Eskişehir iş ilanları için tıklayın

 İşte programdan öne çıkan önemli konu başlıkları;

VOLKAN DOĞAN’IN EVİNİN ÖNÜNÜ TEMİZLEMEK ZORUNDAYIM

‘Volkan Doğan’sız siyaset hayatı nasıl gidiyor?’ sorusu üzerine “Volkan Doğan şu anda benim için Odunpazarı’nda yaşayan hemşerilerimizden birisidir. Şunu ısrarla söylüyorum; Pazar günü seçim biter, Pazartesi günü biz herkesin belediye başkanı oluruz. Benim aktif bir partici olmam tarafsız bir şekilde belediyecilik hizmeti yapmama engel değil. Çünkü ben şu anda Sayın Volkan Doğan’ın da evinin önünü temizlemek zorundayım, diğer rakiplerimin de evinin önünü temizlemek zorundayım. Onlara karşı sorumluluklarım olduğunu da biliyorum. Beni eleştirmesi demek beni önemsediği anlamına gelir, ben öyle algılarım. Bu nedenle her eleştiriyi dikkate alırım. Şimdiki Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı da zaman zaman eleştiriler yapıyor. Ben ona da dikkat ederek yürümeye çalışıyorum. Ben seçilirken Cumhuriyet Halk Partiliyim, Cumhuriyet Halk Partisinin programlarına göre belediyeyi yöneteceğimi taahhüt ettim. Bu çizgiyle de Adalet ve Kalkınma Partili hemşerilerimden, Milliyetçi Hareket Partili hemşerilerimden oy aldım” cevabını veren Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü; “ Onlar benim Cumhuriyet Halk Partili gibi davranacağımı bilerek bana oy verdiler. Dolayısıyla ben Cumhuriyet Halk Partili duruşuma devam ederim. Fakat hiç kimseyi ötekileştirmeden hizmetimizi üretmeye devam ederiz.”

EKONOMİK ÇIKMAZ DİKKATTE ALINMALI
75.Yıl Mahallesi’ne yapılması planlanan spor merkezi ve yüzme havuzu projesinin ne durumda olduğunun sorulması üzerine Kurt, şöyle cevap verdi:

“Seçim öncesi sadece orada yirmi beş tane temel vizyon projemiz var. Vaadimizin arkasındayız, çalışıyoruz. Fakat 31 Mart seçimlerinden sonra Türkiye’nin girmiş olduğu ekonomik çıkmazın bütün hemşerilerimiz tarafından dikkate alınması gerekir. Biz 2019 yılında devletten almayı umduğumuz bedelin yüzde otuzunu alamadık. Ocak ayı başında aylık bize on milyon küsür lira tahakkuk edilmiş, fakat aralıkta beş milyona düşmüş. Dolayısıyla bu kriz ortamında bazı yatırımlarımızın anında çözülme şansı yok. Bizim projelerimiz ezbere projeler değil. 75.Yıl’da bize ait olan arsanın üzerine yapmayı planlıyoruz. Projelerimiz aşağı yukarı hazır. Fakat kaynak bulmamız gerekir. Kaynağı bu ortamda da bulmaya bakacağız.”

VATANDAŞLAR TOKİ’YE MÜRACAAT ETMELİ

Huzur ve Erenköy Mahallelerinde yapılması planlanan kentsel dönüşüm konusunda yetkinin TOKİ’ye devredildiğinin altını çizen Kurt “Vatandaşlarımız TOKİ’ye müracaat etmelidir. TOKİ yaparsa yapar, yapmazsa oralar çöker. TOKİ’nin benimle işbirliği yapmasına gerek yok, çünkü yetki kendisinin. Kazım Kurt’u dışlasın, ötekileştirsin, yapsın. İkinci İdare Mahkemesi bir karar verdi. Vermiş olduğu kararda burada Odunpazarı ve Büyükşehir Belediyesinin yetkisi yoktur, imarla ilgili yetki TOKİ’ye aittir dedi. Kasım ayında bizim o bölgeyle ilgili yapmış olduğumuz imar planlarının TOKİ tarafından iptali istenmişti. Mahkeme esasa girmeden TOKİ’nin yetkisini Odunpazarı Belediyesi’ne devretme hakkı yoktur diye bir karar verdi. Şu anda belediyemizde kentsel dönüşümle alakalı hiçbir yetki yok. Bütün Adalet ve Kalkınma Partili teknik adamlar ve hukukçular ellerini vicdanına koysun, çıksın anlatsın. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, afet riskli alanlarla ilgili tek yetkilidir. Yetkisini verirse belediyeler, valilik vs. kullanabilir. Vermezse de kendisinden başka hiç kimse bu yetkiyi kullanamaz. Ben seçileli yedi yıl oldu, yaptırmadılar. Ne geçti ellerine? Kar mı ettiler? Oralar da oy mu artırdılar? Sanayi Çarşısının yoğunluklu yaşadığı bölge Emek Mahallesi. Emek’te Kazım Kurt’un oyu yüzde seksen artmış, Erenköy’de yüzde altmış küsür, Vadişehir’de yüzde seksen, 71 Evler’de de yüzde ellilerde artmış. Devam etsinler” ifadelerini kullandı.

HERKES GÖREVİNİ YAPACAK

Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki Odunpazarı Belediyesi’ne ait olan arazi konusunun anımsatılması üzerine “Hiç kimse kusura bakmasın. Herkes görevini yapacak. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimle ilgili tek sorumludur. Önündeki bütün engelleri aşmak da onun görevidir. Kazım Kurt kim ki Milli Eğitim’e engel olsun? Biz 2015’den beri yazışıyoruz. Şu andaki müdürümüzden önce bir müdür bey vardı. Beş yıl boyunca kendisini AKP’nin il yöneticisi zannetti. Militanca bizim önümüze setler örmeye çalıştı. Şu anda yok, gitti. Fakat bizi sorunlarla baş başa bırakıp gitti. Eskişehir’in seçilmişleri, bu konuda atanmış olan bürokratlardan çok kendileri karar versinler. Üç tane iktidar partisinin milletvekili desin ki; niye olmuyor bu iş?” cevabını veren Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü; “Şimdi Yunus Emre Meslek Lisesinin üç yıldır depreme dayanıksız olduğu belli. Üç yıldır o atölyedeki makineler niçin başka bir yere götürülmedi? Neden eğitim hala orada devam ediyor? Müfettiş artık burada eğitim yapılamaz diye rapor verdiği halde neden çare aramıyorlar? 2015 yılında Kazım Kurt bir yazı yazarak gelin uzlaşalım, bunları çözelim demiş, olmaz demişler. 2016’da yazmış, yine olmaz demişler. 2017’de yazmış, hadi bir bakalım demişler. Milli Eğitim’le sorunlu bu şekilde otuz tane gayrimenkul var. Biz otuz gayrimenkul için on iki milyon liralık vergi ya da sigorta borcuna razı olmuşuz. Bu sefer de Ankara kabul etmedi. Ankara kabul etmeyince biz de dava açtık. Yunus Emre Meslek Lisesi’nin altındaki arsamız için on dört milyon küsür lira bilirkişi raporu geldi. Otuz gayrimenkul içinde elli milyon lira civarında bilirkişi raporu gelecek. On iki milyon lirayı vermeyen Mili Eğitim, şimdi bize on sekiz milyon lira fazladan para verecek. O zaman anlaşsaydı, bu Necmi Özel denilen beyefendiden bunun kamu zararı olarak tahsil edilmesi gerekir. İnatlaşarak, sosyal demokrat bir belediye hizmet yapmıyormuş gibi gözüksün diyerek kendine bir şey kazandığını zannetti. Kendisine de hiçbir şey olmadı, AKP’ye de hiçbir şey olmadı. Fakat şimdi devletin kesesinden on sekiz milyon lira fazladan para çıkacak. Şimdi sanıyorum ki; yeni müdür Hakan Bey iyi niyetle mücadele ediyor. İnşallah çözülür.”

ÖRGÜT BİR BÜTÜNDÜR

“Kazım Kurt, Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Örgütü’ndeki on altı bin üyeden biri. Örgüt; delegesiyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla bir bütün. Hiç kimse tek başına ben örgütün patronuyum diyemez. Kazım Kurt bir iş yapabiliyorsa, bu iknayla olur. Ben kendimi hep bir partili olarak gördüm ve bütün yaşam biçimimi buna göre dizayn ettim. Sabah kalkarım ve bugün parti için, Türkiye için ne yaparım, ne yaptım buna bakarım. Benim amacım partinin bir köşesinde otuz yıl oturup koltuk doldurmak değil. Ben iktidar olmak istiyorum. Türkiye’yi bugün ki düştüğü durumdan biz kurtarırız. Hem de çok kısa sürede derleyip toparlarız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında altı ayda pek çok şey değişir. Biz bunları yapabilecek güçte kadrolara sahibiz. İşte örgüt bunların hepsidir. Eskişehir’de ben partili arkadaşlarımızın iyi gününde de kötü gününde de yanındayım. Olumsuz tarafıyla beraber severim. Ben orkestra şefiyim, ben ne dersem insanlar onu yapar… Benim böyle bir derdim yok. Birbirimizle konuşarak, anlaşarak, ikna ederek doğru bir noktaya geliriz. Ben kendi düşüncemin aksine söyleneni de yaparım, kabul ederim. Çünkü örgüt disiplini bunu gerektirir.”

RECEP TAŞEL TABANDA BİLİNEN BİRİSİ

Recep Taşel’in CHP İl Başkanlığına adaylığını açıklaması hakkında “Recep bey yıllardır bu parti içerisinde mücadele eden, bu partide yöneticilik yapan bir kardeşimiz. Dolayısıyla parti tabanında bu nereden çıktı denilecek birisi değil. Biz siyaset yaptığımız arkadaşlarımızla enine boyuna değerlendirmeler yaparak böyle bir sonuca ulaştık. Onun aday olmasını desteklediler. Şimdi de kurdukları ekiple delegeye bir kez daha bu konuyu anlatarak ikna edecekler” görüşlerini aktaran Kurt, devamında “Dolayısıyla da bizim amacımız olan iktidar olma yolunda büyük bir adım atmış olacağız. Seçilen il başkanı herkesin il başkanıdır. Kaybeden küsmeyecek, seçilen de bunları kucaklayacak” dedi.

PARTİ TÜZÜĞÜ BU İŞİN ANAYASASIDIR

Yapılacak olan CHP İl Başkanlığı Kongresi hakkında Kurt “Bir kere şunu görmek lazım; parti tüzüğü bu işin anayasasıdır. Geçmişte parti tüzüğünü takmayanlar, şimdi parti tüzüğüne göre hareket etmek zorundadır. Parti tüzüğü ne diyor; herkes aday olabilir. Bir tek şart var; kurultaya katılacak delege sayısının yüzde onu kadar imza bulacak. İkinci şart; bir delege sadece bir adayı önerebilir. Eğer iki adayı birden önerirseniz, divan başkanı sizi çağırır ve o imzayı bire düşürür. Fakat o hareket de sizi yerin dibine düşürür. Kimse o salonda bin kişinin önünde o pozisyona düşmemeli” sözlerini kaydetti.

ELAZIĞ’A HAVA ATMAK İÇİN GİTMEDİK

“Ben Türkiye Belediyeler Birliği encümen üyesiyim. Türkiye Belediyeler Birliği olarak Elazığ depremindeki gelişmeleri yerinde görelim, yapabileceğimiz ne yardım varsa o yardımı yapalım ve geçmiş olsun dileklerimizi iletelim diyerek encümen toplantımızı orada yaptık. Yani hava atmak için, bir takım fotoğraflar çektirmek için gitmiş değiliz.  O toplantımız İzmir’de olacaktı, Elazığ’a aldık.”

ZİL TAKIP OYNAMAK ÇÖZÜM DEĞİL

100 kreş vaadi hakkında da konuşan Kurt “Kreşle ilgili iddialarımız bence olumlu bir noktaya geldi. Herkes kreşi tartışır oldu. Benim çıkış kaynağım şu; Odunpazarı İlçesi sınırlarında 0-5 yaş arası çağda otuz beş bin çocuk var. Benim sosyal demokrat anlayışıma göre bunların tamamının okul öncesi eğitime ihtiyacı var. İllaki doktorun, avukatın çocuğu kreşe gidecek diye bir anlayışı tanımıyorum. Bütün çocukların kreşe gitme hakkı vardır. Devlet de bunu yapmalıdır. Devlet bunu yapmıyorsa belediyeler ellerindeki imkânlar ölçüsünde bunu gerçekleştirmelidir. Yüz kreş dediğiniz zaman, her birinde yüz tane çocuk olsa on bin tane çocuk eder. Eğer ben bu yüz kreşi yapabilirsem geri kalanını düşünmek başkalarının görevidir. Ben yüz kreşi yapamadığım zaman zil takıp oynamak çözüm değildir. Açık açık şunu söylüyorum; yasal anlamda bizim bu kreşleri yapabilmemizi herkes kolaylaştırmalıdır. Ben şimdiye kadar Ihlamurkent’te bir tane, Tarihi Odunpazarı Bölgesinde bir tane kreş açmışım. 2019’da Kurtuluş’ta bir tane açtık. İki tane oyuncak kütüphanemiz var. Emek Mahallesi’nde de bir Pazar kreşimiz var. Yani şu anda bizim beş altı tane kreşimiz var. Osmangazi Mahallesi’nde bir düzenleme yapıyoruz, sanıyorum bir aya kadar biter. Orada da bir kreş açacağız. Yine Üniversite Evlerinin içerisinde bir inşaatımız var. Onu da 2020’nin ilk yarısında açabiliriz. EMKO (Eskişehir Mobilyacılar Kooperatifi) bize bir arsa bağışladı. Orada sanıyorum üç bin metrekare civarında bir inşaat yapabileceğiz. O da bu sene biter. Osmangazi ve Üniversite Evlerindekileri kendi imkanlarımızla yapıyoruz. EMKO’dakini bir hayırsever bize yapacak. Bunun dışında iki tane arsamızda da proje çalışması yapıyoruz. Büyükşehirle görüşme halindeyiz. Onlarında katkısıyla bir kreş ortaya çıkacak. Şu anda beş tane daha hazır projelendirilmiş kreşimiz devam ediyor. Şunu vurgulamak istiyorum; bu konuda herkes kendi görevini yapmalı. Örneğin Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikalar… Kreş yapma zorunlulukları var fakat yapmıyorlar. Birlikte işbirliği yaparak bu işleri yapalım. Bu bir politik duruş ve hedeftir. Bu hedefi tutturana kadar da uğraşacağız. Bunu Milli Eğitim düşünmüyor, ben düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

SORUNLARI BİLİYORUM, ÇÜNKÜ ESKİŞEHİRLİYİM

Kendisine yönelik parti içi muhalefetin azaldığının anımsatılması üzerine “Ben şunu söylüyordum; Kazım Kurt’u insanlar tanıdıkça sevecektir. Ben Türkiye’nin ve Eskişehir’in ortalaması bir insanım. Bizim vatandaşlarımız gibi üzülürüm ve sevinirim. Bizim vatandaşlarımız gibi giyinir, onlar gibi yaşarım. Herkesle ortak bir nokta bulabilirim, çünkü Eskişehirliyim. Burada yaşayan insanların sorunlarını biliyorum. Beni en çok sert duruyor, gülmüyor diye eleştirirler. İnsanların gülebilmesi için uygun ortamın olması lazım. Gülmek gerekiyorsa gülünür, ağlamak gerekiyorsa ağlanır” sözlerini aktaran Kurt, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Dolayısıyla insanlar benim bu konulardaki samimiyetimi gördükçe beni seviyorlar. Demek ki zamanında insanlara niyetimizi, isteklerimizi tam olarak anlatamamışız. Zamanla tanıdıkça muhalefet de azalıyor olabilir.”

KİMSEYLE YİRMİ DÖRT SAAT BERABER OLMA NİYETİM YOK

Şehirdeki STK’ların ve diğer kurumların önde gelenlerinden oluşan bir ekibinin olmadığına dair yapılan eleştirilere Kurt, şöyle cevap verdi; “Ben herkesle iyi geçinmeye, iyi ilişkiler kurmaya çalışan birisiyim. Herkes görevi neyse onu yapmalı. Benim oda başkanlarıyla, sendika başkanlarıyla her gün birlikte oturuyor olmam farklı sonuç doğurmaz. Biz Eskişehir’le ilgili ortak iş üretebiliyor muyuz? Bazı şeyler konuşarak olmaz. Bırakırsanız ben herkesin sorunuyla ilgili çok şey söyleyebilirim. Fakat bir küçük hareket pek çok sorunu çözer. Ben geldiğim günden bu yana Eskişehir ticaretiyle, ekonomisiyle ve sanayisiyle ilgili bana gelen taleplerin tümünü Eskişehir Ticaret Odası’nın görüşünü sormak suretiyle çözdüm. Bunun için ekip olmaya gerek yok. Ticaret Odası Başkanı benim düşmanım da olsa ben aynısını yaparım. Çünkü bu böyle çözülür, başka türlü çözülmez. Eskişehir’deki oda başkanlarının, dernek başkanlarının ve öne çıkmış kişiliklerin tümü siyasi. Siyaset yapmıyoruz diyorlar, fakat profesyonel siyaset yapıyorlar. Dolayısıyla onların bazı konularda adım atmakta çekinceleri var. Ben duruşu net bir adamım. Onun için hiç kimseyle bir sorunum yok. Hiç kimseyle de yirmi dört saat beraber olmak gibi bir niyetimde yok.”

MEVCUT BİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIMIZ VAR

“Önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Kurt “Ben siyasette büyük hedefleri olan birisi olmama rağmen parti bana hangi görevi verdiyse oraya gittim, giderim. Ben Seyitgazili bir siyasetçi olarak, partimin genel merkezi bana git Seyitgazi’ye aday ol dese olurum. Nerede yararlı olacaksam oraya giderim. Ben bunu göstermiş birisiyim. Ben milletvekilliğini bırakıp gelmişim. Belediye başkanlığı seçimini kazanamasaydım benim siyasi hayatım biterdi. Şu anda bir Büyükşehir Belediye Başkanımız var ve seçime dört yıl var. Böyle bir konuşmanın abesle iştigal olduğunu düşünüyorum” cevabını verdi.

BUNLARDAN POLİTİKACI OLMAZ

Ak Parti Eskişehir Teşkilatı içerisinde yaşanan çekişme iddiaları hakkında ne düşündüğü sorulması üzerine Kurt, şöyle cevap verdi; “Partinin içişlerine karışmam. Fakat benim başından beri söylediğim tek bir şey var; beceriksizler. Ellerindeki gücü Eskişehir yararına kullanmayı beceremediler. Kendi yararlarına kullandılar mı? Evet kullandılar. Çünkü bu tip politikacıların halk diye bir derdi yok. Eğri oturalım doğru konuşalım; 2300 lira asgari ücretle Eskişehir’de geçinme şansı var mı? Yok. Bu kişiler bundan rahatsız olmuyorsa, neyden rahatsız olacaklar? Halkın çoğunluğu umurlarında değil. Bunlar dini istismar ederler, milliyetçiliği istismar ederler, adaleti istismar ederler. Bunlardan politikacı olmaz. İddiayla söylüyorum; yarın Adalet ve Kalkınma Partisi dağılsın, aynı arkadaşlar yeni kurulacak sağ partide güle oynaya politika yaparlar. Böyle bir şey olabilir mi? Koca partide bir kişi çıkıp şurası yanlış demez mi?”