Kuşkonmazdan fazlası…

Aile şirketimizde mesleğim mimarlığa devam ederken ‘Gelecekte iş dünyasında neler yapabilirim’ sorusunun cevabını sürekli aradım. Daha çok para kazanmak, işlerin büyümesi, daha rahat yaşamak herkesin hedefleri arasındadır. Çoğumuz da belirli bir düzeni oluşturduktan sonra o düzenden dışarı çıkmak istemez, ‘rahatım bozulmasın’ mantığı ile hareket eder. Benim için bunların ikinci planda olduğunun farkına vardım. Mesleğimden keyif alıyordum, geçimimi de sağlıyordum fakat içimde sürekli ‘ülkeme daha fazla nasıl faydalı olabilirimi’ düşünüyor, kurguluyordum. 2015 yılında tarım ve gıda sektörü dikkatimi çekmeye başladı. Bilgi eksikliğimi araştırarak, okuyarak gidermeye başlamıştım. Derinlere indikçe ülkemizde üretilen tarım ürünlerini inceledim. İthal gelen ürünler ihraç edilen ürünler, bölgelere göre, iklim özelliklerine göre yetiştirilen ürünler, bu gibi istatistiklere ulaştım ve inceledim. Bu araştırmalarım ve bilgi edinme çabalarım yaklaşık bir yıl boyunca devam etti. 2016 yılında Eskişehir İl Tarım Müdürlüğü’nün istatistiklerini incelerken bitkisel üretim değerlerimiz başlığının altında kuşkonmaz bitkisini gördüm. İstatistikte yazan üretim miktarından çok dikkatimi Türkiye üretiminin yüzde 94,9 oranı ile Eskişehir‘de olduğu çekti. Bu bilgiyi edindikten sonra kuşkonmazı araştırmaya başladım. Sağlıkla ilgili faydalarına ve önceden bildiğim lezzetinin yanında düşüncelerime ışık yakan bir özelliğini fark ettim. O da ihracat potansiyeliydi… Sanırım yıllardır aradığım soruya yanıt bulmaya başlamıştım. Ülkem için nasıl daha faydalı olabilirim? Cevabı karşımda duruyordu; ihracat. Bu heyecan ile ilk çalışmalarıma ve araştırmalarıma başladım. Odağımı tamamen kuşkonmaza çevirmiştim.

Çalışma azmimiz ve heyecanımız artıyordu

2017 yılı kuşkonmaz dünyada ve ülkemizde kuşkonmaz üretim ve tüketimini, ihracat-ithalat rakamlarını küresel gıda pazarındaki yerini, sağlık için sağladığı faydaları tam olarak öğrenmeye çalıştım. Yılın sonlarında Türkiye’de kuşkonmaz üretimi yapan firmalarla bağlantılar kurdum. Ekilecek arazi araştırmalarım yaklaşık sekiz ay sürdü. Araştırmalarımın ve uğraşlarım sonucunda birçok defa hüsrana uğradım. 2018 yılının başlarında hala yetiştiricilik konusunda tam bilgilere ulaşamamışken Eskişehir Tepebaşı Muttalip bölgesinde bulunan arazilerimizi kiraladım. Elimde arazi vardı fakat bilgi yoktu. Bu eksikliğimi ülkemizde hala tam gelişememiş olan bir çözüm ile gidereceğimi anladım; ortaklık. Başta yola çıktığım arkadaşlarım tabi ki kendi sektörümden girişimci ruhlu dostlarımdı. Onlarla da belirli bir süre sonun da yeterli bilgiye erişememiş ve şevkimi kırılma noktasına getirmiştim. İki ay boyunca bu üretimi nasıl gerçekleştireceğimin planlarını kurguladım. Tekrar başa dönmüştüm; elimde arazi vardı fakat geriye kalan gerekli hiçbir şey yoktu. Yapmaya çalıştığımız işte daha çok eğitimi olan, ilgi alanı olan dostlarıma ulaştım ve onlarla günümüze kadar gelen bir ortaklık yapısı oluşturdum. Ziraat Mühendisi Batuhan Çelik, Bilgi Sistemleri Uzmanı Deniz Erol, İşletmeci Baha Can Güner ile yola çıktık. Her birimizin bilgi, beceri ve tecrübelerine göre ayrılmış bir görev dağılımıyla yurtdışında kuşkonmaz ile ilgili yetiştirici, tohum üretici firmalara, üniversite hocalarına ulaştık. İhtiyacımız olan bilgilere ulaşmaya başladıkça çalışma azmimiz ve heyecanımız artıyordu.

10-15 yıl aynı tarladan hasat

2018 yılına geldiğimizde sonunda elimizde yetiştirdiğimiz kuşkonmaz fidelerimiz olmuştu. Tarlalarımız zaten elimizdeydi ve o yıl fidelerimizi toprak ile buluşturduk. O gün hissettiğimiz duygular hepimiz için çok güzeldi. Araştırmalarımız hala devam ediyordu, yetiştirme ve bakım konusunda sürekli öğreniyor, deniyor, gözlemliyor, uyguluyorduk. 2019 yılında diğer bir tarlamızı da kuşkonmaz ile buluşturmuştuk. Kuşkonmaz bitkisi bilindiği gibi çok yıllık bir bitkidir. İlk hasat ekiliş tarihinden üç yıl sonra alınır ve bakıma bağlı olarak 10-15 yıl arasında aynı tarladan hasat alınmaya devam eder.

İhracat gelecek yıl

2020 yılında tarlalarımızın bakımını sürdürürken önümüzdeki yıl alacağımız hasadın öğrenme çalışmalarına başlamıştık. Pazar araştırmalarımızı ve hasat nasıl yapılır araştırmalarımızı hızlandırdık. Şirketleşme aşamamızı tamamladık. Marka ismimizi koyduk; Taze Demet. 2021 yılına geldiğimizde heyecanımız artmıştı. Nisan ayında gelmeye başlayacak kuşkonmazlarımızı gözlüyorduk. 2021 Nisan’da ilk hasat günü yaşadığımız mutluluğu tarif etmemiz güç olacaktır. Sanırım bir annenin yavrusuna kavuşma anı kadar etkileyici bir tanımlama yapabilirim. Nisan ayında başlayan ve halen devam eden hasadımız yıllardır ektiğimiz, baktığımız tohumların, edindiğimiz bilgilerin canlı örneğidir. Taze Demet markamızla kuşkonmaz hasadımız, son tüketiciye ulaşmaktadır. Ana hedefimiz olan ihracat hazırlıklarını önümüzdeki yıl tamamlamayı planlıyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gerekli pazar araştırmalarını tamamladık. Gelecek yıl ülkemizde bulunan birçok ihracatçı gibi bizde o gururu yaşamak istiyoruz.

Stratejik faktör haline gelmiştir

Bu noktadan sonra bu süreçte edindiğim başka bilgilere değinmek istiyorum, belki bizler gibi genç dostlarımıza, girişimci ruhlara bir faydası olabilir. Ülkemiz herkesin bildiği fakat harekete geçmediği bir tarım cennetidir. Dünyada tüketilen ürünleri iyi araştırmalı nasıl yetiştirilir sorusunu aramalı, katma değerli ürünlerin pazarlarını taramalıyız. Tarımı sadece gıda sektörü olarak düşünmemeli, kozmetik, sağlık-ilaç sektörlerini de göz önünde bulundurmalıyız. Tarım değişen iklim koşullarında, dünyada bulunan su problemleriyle çok yönlü düşünüldüğünde ülkeler için artık stratejik faktör haline gelmiştir ve önemi her geçen gün daha da artmaktadır.

Ortaklıktan korkmamalıyız

Dünya üzerinde sadece tarım değil her türlü yeni iş fikirlerini çok iyi takip etmeli, gelecekte stratejik olacak sektörleri belirlemeli ve bilgiye ulaşması ne kadar zor olursa olsun ulaşıp paylaşmalıyız. Ortaklıktan korkmamalıyız. Geçmiş kuşaklarda yaşanılan ortaklık problemleri, olumsuz kooperatif örnekleri gibi kötü örnekleri değil iyisini arayıp bulup oluşturmaya çalışmalıyız. Paylaşılan her şey büyür paylaşarak ülke olarak büyümeliyiz. Mesleğimiz ne olursa olsun, bulunduğumuz nokta ile yetinmemeli, sürekli daha fazlasını ve farklısını yapmak için kendimizi zorlamalı sınırlarımız dışına çıkmalıyız. Yazımı okuyan herkese teşekkür eder iyi çalışmalar ve başarılar dilerim.