Haber: Merve Akman

Porsuk Barajı’nın kuraklık meselesine şu an tek çözüm olarak, Çifteler ilçesinde yer alan Kuzeybatı Anadolu’nun en uzun nehri Sakaryabaşı’ndan su getirme projesi gösteriliyor. Eylül 2020’de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (ESKİ) ile Devlet Su İşleri (DSİ) arasında Eskişehir’in içme ve kullanma suyunun Sakaryabaşı’ndan getirilmesi ile ilgili protokol imzalanmıştı. Ancak proje şu an rafta.

Porsuk’un son durumunu epeydir araştırıyorum. Özellikle barajın kuraklık seviyesini ve kirlilik boyutunu yerinde görmek istedim. Somut olarak bir çalışmayı ortaya koyduğunuz zaman kamuoyunun bilinçlenmesi daha etkili oluyor ve gerekirse politika yapıcılar harekete geçiyor.

İnşaat Mühendisi olmasının yanı sıra su kaynakları konusunda ciddi projelere imza atan ve kaynakların korunması yönünde bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunan Garip Yıldırım ile Porsuk’un durumunu görmeye Kütahya ili Sabuncupınar Köyü’ne gittik. Peki, neden Kütahya Sabuncupınar?

Su Kaynakları Uzmanı İnşaat Mühendisi Garip Yıldırım

Yıldırım’ın tavsiye ettiği bölgeye vardığımızda doğru bir yere geldiğimizi anlamıştım. Çünkü kuraklık ve kirlilik iç içe geçmiş vaziyetteydi. Bizzat çekimini yaptığım görsellere baktığınızda daha iyi anlayacaksınız. Daha önceden nehrin bulunduğu kısımların yerini –suyla kaplı alanlar- arpa tarlaları almıştı. Toprak yumuşak, bol alüvyonla kaplıydı. Yani yapı olarak sel taşkınlarına müsait. Bir felakette tarlalar anında sular altında kalabilirdi.

Çoraklaşmış araziye arpa ekimi yapılıyor

İsmini vermek istemeyen ve bölgede son üç yıldır arpa ekimi yapan bir çiftçi, “Buraların eskisi gibi yeniden suyla kaplı olacağını düşünmüyoruz. Hava sıcaklıkları giderek artıyor. Her yıl bu sıcaklıkların değişikliğini ekim ve hasat zamanlarından daha iyi anlıyoruz.” dedi.

Kuraklığın dışında en dikkat çeken kısım ise suyun kirliliği; kıyı kenarları kirlik nedeniyle yosunlarla kaplanmış ve suyun rengi griye dönmüş.

Debisi giderek azalan ve incecik kalan Porsuk Nehri

Garip Yıldırım bu kirliliğin Kütahya Organize Sanayi Bölgesi’nin atıklarından, tarımda kullanılan zirai ilaçlardan ve Tavşanlı’da gümüş madenciliğinden kaynaklandığının altını çiziyor ve ekliyor: “Sık sık numuneler alınıp, analizler yapılmalı. Aksi halde Porsuk yoğun bir şekilde kirleniyor. Porsuk Barajı’na yapılan kontrolsüz bağlantılar cezalandırılmalı.”

Yıldırım kuraklığa çözüm olarak en başta susuz tarıma geçilmesinin ve vahşi sulama yönteminin son bulması gerektiğini belirtiyor. Bu konuda yerel yönetimlerin sorumluluk alması gerektiğini söylüyor. “Porsuk Barajı’nı tek başına Eskişehir Büyükşehir Belediyesi iyileştiremez,” diye de vurguluyor. “Kütahya Belediyesi, Kütahya Valiliği yani kısacası yerel yönetimler birlik olup ıslah çalışmalarını hızlandırmalılar.”

ESKİ Su Arıtma Dairesi Başkanlığı Şube Müdür Vekili Eylem Sıla Özer-Merve Akman

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (ESKİ) Su Arıtma Dairesi Başkanlığı Şube Müdür Vekili Eylem Sıla Özer ile de kirliliğin temel sebeplerini görüştüm. Özer’in dediklerini aynen aktarıyorum: “Porsuk oldukça kirli bir baraj. Çıkış parametreleri birçok yönden üçüncü sınıf. Baraj gölü havzası oldukça büyük. Tarımsal yükün havzada toplanma potansiyeli var. Civarda büyük miktarda tarım arazileri var. Bilinçsiz yapılan tarım faaliyetleri var. Pestisitler büyük oranda suya karışıyor. Bu da yosun patlamasına yol açıyor. İçeriye oksijen ve ışığın girme oranı azalıyor. Kirliliği önlemek için özel hükümler yapıldı. Suyun arıtılarak deşarj yapılması sağlansın diye bir çalışma yapıldı. Ancak özel hükümlerde beklediğimiz iyileşmeyi göremedik. Su kalitesine yansımadı.”

Kısacası kuraklık ve kirlilik kıskacında su kaynağımız giderek yok oluyor; ama şehrin gündeminde hala Porsuk Nehri yok.