Fuat Gürcüoğlu tarafından kurulan Pino, 46 yılı geride bıraktı. Pino sadece karnımızı doyurmadı. Sosyal hayata ciddi katkılar sundu. Yine muazzam bir girişimcilik hikayesi var karşımızda…
Öte yandan bir işletmeyi 46 yıl ayakta tutmak ise başı başına bir başarı… Üstelik ciddi uluslararası rakiplere rağmen…
Pino’ya ilk gidenler önce çocuklarıyla bugün ise belki de torunlarıyla gidiyor bu işletmeye… Pino, üç neslin buluşma noktası olmayı da başarmış durumda.
Yaptığı ciro, AVM’lerin yabancı yöneticilerinin bile dikkatini çekti! Olay ‘local hero’ yani yerel kahraman denilerek özetlendi.
Pino, sonraki yıllarda sağlıklı fast food isteyen anne ve babaların da tercihi oldu.
Bugün pek çok şubesiyle Eskişehir’e hizmet vermeye devam ediyor. Şehir dışına açılma girişimleri ise Fuat Bey’in aşırı titiz davranması nedeniyle olmadı. Denendi fakat vazgeçildi!
İşte böyle Pino…
Türkiye'nin ilk hamburgercisi olan Eskişehirli Pino, 12 Nisan 1978'de hizmet vermeye başladı.
Tam 46 yıl önce Hamamyolu’nda yedi metrekarelik bir dükkânda başladı bu hikaye… Pino isminin Fuat Bey’in parfümünün isminden geldiğini duymuşsunuzdur…
Yarım asra yaklaşan bu lezzetli hikayede anlatacak çok şey var… Bu yazıda Pino ile ilgili çok sevdiğim bir şeyi anlatmak istiyorum. Eskişehir milliyetçiliği adına, pes etmeme adına, dayanışma adına, işini yapma adına pek çok mesaj veren bir hikaye… 
Pino’da işler yolunda giderken Eskişehir'e Mc Donalds açılır. O gün Pino'da neler yaşandığını biliyor musunuz? İşte bunu aktarmak istiyorum…
Hem de Kurucu Fuat Gürcüoğlu’nun kendi anlatımıyla… Buyrun…
“Mc Donalds İstanbul’a gelmiş, tam tam ayak sesleri duyuluyor. Tabi kıskançlıklar da var, acaba Fuat Pino ne yapacak? Pino’nun acaba sonu gelebilir mi?
Biz Kanatlı’nın karşısındaki mevcut yere gittik. Bina yıkıldığı için taşınmak zorunda kalmıştık. Mc Donalds da benim boşalttığım yere geldi. 
Dünya Gazetesi’nden arkadaş geldi bana ‘Fuat Bey siz şu ana kadar bütün yerli firmaları alt ettiniz. Ama şu anda karşınızda bir dev var, ne yapmayı planlıyorsunuz’ dedi. Aslında çok ciddi endişeler taşımakla beraber kendimi dik tutmaya çalıştım. 
Ve ‘Bence daha iyi olacak’ dedim. Bu insanlar hamburger konusunda halkla ilişkiler çalışması yapacaklar dedim. Yeni bir kültür, yeni bir jenerasyon oluşturacaklar bende nasibimi alacağım. 
Mc Donalds açıldı, çocukları gönderdim durum nasıl diye… Önü kalabalık, tıpkı Çin’de yeni açıldığında olduğu gibi… Bizim normalde 11.00’de dükkan kalabalık olur, servise başlarken 12.00 oldu kimse yok ortada. Eyvah dedim, herhalde bu iş sarpa sarıyor dedim. Fakat enteresan bi şey oldu.
İşte o zaman Eskişehirlinin milliyetçi duygusu, kentin değerlerini önemsemesi bir anda kendini gösterdi. Hiç unutmuyorum saat 12.00’de dükkana gelmeyen, sadece paket söyleyen rahmetli dişçi Yalçın, Nejat Banaz’ın damadı… İki çocuğu ve eşiyle beraber geldi ve ‘Fuat korkma biz arkandayız arkadaş’ dedi. 
Halil İbrahim bereketi derler ya, arkadan başladı, dükkan doldu taştı… O gün ‘eyvah bu iş bitti’ dediğim bir anda durum farklı bir boyuta geldi.”
Nice lezzetli yıllara…