Başkan Yer, Genel Yayın Yönetmeni Cihan Yıldırım, Yayınlar Sorumlusu Soner Yüksel, Editör Merve Akman ve Muhabir Atahan Gezer’i Anadolu Üniversitesi’nde ağırladı. Yer, dört üniversitede yetkiyi nasıl aldıkları bir soru üzerine şöyle konuştu:

SENDİKA ALGISINI BOZDULAR
“Tamamen sendikacılık yapmaya bağlıyorum. Çünkü geldiğimiz günde artık sendikacılık birileri tarafından bu lafın muhatabı bellidir nereye giderse gitsin mecrasından çıkarılmıştı. İnsanlardaki sendika algısını bozdu. İnsanlar sendikayı ne gördüler? Şef olma gördüler, müdür olma gördüler, atama gördüler, tayin, terfi ne bileyim işte mesaili görev, şehir dışı ve yurt dışı görevlendirme, yurt dışı gezi olarak gördüler. Ama ben insanlara ‘sendika o değil’ dedim. Pandemi sürecinde de insanlar yalnızlığı ve mağduriyeti yaşadılar. Düşünün, engelli kamu çalışanısınız. Bu şehirde tek başına yaşıyorsun. Dışarı çıkma yasağı var, kimi arayacaksın? Üyelere ‘aklınıza ben geleyim lütfen’ diye mesaj attım. Teşkilat yapın mutlaka olacak.”

BAŞKANIM BUGÜN BURADA
“İnsanlara hep yukarıdan bakmışlar. Ben kılcallardan girdim işe… Anadolu Üniversitesi’nde de, ESTÜ’de de, Bilecik’te de, Eskişehir Osmangazi’de de… Beş gün mesai var. Benim hangi gün hangi üniversitede olacağım bellidir. Bugün çarşamba Anadolu Üniversitesi’ndeyimdir. Arayan bi şekilde mutlaka Anadolu’da bulur. Pazartesi ve Salı ESOGÜ’de bulurlar. Perşembe ESTÜ’de bulurlar. İki haftada bir Bilecik’te bulurlar. Bu sistematiği oturttuk. Bu üyeye güven eriyor. Üye ‘başkanım bugün burada’ diyor. Özelini anlatıyor veya oturup çay içebiliyor.”

MAKAMIM YOK, MASAM YOK
“Benim sendika binam yok, makamım yok, masam yok. Olmayacak da… Benim makamım makamı, benim masam üyemin masası… Üye bizim ayağımıza gelmez, biz onların ayağına gideriz. Bu da insanlarda bir güven, bir sevgi oluşturdu. Yukarıdan bakarak değil alttan girerek insanların gönlünü fethettik. Bu dört üniversitede yetki olması bunun karşılığı…”

EN ZOR OLANI ANADOLU ÜNİVERSİTESİ’YDİ.
“Bunun içinde en zor olanı Anadolu Üniversitesi’ydi. 2013 yılında şube başkanlığını aldığımda AÜ’de üçüncü sendikaydık. Eğitim-Sen bizden fazlaydı, Eğitim Bir-Sen devasa bir sayıyla yetkiliydi. Ben ilk imzaladığımda 780 civarıydı Eğitim Bir-Sen’in üye sayısı… Bende yaklaşık 200’lerde imzalamıştım. Bizim sıkıntılı kongre sürecimizde burada bir ayrılmamız olmuştu, arkadaşlar ayrılınca iyice üye sayımız düştü, dibi görüyorsun. Ben o zaman kendime söz vermiştim. Biz mücadele insanıyız. Bu mücadeleyi yaparken Allah’tan ve üyesinden başka bir yerden güç alan bir yapımız yok. Zamana yaydık. Planlı, programlı çalıştık, arkadaşlarımızı inandırdık. Şu an üye sayımız 523. 230’lardan 523’e getirdik. ESOGÜ’de kurulduğundan beri yetkiliyiz, ESTÜ’de de kurulduğu anda aldık… ESTÜ’de 71’di üye sayımız 110 oldu bir sene içinde.”

SENDİKACILIĞI FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜRDÜK
“Sendikacılığı fabrika ayarlarına döndürdük. İşin içine biraz da sosyalliği kattım. Eskiden yardımlaşma sandıklarımız, kooperatiflerimiz vardı. Bunlar zaman içinde küreselliğe yenildiler. Kredi kartlarına yenildiler. Şu an sosyal olgu olarak bir tek sendika kaldı. İnsanlara bunu hatırlattık.”

SİYASİ KİMLİĞİM HEP SENDİKANIN DIŞINDA
“Ben bu işe başlarken önceki siyasi kimliğimden dolayı hep ithamlarla karşı karşıya kaldım. İnsanlara ‘ben sendikacılık yapacağım’ dedim. Sendikacılığın formatı başka. Bizim kırmızıçizgilerimiz var. Vatan, millet, mukaddes değerler… Bunlarla sıkıntısı olmayan herkesle diyalog kurarım. Bizim sendika bürolarımızın girişinde vestiyer var. O vestiyerde bir şey asılı. Siyasi kimliğim asılı… Siyasi kimliğim hep sendikanın dışında… Bana hiç kimse ‘siyaset yapıyor, bana şunu empoze ediyor’ diyemez. Kendimden o kadar net ve eminim. Hak arama anlamında elimizde yeter ki argüman olsun… Söylemekten çekinmedim.”

HEDEF KİTLEM AKADEMİSYENLER OLACAK
“Bundan sonra benim hedef kitlem akademisyenler olacak. Çünkü akademisyenler sendikaya uzaklar. Normalde sendikacılık dersi eriyor, hocaya ‘hocam üye misiniz’ diyorum. Hayır, diyor.  Onların da çok sıkıntıları var. Onların da sözcüsü olması lazım. Ben onu anlatacağım. İşte sendika bunun için… Senin söyleyemeyeceğini ben söyleyeceğim. Olması gereken bu.”

KASIM 2021’DE GÖREV SÜREM BİTİYOR
“Benim son dönemim. Kasım 2021’de görev sürem bitiyor. İkinci dönemi tamamlıyorum. Başlangıçta ‘Ben iki dönem yapar, gençlere bırakırım’ dedim. İnşallah bayrağı en yukarıda bırakacağız. Sekizinci senemi tamamlamış olacağım.”