Odunpazarı Belediyesi Ekim ayı olağan toplantısı 1. birleşim 1. oturumun ardından gündem dışı konuşmasıyla mecliste Filistin vurgusu için söz alan AK Parti Meclis Üyesi Hatice Kaya, İsrail’in Filistin’de uyguladığı politikaları eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“İsrail, her gün dünyanın gözü önünde, acımasızca Filistin halkını, gazetecileri, gönüllüleri ve Birleşmiş Milletler çalışanlarını dahi öldürmektedir. Sadece insanları değil; asırlık zeytin ağaçlarını, doğayı, hayvanları, suları, hastaneleri, camileri, kiliseleri ve tüm kutsalları yok etmektedir. Şu an meclis toplantımız devam ederken dahi Filistin'de çocuklar öldürülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler kürsüsünden Filistin davasını "milli davamız" olarak tanımlamıştır. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Gazze, en önemli gündem maddesi olmuştur. Dünyanın dört bir yanında ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Filistin'e destek sesleri yükselirken, Netanyahu denen katil, BM Güvenlik Konferansı'nda yalanlarını ve tehditlerini dinletecek kimseyi bulamamış, boş koltuklara konuşmak zorunda kalmıştır. Unutmayalım zulmün karşısında tarafsız kalmak, zalimi cesaretlendirir. Bu vesileyle, Filistin davasını kararlı bir şekilde savunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımızı sunuyoruz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar dünya 5'ten büyüktür demeye devam edeceğiz.”

“Adaletsizlikler, yoksulluk, soykırım”
CHP Meclis Üyesi Figen Kahya ise konuşmasında hem Türkiye’deki ekonomik ve sosyal sorunlara hem de Filistin’de yaşananlara dikkat çekti:
“Hayat yolculuğumuzda tecrübeleriyle bizlere yön veren yaşlılarımız en büyük değerlerimizdir. Onları sevmek ve korumak, geleceğe bırakacağımız en güzel mirastır. Bugün burada bir meclis üyesi olarak değil; bir kadın, bir anne ve bu ülkenin geleceği için endişe duyan bir yurttaş olarak konuşmak istiyorum. Çünkü ülkemizde yaşanan adaletsizliklerle, eşitsizliklerle karşı karşıyayız.
Muhalefet, sanatçılar, akademisyenler, iş insanları susturulmak isteniyor. Farklı düşünen, eleştiren, itiraz eden herkes tehlike gibi görülüyor. Oysa unutmamalıyız ki demokrasilerde farklı sesler zenginliktir. Susturulması gereken değil, dinlenmesi gereken seslerdir. İnsanlarımız AK Parti iktidarının yanlış ekonomik politikaları yüzünden yaşam mücadelesi verir hale geldi. Dünya gözlerimizin önünde yanıyor. Gazze’de katil İsrail’in işgali altında çocuklar öldürülüyor, kadınlar katlediliyor, evler yıkılıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak biliyoruz ki bu ülkede Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde ayaktayız. Ve biz baskılara, zulümlere, yoksulluğa boyun eğmeyen bir çatı altında olduğumuzu biliyoruz. Biz kadınlar, gençler, emekçiler; hakkın, hukukun ve adaletin sesi olmaya devam edeceğiz. Çünkü kurtuluş yok tek başına… Ya hep beraber ya hiçbirimiz diyerek yola çıktık ve aynı şekilde devam edeceğiz. Halkımız bilsin ki biz bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.”
“Samimiyet testi şart”
CHP Grup Başkanvekili Emre Genç, İsrail meselesine yaklaşımda samimiyet vurgusu yaptı. Genç, “Şimdi özellikle İsrail’le ilgili meselelerde samimi olmamız lazım. Çünkü İsrail’le ticaret yapıldığında herhangi bir tepkiyle karşılaşılmıyor. Siyaseti yaparken de dürüst olmak gerekir. İsterlerse toplantıdan sonra da paylaşabiliriz ama burada reklama girmeye gerek yok.
Türkiye’de kaldı ki, daha önce birlikte yol yürüdükleri ve bir partinin genel başkanlığını yapmış olan Sayın Davutoğlu’nun da bu süreçte açıklamaları var. Bizim burada samimiyetten taviz vermememiz gerekiyor. Hepimizin çocuğu, ailesi var, evet; ama Türkiye Cumhuriyeti olarak güçlü ve tek sesli bir tepki vermemiz lazım. Bir yandan kınıyoruz derken, diğer yandan Amerika’nın yaptığı planlara sessiz kalıyorsak samimiyetten söz edemeyiz.
Özellikle altını çizmek istiyorum; Figen Hanım da değindi. Birazdan AK Parti Grup Başkanvekilimiz konuşacak. Cumhuriyet Halk Partisi içinde yaşanan süreçlere dair, inanın çocukların bile güleceği şeyler yaşanıyor. Yargıda hukuksuzluklar var, mahkemelerin verdiği kararlar siyasi müdahalelerle alınıyor. İstanbul İl Kongresi’nin iptali gibi kararlar, siyasal yargının eliyle alınan kararlar.
Biz bunun farkındayız; iktidara gidiyoruz. İşte bu yüzden korkuyorlar, çekiniyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir kaosun içine sürüklemek istiyorlar. Biz hem bu mücadeleyi veriyoruz hem de emeklinin, halkın sorunlarını gündeme getiriyoruz.”
“CHP’nin çelişkileri ortada”
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Kepez, haftanın anlam ve önemine değinen mesajlarla başladığı konuşmasında, Meclis’teki oylama istatistiklerini paylaştı; hükümetin sosyal politikalarını ve parti yaklaşımını aktararak CHP’nin eleştirilerine yanıt verdi.
"1–7 Ekim tarihleri ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Bir ilahiyatçı olarak görev yaptığım dönemlerden biliyorum ki din görevlilerimiz halkımızın her aşamasında yanındadır. Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi hutbeleri eleştirse de bu görev kanunen Diyanet’e verilmiş olup, camilerde halkın dini konularda aydınlatılması devam edecektir. Bu vesileyle Diyanet camiasını kutluyorum.
İkinci olarak, 8 Nisan 2024’ten bu yana meclisimize 456 gündem maddesi gelmiştir. Bunların yalnızca 14’ü bizim red oyumuza rağmen oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Yani yaklaşık yüzde 95 oranında destek vermişiz. Biz her hayırlı işe “evet” deriz, ilke ve düşüncelerimize uymayan konularda ise eleştirimizi yaparız. Dolayısıyla “hangi hayırlı işe evet dediniz” sözünü haksız buluyorum. Sayılar ortadadır.
Belediye işçileriyle yapılan maaş sözleşmesini de ayrıca tebrik ediyor, hayırlı olmasını diliyorum. Hükümet olarak da yaşlılar, kadınlar, çocuklar için pek çok hizmet yaptığımız ortadadır. Yeni huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri açıldı. Evde bakım desteğiyle vatandaş anne babasına bakarken devletten destek alıyor. Bunlar önemli gelişmelerdir.
“Demokrasi anlayışınız kendi içinizde bile sınanıyor”
CHP’li meclis üyelerinin baskı ve tutuklamalar konusundaki iddialarını da doğru bulmuyorum. Bizim partimizin belediyelerdeki soruşturmalara müdahalesi yoktur. Kaldı ki CHP’nin kendi içindeki fikir ayrılıklarına tahammül edemeyip üyelerini ihraç ettiği ortadadır. Demokrasi anlayışınız kendi içinizde bile sınanıyor.
Kadın hakları konusunda da AK Parti döneminde büyük ilerlemeler olmuştur. Başörtüsü yasağı sona erdi, başı açık da kapalı da kadın milletvekili olabiliyor. CHP’nin geçmişte kadınlara yönelik uygulamaları da unutulmamalıdır. Biz kadınlarımıza ve gençlerimize insanca yaşama hakkı tanıyan bir partiyiz.
Ayrıca CHP’nin yargıya yaklaşımını da çelişkili buluyorum. Davayı kazanırsanız “bağımsız yargı” diyorsunuz, kaybederseniz “AK Parti’nin yargısı” diyorsunuz. Bu toplumda güvensizlik yaratıyor. Hak aramak elbette mümkündür ama sokaklarda yakıp yıkmak, küfür etmek demokrasi değildir.
Sanat özgürlüğü adı altında ahlaki değerleri hiçe sayan gösterileri savunmanızı da doğru bulmuyorum. Bu ülkenin kültürel, dini ve ahlaki değerleri vardır. Gençlerin bilim ve teknolojiyle ilgilenmesini teşvik eden Tekno-Fest gibi etkinliklere karşı çıkarken sokakta şiddeti teşvik eden eylemleri savunmak samimiyetsizliktir.
Sonuç olarak, biz AK Parti Grubu olarak Odunpazarı’nda ve Türkiye genelinde yapılan hayırlı her işin yanında olduk. Takdir edilmesi gereken yerde takdir ediyoruz. Ülkenin birliği ve beraberliği için kavgasız, gürültüsüz, terörsüz bir Türkiye adına çalışmaya devam edeceğiz.”
Toplantının sonunda söz alan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, hem ulusal hem de yerel konulara dair değerlendirmelerde bulundu. Kurt, şu açıklamaları yaptı:
Amerika Başkanı Trump’la yapılan görüşmeler çok doğru değerlendirilmeli, çok doğru yorumlar yapılmalı. Taraftar gözüyle, tek yanlı hükümle yapılan yorumların bizi doğru bir yere götürmeyeceğini düşünüyorum. Türkiye’nin ve Türkiye lehine işlerin öncelikli olarak düşünülmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim.
Beylikova’daki nadir toprak elementlerinin Amerika görüşmesinde gündeme gelmesi, pazarlık konusu olması bizi düşündürüyor. “Madenimizi sattık mı, toprağa verdik mi?” soruları akla geliyor.
“Torpil arıyoruz”
Yaşlılar Haftası, Camiler ve Din Görevlileri Haftası ilgililerine hayırlı olsun. Ben bu tür belirli günlerin ve haftaların dikkat çekmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle Yaşlılar Günü… Mehmet Bey de söyledi, Eskişehir’de yeni bir huzurevi yapılıyor. Bunlar sosyal devletin görevleridir. Hele hele elden ayaktan düşmüş, yatağa bağımlı yaşlılarımızın mutlaka bu tür evlerde, devlet denetimi ve gözetimi altında kamu gücüyle bakılması gerekir.
Ama ne yazık ki Lütfi Yüksel Yaşlı Bakım Merkezi’nde üç yıldır tüm mücadelemize rağmen doktor atanamıyor. Buradan bir kez daha Sağlık Müdürlüğü’ne ve Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz: Bizim yaşlı bakım merkezimize kadrolu doktor istiyoruz. Bunu kim sağlayacaksa sağlasın. Bizim bulduğumuz doktorlara kim muvafakat verecekse versin. Bu bir insanlık suçudur. Çünkü 135 tane palyatif yatakta yatan insan var. Odunpazarı Belediyesi’nin doktor talepleri ne yazık ki göz ardı ediliyor. Torpil arıyoruz. Kaç arkadaşımıza söyledik, kaç milletvekiline söyledik, ne yazık ki duyarlı bir karşılık göremedik. Bunun vebalini bütün Eskişehir halkıyla paylaşmak istiyoruz.
Odunpazarı Belediyesi’ne dört tane doktor kadrosu verin, biz atayalım. Ya da bize yetki verin, biz atayalım. Bu noktada destek bekliyoruz, yardım bekliyoruz.
Şimdi Mehmet Bey söyledi, 456 gündemden 442’si oy birliğiyle geçmiş. Bu şu anlama gelir: Biz çok doğru gündemler getiriyoruz. Yani aykırı bir şey getirmiyoruz. Ya da getirdiklerimize itiraz edemiyorsunuz. Bu bence iyi bir şeydir.
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin iç işlerine burnunuzu sokmayın”
Toplu iş sözleşmelerimizin tamamlanması da sosyal demokrat bir anlayışın göstergesidir. Biz işçilerimize en iyi koşulları sağlamak için titizlikle çalışıyoruz. O nedenle sözleşmelerimiz de dikkatle inceleniyor ve hayata geçiriliyor. Tüm işçilerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Ve son olarak şunu da söylemek istiyorum: Belediye operasyonlarıyla, kongrelerle ilgili artık vazgeçin. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’nin iç işlerine burnunuzu sokmayın. Biz kendi gündemimizi kendimiz belirleriz.
Efendim, siz diyorsunuz ki “ihraç ettiniz.” Ne yapalım yani, madalya mı verelim? Parti disiplini diye bir şey vardır, partinin iç işleyişi diye bir şey vardır. Eğer partiye zarar veren bir eylem söz konusuysa, parti gereğini yapar, yaptırır. Siz niye rahatsız oluyorsunuz bundan? Gürset’tekini biz partiden attık diye ya da başkalarını partiden attık diye AKP niye rahatsız oluyor?
Bakın, AKP Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan en son operasyonda dilekçeler verilmiş, Osman Gökçek’e verilmiş dilekçe. Babasının yerine bunları tutuklattı. Böyle bir şey yok. Lütfen. AKP’liye başka hukuk, CHP’liye başka hukuk… Böyle bir anlayışı reddediyoruz. Biz hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Ama siz doğru noktada değilsiniz.
Bugün itibariyle cezaevlerinde dört yüz elli binden fazla tutuklu ve hükümlü var. Sayın Cumhurbaşkanı’nın vatandaşıyla yüz bine yakın davası var. Önüne gelen kişiye dava açıyor. AKP Genel Başkanı olarak konuşuyor, cevap veriyorsun; Cumhurbaşkanı olarak muhatap alıyor. Bunlar çelişkili şeyler. Bunlardan vazgeçilmesi lazım.
“Başörtüsünü bahane ederek siyaset yapıyorsunuz”
Hele hele şu başörtüsü edebiyatını da bırakın artık. Başörtüsü meselesi sizin tek başına iktidar olduğunuz, anayasayı beş kere değiştirdiğiniz dönemde çözülmedi. Desteklerle çözüldü. Dolayısıyla bu işleri geçin. Geçen hafta emekli bir askeri hakim, Ahmet Bey, evine sokulmadı. Niye? Yani sorun hâlâ var. Siz başörtüsünü bahane ederek siyaset yapıyorsunuz.
Mahkemeler bağımsız değil. Bizim itirazımız bu. Biz bağımsız ve usule uygun yargılanmak istiyoruz. Tutuklama için kanun açık: kuvvetli suç şüphesi olacak. Ama siz sabahın köründe operasyon yapıp götürüyorsunuz, tutukluyorsunuz. Yüz doksan küsür gündür iddianame yok, delil yok. Delil arıyor savcılık. Oysa önce delilleri toplayacaksınız, sonra yargılama başlayacak. Bu yapılmadıkça hiç kimseye adaletli davranıldığını anlatamazsınız. Ne dünyaya, ne bize… Bu bir vicdan meselesidir. O hakimler, o savcılar bunun hesabını verir. Gün gelir, verir. Daha önce FETÖ’cü savcı ve hakimlere sahip çıktığınız gibi şimdi bunlara da sahip çıkıyorsunuz. Sonra “aldatıldık” demeyin. Aynı şeyle karşılaşırsınız.
Bakın, Melih Gökçek çıkıp “bomba patlayacak, dikkatli olun” diyor. Sonra arkasından operasyonlar geliyor. Herkes de “AKP yargısı” diyor. Kendiniz çanak tutuyorsunuz. Yapmayın. Sizin dışınızdaki herkes böyle söylüyor.
Hayvan barınağı meselesi var. İki senedir uğraşıyoruz. Yasa çıktı, sokak hayvanlarını belediyelerin üstüne attılar. “Çözün” dediler. Bizim iki bin beşte alınmış barınak ruhsatımız iptal edildi, sonra mahkeme kararıyla geri verildi. Dediler ki “barınaklarınızı genişletin.” Yer istedik, vermediler. Kamuoyu baskısıyla verdiler. Başladık, kira bedelini yatırdık, projeyi çizdirdik, on beş gün sonra iptal ettiler. Şimdi ne diyeceğiz? Köylünün itirazı varsa en başta söylenecekti. Büyükşehir halletmiştir dediler, ama bu Odunpazarı Belediyesi’ne aittir. Barınağın kapasitesi doldu. Beş yüz hayvan var, artık alamam. Bundan sonrası Tarım İl Müdürlüğü’nün ya da Orman Müdürlüğü’nün işi. Kim alacaksa onlar alsın.
Su meselesi… Doğada su bitti. Yanlış tarım politikaları yüzünden Konya Ovası’nda da bitti, Eskişehir Ovası’nda da bitti. Eskiden buğday ekerdik, arpa ekerdik; şimdi mısır, yonca… Bol su isteyen ürünlere geçildi, su kalmadı. Devlet Su İşleri ile Sakarya’dan su getirecektiniz, ne oldu? Kaç protokol imzalandı? CHP’li belediye diye devletin kurumları destek vermiyor, işler böyle aksıyor.
“Halkımız bize güvensin, bize inansın”
Yirmi beş yıldır uygulanan yanlış politikalar Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Her alanda çöküş var. Yakında ilk seçimde gideceksiniz. Biz iktidara geleceğiz ve bunları düzelteceğiz. Bizi hiç kimse yıldıramaz.
Biz, kazma kürekle yedi düvele karşı savaşmış bir toplumun torunlarıyız. Bu işleri de çözeriz. Halkımız bize güvensin, bize inansın. Biz geliyoruz.