğrenilerek geliştirilebilir.