Karanlık günlerde Mart 2024 yerel seçimlerine gidiyoruz

Ülkemiz; Mayıs 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi ve Cumhur ittifakının parlamentoda tekrardan çoğunluğu ele geçirmesiyle emekçi halkımızın gittikçe yoksullaştırıldığı, vahşi bir sömürü düzeninin gerici faşist bir yönetimle sürekliliğinin sağlanmaya çalışıldığı karanlık günlerde Mart 2024 yerel seçimlerine doğru gidiyor.

Bu seçimler Akp iktidarı için iktidarını sağlamlaştırması, geçen seçimlerde kaybedilen ve önemli rant alanları olan İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerin tekrar kazanılması açısından önem taşıyor. Buna karşın burjuva muhalefet ise Mayıs 2023 seçimlerindeki hatalarından ders çıkarmak şöyle dursun, hala o dönemin pazarlıklarının hesaplaşmalarını yapıyor. İyi Parti’nin Millet ittifakı kapısını kapatması, Cumhur ittifakıyla devam edeceklerine dair söylentilerin artması iktidarın eline de önemli bir koz veriyor. Bu tablo karşısında bir kere daha görüyoruz ki; isimleri değişse de bahsettiğimiz bu partiler mensup oldukları sınıfın, burjuvazinin çıkarları için, rant bölüşümü için siyaset üretiyorlar ve emekçi halkımıza vaadedecekleri hiçbir şey kalmamış durumdadır.

Yerel yönetim seçimleri sürecinde halkın yönetime katıldığı halkçı bir belediyecilik anlayışına dayanan bir siyasetin örgütlenmesi, ezilen ve sömürülen halk kesimlerinin çıkarlarının gerçekleşmesi için hayati önem taşıyor. Yaşadığımız kentlerde sağlık ve eğitim de dâhil olmak üzere, beslenme, barınma, ulaşım, kültür, spor, eğlence, sosyal hizmetler, bayındırlık ve altyapı hizmetleri yerel yönetimlerin temel unsurlarını oluşturuyor. Ve bu alanlar mevcut burjuva siyasetçiler için bir rant bölüşümü yönetimine dönüştürülmüş durumdadır. Halkın hizmetine kullanılması gereken belediye olanakları başta AKP’nin yönetimindekiler olmak üzere, belediyelerde vurgun, yolsuzluk ve yağma ile sermayeye peşkeş çekiliyor.

Emek Partisi saflarında birleşmeye ve birleşik bir örgütlü gücü oluşturmaya çağırıyoruz

Bu halka kapalı, tekelci rantçı belediyecilik anlayışı artık değişmek zorundadır. Belediyeler halk egemenliğinin kurumları olmalıdır. Kentin tüm sorunlarıyla ilgili karar alma ve yürütme gücünü elinde toplaması gereken yerel yönetimler, hem karar alan hem uygulayan hem de denetlenen bir yapıya sahip olmalıdır. Belediyeler kâr değil, toplumsal yarar amaçlı hizmet üretmelidir. Bizler işçiler ve emekçiler olarak kendi gücümüze inanmalı ve kendi adaylarımızı çıkarıp burjuva belediyecilik anlayışına mahkum olmadığımızı göstermek zorundayız. Tüm işçi ve emekçileri halkçı bir belediyecilik anlayışını büyütmek için Emek Partisi saflarında birleşmeye ve birleşik bir örgütlü gücü oluşturmaya çağırıyoruz. Yine şehrimizdeki tüm emek ve demokrasi güçlerini 31 Mart yerel seçimlerinde işçileri ve emekçi halkımızı kapsayacak geniş ittifaklar kurarak emeğin haklarını, barışı, demokrasiyi, halkçı yerel yönetimi savunan kendi adaylarımızı belirlemeye, desteklemeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Bizler ne tek adamın bünyesinde cisimleşen gerici, baskıcı, otoriter iktidarın devletin tüm imkanlarını kullanarak girdiği seçimlerde aday gösterdiklerine, ne de sırf tek adama karşı olduğumuz için oylarımızı cebinde keklik zannedip yerellerde kendi küçük tek adamcıklarını oluşturup onların işaret ettikleri adaylarına her koşulda oy vereceğimizi zannedenlere mahkum olmadığımızı bu seçimlerde halkın, işçilerin, emekçilerin kendi adaylarını çıkararak göstermek durumundayız. Tekellere kâr ve rant akıtan, yandaşların arpalığı olan, yoksulluğu büyüten bir yerel yönetim sistemine karşı, emeğin, çevrenin ve kültürün yaşatıldığı kentleri kurmak için birleşmek ve mücadele etmekten başka yol yoktur.

Kaynak: Eskişehir. Net Haber Merkezi