Orman Haftası Ve Dünya Su Günü gerekçesi il Eskişehir Odunpazarı Kent Konseyi basın açıklaması şu şekilde:

" Büyük bölümü orman arazisi olan, Alpagut- Atalan Altın Gümüş Madeni Ocağı ve

Cevher Zenginleştirme Tesisi, Hazır Beton Tesisi ve Su Temin Göleti Projesiyle ile ilgili bilgileri hatırlayarak başlayalım

Proje Yeri: Alpagut, Atalan ve Tekeciler Mevkii

Proje Ömrü; 20 yıl (2 yıl hazırlık+ 15 yıl işletme+ 3 yıl kapatma)

ÇED Alanı: Yaklaşık 926 futbol sahası büyüklüğünde

Maden Ocağı Sahası: Yaklaşık 442 futbol sahası büyüklüğünde

Açık Ocak İşletmeciliği ile Patlatma yapılarak cevher çıkarılacak. Cevher ‘’Yığın Liçi’’ yöntemiyle siyanür kullanılarak işlenecek.

Yığın Liç Alanı: Yaklaşık 147 futbol sahası büyüklüğünde

Yığın Liç Toplam Kapasitesi: 35 milyon m3 Eni 500 m, boyu 500 m,olan 3 boyutlu bir alana yığıldığında yaklaşık 140 metre yüksekliğinde suni bir volkanik tepe oluşacak

2 Adet Siyanürlü Atık Depolama Havuzu: Toplamda yaklaşık 12 futbol sahası büyüklüğünde

Su Temin Göleti: Yaklaşık 271 futbol sahası büyüklüğünde (Yer altı sularının toplanması ile oluşacak. Ayrıca Kuş uçuşu yaklaşık 7 km uzağında da Termal Turizm Bölgesi var)

(Not: İşletme Saha büyüklükleri 110 m x 70 m ölçülerinde bir futbol sahası düşünülerek hesaplanmıştır)

Altın ve gümüş madenlerinin işletilmesi için öncelikle alanın traşlanması gerekir, Bu da ağaçların kesilmesi, doğal habitatların ve biyolojik çeşitliliğin etkilenmesi, yerel bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanının daraltılması demektir. Kısacası, suyun doğal filtrasyonunu sağlayan, su kaynaklarını koruyan,erozyonu engelleyen ormanlık alanın yok edilmesi ,maden uğruna kurban edilmesi demektir.

İşletme için ayrıca cevher zenginleştirme ve su göleti yapımında tonlarca su kullanımı demektir.

Diğer ünitelerle birlikte Ruhsatta 2113 futbol sahası (1627,31 Ha) büyüklüğündeki bu devasa alanda belirtilen yöntemlerle yapılacak olan maden işletmeciliğinin ormanlara, yüzey suyu ve yer altı su kaynaklarına etkilerini

21-26 Mart Orman Haftası,

22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle sorarak endişelerimizi bir kez daha dile getirmek istedik.

Su Temin Göletinin yer altı sularının toplanması ile oluşturulacağı belirtiliyor

Stratejik öneme sahip Yeraltı Suyu kaynaklarımız, özellikle, kuraklık ve doğal afetlere bağlı olarak su

probleminin yaşandığı dönemlerde, kullanılması gerekli olan kaynaklar olarak düşünülmektedir. Ülkemizde yapılan Nehir Havza Yönetim Planı çalışmaları yeraltı suyu kaynaklarının miktar açısından azaldığı, kalite açısından ise kötüleştiğini gösterdiği halde;

Su Temin Göleti için Yer altı suyunun aşırı kullanımı

Su tablasının düşmesine , yüzey su kaynaklarının azalmasına ve su döngüsünün bozulmasına, çevresindeki arazi suları ve sulama alanlarına etki ederek tarım alanlarının zarar görmesine neden olmayacak mı?

Sivrihisar’da görülen obruklar burada da oluşmayacak mı? Yakın alanlardaki yapılarda zemin oturmaları nedeniyle hasarlar oluşmayacak mı?

Çevresindeki doğal göletlerin su rejimini etkileyerek ekosistemini, su kalitesini, su sıcaklığını ve besin maddesi seviyelerini değiştirmeyecek mi?

Termal bölgenin hidrolojik dengesi etkilenmeyecek mi? Termal su kaynaklarının beslenme alanını etkileyip, termal suyun sıcaklık ve mineral içeriğini değiştirmeyecek mi?

Olası Kapasite artışı talebi istendiğinde, Balıkesir/Sındırgı İlçesi Kızıltepe maden ocağında olduğu gibi bir kararname ile, buradaki termal alan da termal turizm bölgesinden çıkarılabilecek mi?

Gölet alanı, yerel bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanını daraltmayacak mı?

Plansız yüzeysel su yönetimi ve planlaması yapılmayan açık ocak işletmelerinde kontrolsüz yüzey drenaj, toz haline getirilen cevherli malzemelerin yüzeysel sularla düşük katlara doğru akışa geçmelerine, aşırı yağış suları ve taşkınlarla en yakın akarsuya karışma riski oluşturmayacak mı?

( 2021 Giresun /Şebinkarahisar kurşun atık havuzunun çökmesi ile 4500 ton atık ve atık suyunun Darabul deresine karışmasını yaşadığımız gibi)

Suyun kıt bir kaynak olduğu ve tehlikeleri bilinmesine rağmen yığın liçi yöntemi ile üretim gerçekleştirmenin ısrarı nedir? Temiz suya ve çevreye sızma olmaması nasıl sağlanacak?

Herkes için temel bir insani hak olan su hakkı nasıl korunacak?

Su paydaşlarının yararlanma olanakları nasıl sağlanacak?

Çevrenin su kaynakları adil ve sürdürülebilir şekilde paylaşılabilecek mi ? (Beslenme alanları,tarımsal sulama, hayvancılık,orada yaşayan tüm canlıların temiz su ihtiyaçları vb. )

Sahadaki su kaynaklarının geri kullanımının sağlanması nasıl olacak?

Su seviyesi , kimyasındaki değişimleri ve problemlerin önlenmesi için ölçülebilir, izlenebilir ve yönetilebilir hale dönüştürülebilmesi için, güvenirliği olan, nasıl bir izleme sistemi kurulacak ?

Su kaynaklarının korunması için gerekli çevresel ve denetim süreçlerine titizlikle uyulacak ve takip edilecek mi?

Sahanın nehir veya akarsuya yakınlığı, maden atık veya pasaların dere veya akarsuya yakın depolanması yüzey ve yer altı suyu kirliliğine, yer altı suyu seviyelerinde önemli düşüşlere neden olabilmektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında, Bugüne dek madencilik faaliyetleri sırasında alınabilecek önlemler ile yüzey ve yer altı suyu kaynaklarına zararı minumuma indiren bir işletme yapıldığını gördük mü?

Atık suyun arıtılması için önceki işletmelerin olumsuzluklarından ders alınarak farklı, yeni bir teknoloji kullanılacak mı?

İşletme süresince her biri birer taşıyıcı olan balıkların, kuşların, tozlaşmayı sağlayan arıların azalması, var olan zincirin, oksijenin , bitki örtüsünün doğal halinin bozulduğu ekosistemi, ömrünü tamamlayan maden ocağını çevresindeki canlı varlığıyla bütünleşebilmesini sağlamak için, Eko sistem restorasyonu ile geri kazanabilecek miyiz? Eko sistem restorasyonu derken taşınan birkaç kamyon ve kepçeyle yeşil alan ,park yapmaktan bahsetmiyoruz elbette ki.

Dere yataklarını doğal hale döndürülebilecek, suyun serbest akışını sağlayabilecek , traşlanarak yok edilen ormanlık alanı geri kazanılabilecek miyiz?

Gelecek nesillere aktarılacak su kaynaklarımız kalacak mı?

Bisiklet yolunda giderken yol bittiğinde nereden nasıl gideceğimizi şaşırıyorsak ,canlı varlıkları da böyle düşünmeli ve sürekliliğin onlar için de önemini bilmeliyiz .

Türkiye Altın- Gümüş haritasına bakıldığında , yerin altının üstünden kıymetli olması önceliği varken, yeni Erzincan İliçlerin kapıda olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz."

Kaynak: Bülten