Rahmetli Menderes, Milli Eğitim Bakanı Amerika’da olduğu için Milli Eğitim Bakanı’na vekalet görevini Hasan Polatkan’a vermiş. Hasan Polatkan’da kendi seçim bölgesine bir yükseköğretim kurumu kazandırmak amacıyla dönemin Eskişehir Valisi Arif Özgen’e telefon edip ‘Bakan gelmeden acele bir okul açılışı yap, öğrenci kaydet, fiili durum yarat, karar geriden gelir’ demiş. Ve de alelacele Afganistan’da Maliye nezaretinde görev yapan Orhan Oğuz’u müdür olarak tayin etmişler, o tarihlerde doçent… İşte bunu haber yapmak üzere beni görevlendirdiler. Bende genç bir gazeteci olarak geldim,  İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun yatakhanesini kontrplaklarla bölmüşler, kapılarına A4 kağıdıyla kamışlı mürekkep kalemlerle müdür, genel sekreter yazmışlar. Yatakhane katını sınıf yapmışlar, kolçaklı sandalyeleri koymuşlar. Orhan Hoca’yı sıkıştırmaya başladım. ‘Bir yüksekokul diyorsunuz, Akşam Yüksek Ticaret Okulu diyorsunuz… Mührünüz var, kuruluş kanununuz yok nasıl oluyor bu iş’ diye… Fevkalade sıkıntıya düştü ama çok zeki bir hocamızdı Allah selamet versin. Bir şartla soracağın tüm sorulara, beni sıkıştıracağın tüm suallere dürüst olarak cevap vereceğim ama bir şartım var dedi. Sen nerede okuyorsun? Ankara Hukuk Fakültesi’nde deyince işte bu okulu sizler için kurduk. Madem oraya gidip okuyamıyorsun burası bunun için kuruldu… Bir tek şartım var sana bütün sorularını cevaplayacağım. Git, Ankara Hukuk Fakültesi’nden kaydını al, gel buraya ondan sonra cevaplayacağım dedi. Manşete taşınacak haberi yapma şansım var. Benim imzamla çıkacak o yazı, birdenbire şöhret sahibi olacağım. Genç gazetecilerde öyledir, öyle bir heves vardır. Vermezler kaydımı dedim, verirler dedi. Hemen telefon etti Ankara’ya, kime telefon etti biliyor musunuz? Rahmetli Yavuz Abadan’a… Ona bir delikanlı gönderiyorum, burada okul açtık, onun kaydını yapacağım dosyasını alıp gelmesine yardımcı olur musun? Gittim, aldım, geldim… Beni kaydetti. Düşüncem de şu; itiraf edeyim… Hukuk Fakültesi’ni bitirmek istiyorum. Hukuk Fakültesi kitaplarını da almışım… Dedim ki gelirim röportajı yaparım gazetenin manşetine oturacak bir haber olur arkasından kaydımı alır tekrar Hukuk Fakültesi’ne giderim. Ama düşünemedim ki bir sene geçmesi gerekir aradan yeniden kayıt olmam için… Aldık, geldik giriş o giriş… Röportajı yaptım, manşette çıktı ben ünlü bir muhabir haline geldim. Sonra olay gazetede manşete oturunca TBMM toplandı. Kanunsuz bir yüksekokul kurulmaz diye oturdular aynı tarihlerde İstanbul’da bir tane, İzmir’de bir tane, Ankara’da da bir tane Akşam Yüksek Ticaret Okulu… Özel binaları yok bunların. Akşam boş kaldığında üniversitelerin binalarında eğitim veriyorlar. Alelacele kanun çıktı. Ve Akşam Yüksek Ticaret Okullarını üniversite seviyesine İktisadi Ticari İlimler haline getirdiler. Kurulduk… Orhan Hoca profesör oldu, Akademi Başkanı tayin edildi ve devam etti. Çok zor kurulmuştur bu üniversite, bütün güçlüklere rağmen kurulmuştur. Ve çok sayıda bilim adamı yetiştirmiştir. Şimdi şaşıyorum 60 yıl olunca ne çabuk geçti, sanki bana dün gibi… Bu üniversite ile övünmeye devam edeceğimizi kuvvetle ümit ediyorum. 

Not: 6 Kasım 1958’de kurulan Anadolu Üniversitesi, 60’ncı yılını 29 Kasım 2018’de yemekhanede düzenlenen resepsiyonla kutlamıştı. Bu yazı AÜ’nün Kurucu Rektörü olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı konuşmadan derlenmiştir.