Türk mutfağının ve geleneksel beslenme alışkanlıklarımızın yalnızca damak tadımıza değil sağlığımıza da hizmet eden bir miras olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı, "Sofralarımızda yer alan pek çok geleneksel yiyecek, günümüz bilimsel araştırmalarıyla birlikte sağlık açısından değerini yeniden kanıtlamaktadır. Doğru kullanıldığında bu kültürel miras, hastalıkları önlemede güçlü bir kalkan haline gelir" dedi.
Akdeniz mutfağının en önemli parçası olan zeytinyağlı yemeklerin, sadece hafifliğiyle değil içeriğiyle de kalp-damar sağlığını koruduğunu vurgulayan Sayer, Yapılan çalışmalar, düzenli zeytinyağı tüketiminin kötü kolesterolü düşürmeye, iyi kolesterolü ise yükseltmeye destek olduğunu göstermektedir. Enginardan taze fasulyeye, yaprak sarmadan taze sebze yemeklerine kadar uzanan zeytinyağlı kültürü, sofralarımızda bir şifa kaynağıdır" şeklinde konuştu.
BAKLİYATLAR KANSERDEN KORUMAYA YARDIMCI
Mercimek çorbası, nohut yemeği, kuru fasulye pilav gibi yemekleri örnek veren Diyetisyen Sayer geleneksel mutfağımızda sıklıkla yer bulan baklagillerin bitkisel protein, lif, folat ve magnezyum açısından oldukça zengin olduğunu belirtti. Düzenli tüketilmelerinin hem kan şekerini dengelemeye hem kolesterolü düşürmeye hem de bağırsak sağlığını destekleyerek kolon kanserinden korunmaya yardımcı olduğunu da ekledi. Bulgur gibi işlenmemiş tahılların da glisemik indeksi düşük, doyurucu ve sağlıklı bir alternatif oluşturduğunu dile getirdi.
BAĞIRSAK SAĞLIĞI FERMENTE GIDALARDA GİZLİ
Türk mutfağındaki yoğurt, ayran, tarhana, turşu gibi fermente gıdaların, probiyotik içerikleri sayesinde bağırsak florasını desteklediğini vurgulayan Diyetisyen Sayer, güçlü bir bağırsak florasının bağışıklık sisteminin temelini oluşturduğunu ve bilimsel çalışmaların, probiyotiklerin sindirim sorunlarını azalttığını, bağışıklığı güçlendirdiğini ve hatta ruh halini olumlu yönde etkileyebildiğini ortaya koyduğunu belirtti.
