Sizi biraz tanıyabilir miyiz? 

1957 doğumlu Niğde’nin merkeze 80 km mesafede 1450 rakımlı bir dağ köyünde dünyaya geldim. İlkokulu bitirinceye kadar elektrikle tanışmadık. Sonra ortaokul için Niğde merkeze geldim. 4 sene orada okuduktan sonra, 1970 yılında o zaman sınavla girilen sanat enstitüsü elektrik bölümünü kazandım. İkinci sene yine teknisyen okulunu yatılı kazanarak Kayseri’ye gittim. Kayseri’de elektrik teknisyenliği konusunda çok güzel bir eğitim aldık. Üniversite sınavına girdim. Hocalarımın tavsiyesi ile elektrik bölümünde iyi bir eğitim aldığım için makine mühendisliğini seçmemi istediler. Ben de makine mühendisliğini seçtim ve Eskişehir’e geldim 1975 yılında. Dört sene makine mühendisliği tahsilimi tamamladım. O dönemde Eskişehir Atatürk Lisesi pansiyonunda öğretmenlik yaptım eş zamanlı olarak 3 sene. Oradan gelen öğrencilerimle hala irtibatımız devam ediyor. 265 öğrencimizle hala görüştüklerimiz var.

Hangi sektörde faaliyet gösterdiniz?

Siyasetin zor yılları olmasına rağmen biz okulumuzda asla açık vermeden sınıfımızdan mezun olan ilk 3 kişiden birisi bendim. Mezun olmanın hemen arkasından Kayseri kireç tuğla sanayide ilk işimdi. Bakım onarım şefi olarak başladım. Meslek hayatımın ilk güzel örneklerini orada yaşadık. 2 yıldan sonra yine Almanlarla Nevşehir’de bir fabrikaya geçtim. Biz orada Alman disiplinini gördük. Planlı çalışma, disiplini çalışmayı orada gördük. Beş sene gri mukavva tesisinde fabrika müdürlüğü yaptım. 1996 yılında Eskişehir’de kurulu bulunan Nigar Kutu Fabrikası kağıt fabrikası projesi ile hedef büyüttüklerini söylediler. Eski patronumuzun izniyle Nigar ambalajda işe başladım. Şu anda yaptığım işin ilk örneklerini Nigar Ambalaj’da 10 yıl sürdü çalışmam. 10 yılda Nigar Ambalajı Türkiye çapında tanınan, bilinen bir mukavva fabrikası haline getirdik. Biz gerçekten Türkiye’nin 2001 krizlerinde kendimizi iki misli katlayarak büyüttük ve sürekli yeni yatırımlar… ben orada öyle bir işletmede 2 bin 250 ton ayda oluklu mukavva işletecek konuma geldik. Nigar Oluklu Mukavvadan bir iletişim kazası nedeniyle ayrıldık. Ayrıldığım anda hemen bir teklif aldım. Tekstil fabrikalardan ambalaj fabrikasına dönüşmek isteyen bir firma beni davet etti. Bir yıl orada çalıştım. Emekli olmuştum zaten. Bir yıldan sonra hacca gittim. Çok karmaşık bir seneydi. 2006-2007 yılları. 2007 yılında biz artık bu tür projelerde değil de kendi işimizi kurmak üzere müteşebbis olarak iş hayatıma 2007 yılının mart ayında karar verdik. Üç ortak. Ortaklarımdan birisi Türkiye’nin tanınmış kağıt sanayi firmalarından Kahramanmaraş kağıt sanayi. 14 sene Ak olukla ambalajın kurucu ortak ve müteşebbis ortağı olarak çalıştık. 2021 yılı 3 haziranına kadar bu işimiz devam etti. 2013 yılında Kahveci Ambalaj LTD şirketini kurdum. İşin başına büyük oğlumu geçirdim. O bir taraftan faaliyetine devam ederken Ak Oluklu Ambalaj’da faaliyetimize devam ediyorduk. 2021 yılında Ak Ambalaj’daki ortaklığım sona erdi. Ben de Kahveci Ambalaj’da oğlumun devam ettirmekte olduğu işin başına geçtim. Burada şu anda 52 personelle ve çok mükemmel bir kadro ile iş hayatımıza devam ediyoruz.

İş yaşamı boyunca ne gibi zorluklarla karşılaştınız? 

Hiçbir iş zorluk çekilmeden ortaya gelmiyor. Teknik olarak işi biliyorsunuz. Benim en büyük avantajım bir mesleğim, iki mesleğimle ilgili şu anda yaptığım işin özellikleriyle ilgili tüm ticari, teknik detaylara hakim olan birisi olaraktan işe başlamak. Bu benim için bir avantajdı. Her ihtimalle karşı kendi kendime biriktirdiklerimizle ufak tefek arsa alalım dedik. Nasip tabi. Sonra ben müteşebbis olunca onları sermayeye çevirdim. Ortaklık kurarken yüzde 100 başkasının sermayesi ile ortak olursanız aslında tamamen teknik bilginiz, birikiminizi bir sermayeye değişmiş oluyorsunuz. Hoş bir şey değil. Az da olsa ortaklarınızla onurlu bir ortaklık kurabilmek için belki işinizin hacmini o seviyede tutacaksınız ama eşit sermayeli bir ortaklık kurmayı tavsiye derim. Ben öyle bir tavsiye ile yola çıktım. 14 yıllık ortaklığım boyunca hep onurla herhangi bir, çünkü sermayeyi veren kişi teknik olarak veya ticari olarak konuya hakim olsa da olmasa da sizi yönetmeye kalkıyor. O yüzden sizin birikimlerinizi icraata geçirmeniz için inisiyatifinizin tamamen sizde olması gerekiyor. Bu işin olmazsa olmazı makineler var. Bir taraftan da müşteriye hizmet edebilmeniz için forklifte ihtiyacınız var. Biz bu forkliftimizi alamamıştık. Aracımız da yoktu. Bir kiralık aracımız vardı. Nakliye aracımız yoktu. Nakliye aracımı günlük kiralık bir araçla karşılıyorduk. Ama forklift ihtiyacımı ortağımın iş yerinde bulunan forklift olarak kullandıkları kancalı bir kepçe vardı. Orada işlerini yapıyorlar ve benim ürünlerimi ihtiyaç oldukça yüklüyorlardı. Bu hizmetleri her zaman gününde alamıyorduk. Çünkü biz müşteri odaklı birisiyiz. Müşteri koli istediği zaman hemen onu göndermek lazım. Benim forkliftim yok, öğleden sonra olsa filan böyle mazeretler bizde geçmez. Ya da ben buna inanıyorum. Ben işimi çok seviyorum. O yüzden müşteri istediği anca benim işini tam zamanında vermem lazım. Ben orada zaman zaman sıkıntı çektim. İşe ilk önce kızımla başlamıştım. İlk işe girmenin bir müşteri beklentin var. Her ne kadar çevren olsa da bir müşteri beklentin var. Biz o gün konteyner ofiste iş hayatına başlamıştık. Kızım bir odada ben bir odada. Ortası mutfak tarzında bir yerdi. Faks o zaman vardı. Şimdi mailler var. Fakstan bir ses alınca kızım bir taraftan ben bir taraftan koşa koşa bir yerden sipariş var mı diye koşuyorduk.
Dolayısıyla iş olmadığı zaman üç tane çok düzgün personelim vardı. Sonra zamanla bir forklift kiralama şeklinde araç satın almak şeklinde git gide işimizi ilerlettik. Benim binek arabamın üzerine onu çemberle kapılardan bağlardım, müşteriye öyle arabayı kullanarak götürürdüm. Bazı müşterilerim senin resmini çekeceğiz diye espriler yapıyorlardı. Ama dediğim gibi işimi çok seviyordum. Eskişehir Sanayi Odası bizi 2022 yılında ahi olarak seçmişti. Müteşekkiriz. O bana çok onur verdi. Biz işimizin ustasıyız. Ustalığı seviyoruz yani. 

Başarınızda en önemli faktör neydi? 

Sanayicilik şöyle, bir sanayici aile silsilesinden gelmiyorsanız bir iş kurmak her zaman herhalde kolay olmamıştır diye düşünüyorum. Şu anda bir iş yerini idare ediyorsanız işinizin detaylarına hakim değilseniz biraz başarı zor. Yeni iş kuranlar için söylüyorum. Dolayısıyla işinin ustası, işinin çalışanı olan iş verenler dönemini yaşıyoruz şu anda. Ben de dibine kadar işimin içindeyim. Sabah her gün gelirim. İş yerimi dolaşırım. Personelle göz göze gelir, sıkıntısı olan varsa paylaşırım. Ne iş yaptıklarını bilirim. Bir aksama var mı detayına kadar girerim. Eskiden ne oluyordu? Eskiden bunu profesyoneller yapıyordu. Kar marjları daha yüksekti. O yüzden bir işveren yazlığına, tatiline gider. İş yerine kendi kendine çalışır. Şimdi büyük kurumsal firmaların dışında böyle firma çok zannetmiyorum. Ben iş hayatıma kızımla başladım. Kızım bu sektörün tüm verilerine hakim. Kendisi de Anadolu Üniversitesi muhasebe bölümünü bitirdi. Dolayısıyla onunla yola devam ettim. Oğlum bir tercihte bulundu. 2022 yılında kendi firmasını kurup ambalaj sektöründe kendi kendine yoluna devam edeceğini söyledi. Biz tavsiyelerde bulunduk ama o, öyle bir yol tercih etti. Ben iş yerimde kızımla yoluma devam ediyorum. En küçük oğlum avukat. O da mesleğini çok seviyor. Herhalde kızımla küçük oğlum bizden bu işi devralacaklar diye ümit ediyorum.

Genç sanayicilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? 

Gençlerle çalışmak zor. Bir kere jenerasyon ve kültür farkı var. Benim iş konusundaki disiplinim, anlayışım gençlerle uyuşmuyor. Yani gençler biraz daha hazırı buldukları için bizim çocuklarımızdan bahsediyoruz. Yani sanayici çocuklarından bahsediyoruz. Sadece benim çocuklarıma özel bir şey değil. Bugün sanayici olup da kendi çocuklarına işini devreden insan sayısı yüzde 15’i geçmez yan. Büyük sıkıntı. O yüzden ben sanayi odasında birlikte hareket ettiğimiz günden beri birkaç tane konunun üzerine gidiyorum. Bir, ambalaj sektöründe okul açmak lazım. Onunla ilgili çok çaba gösterdim. Genç girişimcilere tavsiyem var. Benim hikayem meslek hayatında kariyer yapmış bir yöneticilikten bir sermaye ortaklığıyla müteşebbis olmak. Bu bir proje aslında. Bu formülü, projeyi kullanarak yatırımcı, müteşebbis, sermaye sahibi arkadaşlara örnek olabilir. Bir tarafta bilgi, birikim, tecrübe var. Bir tarafta da yatırım yapmak isteyen kişiler var. Bunu özellikle bizim esnafımız çekirdek parası olacak bir sermaye ile kendisini ispatlamış bir yönetici ile ortaklık yapabilir aslında. Ama esas önemli konu dürüstlükteki çizgide kırıklar var toplumda. Dürüst yönetici… eğitim açığı önemli bunun sebepleri arasında. Kimle ortak olacaksanız olun o insan bazı şeylere aç olmayacak. Sevgiye aç, bilgiye aç, maddiyata aç. Yani bu aç insanlar maalesef zamanla ahlaki çizgileri tepebilir. Ben maalesef iş hayatımda bir ortaklık yaşadım. Siz siz olun bir yatırımcı olarak uzak bir lokasyonda yüksek bir sermaye ortaklığıyla sakın iş yapmayın. Çünkü uzak lokasyondaki küçük ortağınız yatırım yaparken sizden her türlü imkanınızı kullanır, iş kar etmeye gelince sizi satışa getirebilir. Ya eşit olun ya da kendinizden birisi o işin başında olsun. En büyük sıkıntı hukuksuzluk. Maalesef Türkiye’de iki tane milli beka konumuz bilinçli olarak çökertiliyor. Birisi eğitim birisi hukuk. 1960’lı yıllarda aldığımız lise eğitimi bugün üniversitede veriliyor. Zamanında köy enstitülerimiz vardı. Orada her öğrenci mutlaka bir meslek öğrenirdi. Saygıyla andığımız kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk, insan onun hayatını okudukça bugün o yaşlarda ne zorlukların üstesinden geldiğini daha iyi anlıyor. Ben 57 yaşıma geldiğimde bu ülkenin kurucu lideri 57 yaşında vefat etmiş. Yazıklar olsun sen ne kurdun bu yaşa geldin diye kendi kendimi kınamıştım.

Aktif iş yaşamı sonrası nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Ben aslında çok sosyal bir insanım. İlk defa bir sosyal kuruluşumuz 1970 yaşında, 14 yaşındayken sanat okulunda 6 arkadaş isimlerimizin baş harfiyle KAMASA diye bir şey kurmuştuk. Tüzüğünü hazırlar gibi bir şeyler yapmıştık çocuk yaşta. Sonra bu mühendislik fakültesinde geldiğimde öğrenci derneği başkanıydım. Sonra öğrenci derneği başkanlığından 70’li yıllarda siyasete atıldık. Bir siyasi partinin içinde yer aldık. Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım 2.5 sene. Gün Sazak rahmetli, cumhuriyetin en büyük devlet adamlarından biri Türkiye’nin. Onun seçim kampanyasını yürüttük. 1995 yılında MHP Eskişehir İl Başkan Yardımcılığı yaptım. Ama sonra siyasetle aramıza mesafe koyduk. Türk Ocağı Derneğimiz var. Muhteşem mazisi olan bir dernektir. Biz oraya devam ediyoruz. Haftalık seminerler oluyor. 1991 yılından beri o derneğin üyesiyim. Hafta bir sohbetimize gideriz. 2018 senesinde sanayi odasında görev aldık. Meclis üyesi ve ambalaj meslek komitesi başkanlığı ve meclis başkan yardımcılığı görevini aldım 2021 yılına kadar. Benim düşüncem okul yıllarında her ne kadar siyasetin bir kanadında yer alsak da farklı siyasi gruplara mensup insanlarla istişare etmekten zevk alıyorum. İyi ve güzel fikirler bu milletin gönlünden vardır. Bunların çatışmasından çok güzel sonuçlar çıkar. Ben hiçbir siyasi görüşe karşı barajım yoktur. 2007 yılında hacca gittikten sonra belli kesimlerle ilişkilerimiz devam etti. Cami derneğinde de görev aldık.

İş yaşamı dışında yapmak istediğiniz başka şeyler var mı?

Gediğimiz yerleri hiç unutmadık. O yüzden imkan olursa ilerde vefat eden annem babam için bir okul yapmayı isterim. Daha ötesi yine benim köyümün fakir fukara insanlarına bursla Niğde’de olsun illa hemşeri bağlantısı olması da şart değil birtakım kişilere dokunmak isterim. Eskişehir’de herkesin içinde yer aldığı küçük millet meclisi gibi bir şey kurmak isterim. Farklı görüşlerin birbiri ile görüşebildiği. Çocuklarımın işi devralıp başarıyla yürütmelerini isterim. 

Tekrardan dünyaya gelseniz yine sanayici olur muydunuz? 

Tekrar dünyaya gelsem çok daha erken başlardım sanayiciliğe.

Kaynak: Hakan Türktan