İzlenim-Yorum: Nur Öven
TBMM’de 28. Dönem başladı. Cuma günü milletvekillerinin yemin töreni vardı. Yaklaşık beş saat boyunca Eskişehir’in beş vekiliyle vakit geçirdim… Aldığım notları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Meclis’e ilk kez gidiyordum. Türkiye’nin en önemli binalarından birine gittiğim için elbette biraz heyecanlıydım. Çoğu kimse ‘Meclis’ demiyordu, ‘Yüce Meclis’ ve ‘Gazi Meclis’ gibi benzetmeler kullanıyordu.
Yol arkadaşlarım Cihan Yıldırım, Soner Uçak ve Rahmi Pınar…
Çankaya kapısından Meclis’e girdik. Bir de Dikmen kapısı varmış. Akşamdan TC kimlik numaralarımızı vermiştik. Utku Çakırözer’in danışmanı sevgili Deniz, gelip bizi kapıdan aldı. Kapıda beklerken güzel güzel arabalar gördük.
Bir büyükelçinin aşırı iyi arabasını görünce Soner Uçak “Bayrak eski, araba yeni’ dedi. Kimsenin, hiçbir ülkenin itibardan tasarruf etmediğini dile getirip ilerledik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geliş saatine denk gelmişiz. Tam manasıyla kuşun uçmasına izin verilmiyordu.
Utku Bey’de geldi, birlikte yürüdük.
İktidar kulisinin tam karşısındaki yeşil alanda yüzlerce basın mensubu canlı yayınlar için hazır bekliyordu. Utku Bey’i tanıyan çok… Aydınlık’ın Ankara Temsilcisi de koştu geldi…
Ama Yılmaz Hoca’ya nasıl benziyor… Eskişehir’e gelince pek çok kişi fotoğraf çektirmek istiyor dedi. Ben ‘Hoca’ değilim dediğinde bazen serzenişle ‘Hocam kimliğinizi niye gizliyorsunuz’ cevapları alıyormuş. Yılmaz Hoca’ya ‘Hocam size zarar gelmesin diye Eskişehir’de hal ve hareketlerime çok dikkat ediyorum” demiş.
Eskişehir’den TRT’ye transfer Rasim Kılıç’ı gördük, canlı yayını vardı ayaküstü sohbet ettik.
Saat 14.00’ye geliyordu… Genel Kurul başlayacağı için vekillerin ayrılması gerekiyordu. O sırada İbrahim Arslan’ı gördük. Ardından Jale Nur Süllü… Genel Kurul’a geçtiler, bizde ‘meşhur’ Meclis yemekhanesine…
Nasıl anlattılarsa gözümde çok büyütmüşüm… İçeri girince çok küçük geldi gözüme… Neyse öyle çok ahım şahım bir yer değilmiş. Birazdan vekillerde geldi, birlikte yemek yendi. Daha doğrusu sohbet edildi.
Ayy yemek demişken giderken Sivrihisar’a uğradık. Bamya çorbası içmeye… Enfes pideler yanında çorbayı da içtik. Yolunuzu düşürün ve Mevlana Pide’ye uğrayın.
Evet, Yüce Meclis’e geri dönelim… Kısa bir TBMM turu yaptık. Üzümlü Kapı’da fotoğraf çektirdik. Ardından bahçede canlı yayınlar yaptık.
İYİ Parti Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nu gördük, yayın yaptık. Hatipoğlu, hiç yabanca gibi değildi. Valla kırk yıllık mebus gibiydi… Hatipoğlu Nuri Çaylı, Halit Şora ve Musa Yılmaz ile birlikte geziyordu. Sanırım ikisi resmi danışmanı da olacak.
Hatipoğlu ile CHP’li vekillerin çay içtiği alana geçtik. Sohbet koyuydu doğrusu…
Biz o sırada muhalefet bahçesindeyiz! AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan ile de yayın yapacağız. İzin alıp kalkarken Nebi Bey “Bende bi göreyim” dedi ve bizimle geldi.
Ayşen Hoca iktidar bahçesinde… Yanında 10-12 kişilik hepsi genç bir ekip vardı. Nebi Bey bi çay içip izin istedi. Ayşen Hoca ile başbaşa kaldık. Ayşen Hoca’yı ‘hazırlanıyor’ gördüm. Hani moda tabirle ‘yükleniyor’ deniyor ya… İşte öyle…
Eskişehir ile ilgili verileri topluyor, herkesi dinliyor… Eksikleri ve fazlalıkları not alıyor! Yakında kendisini daha fazla göreceğiz, daha fazla konuşacağız gibi.
Ayşen Hoca vedalaşırken “Üçüncü kata beklerim” dedi. AK Parti’nin Yunusemre Caddesi’ndeki binasının üçüncü katına…
Saat 17’ye geliyordu… Yemin sırası Eskişehir’e geldi. Meclis’ten kendi başımıza ayrıldık. Eee artık öğrenmiştik ne de olsa beş saat geçirmiştik…
Melih Aydın’ı görüp güzel Eskişehir’e dönecektik. Takside Cihan Yıldırım’a “Ayşen Hoca için ‘vekil anne’ diyorlar, ne diyorsun” dedim. Yıldırım “Eskişehir yıllardır abisini arıyor. Kente abilik yapacak, yol gösterecek, derleyip toparlayacak bir abi… Lobi oluşturacak, herkesi masa etrafında buluşturacak bir abi… Yıllarca aradık. Yılmaz Hoca olmadı çünkü istemedi, Nabi Hoca olmadı, çünkü o da pek istemedi. Harun Karacan’dan umutlandık, o da erken pes etti. Savaş Özaydemir de pek girmedi bu toplara… Celalettin Kesikbaş İş Konseyi kurarak bir deneme yaptı, gerisi gelmedi. Çünkü siyasi olmazsa, iktidar gücü olmazsa ‘abi’ olmak çok zor. Şimdi belki ‘ablamız’ olacak. Yıllardır abi aradık olmadı, belki ablamız olur. Ayşen Hoca da öyle bir ışık, istek, azim ve kararlılık var. Bunu gördük” dedi.
Ve yazımın başlığını da vermiş oldu. Ya da manşeti atmış oldu… Eee yılların tecrübesi, o atmayacakta ben mi atacağım!
Melih Aydın’ın meşhur kivisini içemedik! Çünkü Maidan’da kivi yoktu. Kahvesini içip yola koyulduk.
İşte böyle geçti Meclis mesaimiz. Bu arada Bakan Fatih Dönmez’i işleri nedeniyle denk getiremedik. Ona özel olarak gideceğiz. Tüm vekillerimize verimli bir dönem diliyorum.