Özden İzkü Durakdemir yazdı...
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), bireylerin dikkat, odaklanma ve dürtü kontrolünde zorluklar yaşamasına neden olan nörogelişimsel bir bozukluktur. Çocukluk çağında sıkça tanı konulsa da DEHB, yaşamın her döneminde bireyleri etkileyebilir. Ancak, bu yaygın bozukluk hakkında toplumda birçok yanlış bilgi ve önyargı bulunmaktadır. Bu durum, DEHB’li bireylerin doğru şekilde anlaşılmasını ve desteklenmesini zorlaştırabilir. Bu yazımızda, DEHB hakkında doğru bilinen yanlışlara değinerek farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz.
Toplumda DEHB ile ilgili en yaygın yanlışlardan biri, bu durumun yalnızca çocukluk dönemine özgü olduğunun düşünülmesidir. Oysa DEHB, ergenlik ve yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Çocuklukta hiperaktivite ve dikkat eksikliği ön plandayken, yetişkinlikte odaklanma zorlukları, organizasyon sorunları ve dürtüsel kararlar gibi belirtilerle karşılaşılabilir.
Bir başka yanlış algı ise DEHB’nin kötü ebeveynlikten kaynaklandığıdır. DEHB’nin nedenleri arasında genetik faktörler ve beyin kimyasındaki farklılıklar bulunur. Ebeveynlerin desteği, çocukların belirtilerini yönetmesinde önemli olsa da bu bozukluk ebeveynlik tarzıyla doğrudan ilişkilendirilmemelidir.
DEHB’li bireylerin tembel veya sorumsuz olduğu algısı da yaygındır. Oysa DEHB, bireyin motivasyon eksikliğinden değil, dikkat ve planlama süreçlerinde yaşanan biyolojik bir zorluktan kaynaklanır. Bu nedenle DEHB’li bireyler, çabalarına rağmen odaklanma ve görevlerini tamamlama konusunda güçlük çekebilirler.
DEHB’nin yalnızca hiperaktif bireylerde görüldüğü yanılgısı da toplumda sıkça karşılaşılan bir durumdur. DEHB’nin üç farklı türü vardır:
1. Dikkat Eksikliği Ağırlıklı Tür: Hiperaktivitenin belirgin olmadığı, daha çok dalgınlık ve unutkanlık gibi belirtilerle kendini gösterir.
2. Hiperaktivite-Dürtüsellik Ağırlıklı Tür: Enerji fazlalığı, hareketlilik ve düşünmeden hareket etme gibi davranışlarla öne çıkar.
3. Bileşik Tür: Hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite-dürtüsellik belirtilerini içerir.
Cinsiyetle ilgili bir başka önyargı ise DEHB’nin daha çok erkeklerde görüldüğüdür. Erkekler genellikle hiperaktif belirtiler gösterdiği için daha kolay fark edilirken, kızlar çoğunlukla dikkat eksikliği belirtileri yaşar ve bu durum tanının gecikmesine neden olabilir.
Bir diğer yanlış bilgi, DEHB’nin yalnızca ilaç tedavisiyle yönetilebileceği düşüncesidir. İlaç tedavisi önemli bir yöntem olsa da tek çözüm değildir. Davranış terapisi, eğitim desteği ve aile rehberliği, belirtilerin yönetilmesinde etkili yöntemler arasında yer alır.
Son olarak, DEHB’nin zamanla tamamen geçeceği yanılgısı da sık görülür. DEHB kronik bir durumdur ve zamanla tamamen ortadan kalkmaz. Ancak doğru tedavi ve destekle bireylerin belirtilerle başa çıkması kolaylaşır ve yaşam kalitesi artar.
DEHB, bireylerin yaşamında zorluklar yaratabilir, ancak bu onların başarılı ve üretken bireyler olamayacağı anlamına gelmez. Yanlış bilgiler ve önyargılar, DEHB’li bireylerin doğru destekten mahrum kalmasına yol açabilir. Bu nedenle, toplumun DEHB hakkında daha bilinçli olması büyük önem taşır. Bilimsel gerçeklere dayalı farkındalık, DEHB’li bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve daha anlayışlı bir toplum yaratılmasına olanak tanır. Doğru bilgi ve yaklaşımla, DEHB bir engel değil, yönetilebilir bir durumdur.
Özden İZKÜ DURAKDEMİR
Mizaç Odaklı DEHB ve Duygusal Zeka Eğitim Danışmanı