Eskişehir, Türkiye’nin en güvenli kenti seçildi. Dünya listesinde de işte onuncu sırada, yirminci sırada gibi haberler yapılıyor. Son yıllarda bu tür paylaşımları daha sık görüyoruz. Elbette tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Eskişehir güvenli mi? Güvenliyse bunu kime, hangi kuruma borçlu? Aslında güvenli şehir olma durumunu da yanlış anlıyoruz. Araştırmayı kim yaptı, hangi amaçla yaptı bilmiyorum. Araştırmanın kendisi güvenilir mi, onu da bilmiyorum.
Ama madem bu güvenli şehir meselesi gündemde fikrimizi belirtelim.
Evet, Eskişehir denildiği gibi güvenli şehir. Bu güvenli olma durumunun doğrudan asayişle, suç oranlarıyla ilgisi yok. Evet, yok… Güvenli şehir olma durumunun çoğu manevi güvenlikle ilgili…
Yani Eskişehir’e gelen biri kendini güvende hisseder…
Evladını buraya okumaya gönderen bir anne, baba çok endişe etmez. Memurluktan askerliğe… Turistlerden mevsimlik işçilere… Eskişehir herkes için güvenli bir şehirdir.
Elbette burada da cinayet işleniyor, hırsızlık yapılıyor. Ama bunların olacağına dair algı çok az… İşte o algı, bizi güvenilir şehir yapıyor.
Bunu kime, hangi kuruma borçluyuz…
Gelelim işin en hararetli kısmına… Söz konusu liste açıklanınca sosyal medyada pek çokları belediye başkanına özellikle de Yılmaz Büyükerşen’e teşekkür ederdi. Hala da edenler var… Elbette bir şehrin belediye başkanı oranın huzur ve güvenliği çok önemlidir.
Ama tıpkı emniyet müdürü gibi tek başına yeterli değildir. Yani tek başına bir belediye başkanı bir kenti huzurlu, güvenli yapamaz. Büyükerşen, sanayileşmeyi yavaşlattığı için güvenli kente esaslı bir katkı sunmuştur. Bunu kimse inkar edemez…
Öte yandan iş bununla bitmez, bitmiyor…
Eskişehir’in güvenli olma hali yıllar öncesine dayanıyor. Hatta 100-150 yıl öncesine dayanıyor.
Evet, göçler…
Eskişehir bir göç kentidir… Balkanlar, Kırım ve Kafkaslar’dan gelen göçler… Bu kentin mayasını oluşturdu. Bu göçlerle kimsenin ‘öteki’ olmadığı, kimsenin kendini ‘yabancı’ hissetmediği kent kimliği oluştu. Ve yıllar içinde daha da olgunlaştı.
Bugünkü huzur ve güvenli olma hali taa o yıllara dayanıyor.
Yine Eskişehir, ilk sanayi girişimleriyle yabancı ile erken tanıyan kentlerden… Bugün adı TÜRASAŞ olan Cer Atölyesi’ni kurmak için kente gelen yabancı mühendisler, Şeker Fabrikası’nı yapmak için gelenler… Buna benzer olaylar da kenti hoşgörü kenti haline getirdi.
Sonra öğrenci meselesi… Yıllarca ülkenin dört bir yanından öğrenci geldi. Yeni kültürler, farklı insanlar… Herkes burada kendini buldu, kendi oldu. Kimse kendini değiştirmek zorunda kalmadı. Eskişehir herkes için güvenli liman oldu.
Bu durum herkesi memnun etti. İşte şimdi her yıl yayınlanan araştırmalar bence buralara dayanıyor. Yani araştırmayı kimin yaptığını bilmesek de doğruluğunu biliyoruz. Eskişehir, yaşamaktan keyif aldığımız güvenli bir şehir…