Eskişehir iş ilanları için tıklayın

Halkevleri Derneği Eskişehir Şubesi'nden koronavirüs salgını süresince ülkemizde yaşanan gelişmeler değerlendirildi.

Halkevleri Derneği Eskişehir Şubesi Başkanı Perihan Aslı Öğüt'ün açıklamasının tamamı şu şekilde; 

2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde kendisini gösteren Koronavirüs salgını, dünyada ve Türkiye’de uygulanan vahşi kapitalizmin ipliğini pazara çıkardı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ilk resmi vakayı açıkladığı 12 Mart gününden 11 Nisan’da başlayan 2 günlük sokağa çıkma yasağına kadar yaşanan sürecin nasıl plansız, hazırlıksız ve şeffaf olmayan şekilde yürütüldüğünü göstermiştir.

Siyaseti yapmayı önlem almaya tercih eden iktidar; yerel yönetimlerin başlattığı bağış kampanyalarını bloke etmiş, bir süre sonra bağışların sürdüğü ve yoksul yurttaşlarımıza sıcak yemek dağıtan belediye aşevlerinin hesaplarına da bloke koyarak onların kapanmasını sağlamıştır. 11 Nisan’da başlayan 31 ildeki sokağa çıkma yasağı genelgesini bir gün önceden valiliklere gönderdiği halde valiliklerce yerel yönetimler bilgilendirilmemiştir.

Salgının etkisini kırmak için tam izolasyonun sağlanması gerektiğini ifade eden bilim insanları ve sağlık örgütlerinin önerilerine rağmen; sokağa çıkma yasağı ilanının 1,5 saat önce açıklanmasıyla 10 Nisan gecesinde yaşananlar tam bir skandaldır. Sokağa çıkma yasağının ayrıntısını açıklamadan, halka güven vermeden yapılan duyuru sonrasında halkın sokağa çıkması kaçınılmazdır. Kamu yönetimi bir bilim dalıdır ve halkın sokağa çıkma yasağı sonrasında nasıl tepki vereceği tahmin edilebilir. Bu yaşananlar bile salgın yönetiminde hükümetin süreci yürütmekteki başarısızlığını göstermektedir.

Torba kanun tasarısıyla getirilmeye çalışılan salgın şartlarında ücretli izne ayrılacak çalışanlara günlük 39 liralık ücret önerisi insanlık dışıdır. Yalnızca patronların yüzünü güldürecek bu düzenleme meclisten geçecek olursa Covid-19’a karşı hayatta kalmaya çalışan milyonları bir başka yoksulluk ve sefalet bekleyecektir.

Maske dağıtma işini yüzüne gözüne bulaştıran hükümet dayanışma amacıyla halka maske dağıtan Bartın Halkevi Şube Başkanı Yonca Alemdar ile maskeleri diken terziyi gözaltına adı. Ekmek hakkını savunan kamyon şoförü, gerçekleri haykıran gazeteci, işini yapan doktor, ödemiyoruz diyen stajyer avukat, sıcak aş dağıtan Eskişehir Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyeleri iktidarın hışmına uğramıştır. Hükümetin artırdığı şiddet politikası, salgın yönetimindeki yetersizliklerin üstünü örtmenin ve halkla dayanışma ağı kurmaya çalışan kesimlerini suçlamanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.

Maskelerle Kanal İstanbul ihalesi yapan hükümetin derdinin halk sağlığı olmadığı, salgını fırsata çeviren sermaye gruplarının ise topraklarımızı yağmalamaya devam ettiğini gördük bu süreçte. Geçtiğimiz günlerde Bursa'nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla Köyü'nde flotasyon (cevher zenginleştirme) tesisi için yapılan ağaç kıyımı rezaletinin bir benzeri Sivrihisar’a bağlı Kaymaz Mahallesinde yaşandı. TMSF’ye bağlı Koza Altın İşletmeleri siyanürle altın aramak için istediği ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandı. Havaya, suya ve sağlıklı bir doğaya duyulan ihtiyaç salgın şartlarında bir kez daha ortaya çıkmasına rağmen AKP hükümeti bu projeleri tam gaz desteklemeye devam etmektedir. Talebimiz bellidir; ÇED raporu iptal edilsin ve siyanürcü şirket Kaymaz’dan derhal çekilsin.

22 Mart 2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı genelgesiyle 65 yaşın üzerindeki yurttaşların ihtiyaçlarını karşılamak üzere Vefa Koordinasyon Gruplar’ı kuruldu. Eskişehir Valisinin başkanlığında oluşturulan Vefa Sosyal Destek Grubu’nun hangi ölçütlerle nasıl oluşturulduğu; hangi kurum, kuruluş ve örgütlerin grubun içerisinde yer aldığı kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Eskişehir’de Vefa Sosyal Destek Grubu’nun yapısı ve faaliyetleri hakkında Valiliğin resmi sitesinde tek satır dahi bilgi paylaşımı yapılmamıştır. Halkevleri olarak Valiliği şeffaf davranmaya ve şehrimizin kamu yararı amacıyla hareket eden dernek, vakıf, oda ve sendikaları kapsayacak şekilde bir salgın komitesi kurmaya çağırıyoruz. Salgınla mücadele etmek, günlük siyasi kaygılarla hareket etmeyi değil halkla dayanışma içinde bir seferberlik halini yaşama geçirmeyi zorunlu kılmaktadır.