Kocaeli Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 2012 yılında mezun olduktan sonra bir arayış içerisine girdiğini ve Amasya’ya yapılan bir gezi sırasında Çini Sanatıyla tanıştığını ifade eden Günce Çimete “Mezun olduktan sonra insan arayış içerisine giriyor. Ne yapmam lazım diye. Bir Amasya Gezisi sırasında çini yapan kadınlarla buluştum. Çok ilgimi çekti. Çünkü resmin bu kadar kalıcı bir esere dönüşebilmesi çok hoşuma gitti. Onları gördüm ve Kocaeli’ne geri döndüğümde bunun kursunda eğitimini aldım. Ondan sonra çini hayatım başlamış oldu” sözlerini kullandı.

Ortalama altmış ile yetmiş adet eserinin olduğunu belirten Çimete, ilk eserine bir gemi motifi boyayarak başladığını belirterek “Ben bugün şu saatler arasında yapacağım diyemiyorum. Çünkü o ilhamın o isteğin gelmesi lazım. Bu fabrikasyon bir durum değil. Kendi ürettiğiniz bir şey. Fikrinizin tamamen açık olması gerekiyor. O yüzden gerçekten o istek, o tasarım aklıma gelince oturuyorum başına. Dokuz saat boyunca başından kalkmadan yapıyorum. Bazen sabahlayarak yapıyorum ama kendimi kesinlikle kaptırarak. Hiçbir şey düşünmeden, yaptığım işe odaklanarak yapıyorum. Öyle olunca zaten güzel şeyler çıkıyor” dedi.

EVDE YAPMAK DEZAVANTAJ

Çini Sanatını icra etmek için evini adeta küçük bir atölyeye çevirdiğini ve evde Çini Sanatını yapabilmek için yine de atölyelere bağlı bulunmak zorunda olduğunu “Şimdi bu işin en teferruatlı tarafı bisküvi dediğimiz hammaddesini hazırlamak ve fırına koymak. Fırınlar büyük yer kaplayan ürünler olduğu ve ücreti de yüksek olduğu için onları sürekli çini fırınlayan yerlerden yardım alarak onlara gönderiyorum. Beş ürün o fırını dolduruyor. Fırınlıyor çıkarıyor bana veriyor. Ham maddesini de hazır alıyorum. Atölyem olsa bunları da kendim yapacağım” sözleriyle belirten Çimete, ayrıca her Cumartesi Hanımeli Sokağı’nda eserlerini sergiliyor.