Günümüzde ilişkilerin eskisi kadar uzun soluklu olmaması dikkat çekiyor. Eskiden insanlar yıllarca aynı yolda yürür, zorlukları birlikte aşar ve küçük tartışmalara rağmen bağlarını korurdu. Bugün ise ilişkiler, bazen sadece birkaç ay içinde, hatta bazen tek bir mesaj bile atmadan sonlanıyor. İnsan kalbi hala aynı, sevgi hala aynı… Peki, neden bu kadar çabuk yoruluyoruz birbirimizden?

Uzmanlara göre cevabı, yaşadığımız çağın ruhunda aramak gerekiyor. Modern çağ, hız ve sabırsızlık üzerine kurulu. Telefonlardaki anlık bildirimler, sosyal medyada saniyeler içinde görülen yüzlerce farklı profil ve kısa süreli eğlence kaynakları, zihnimizi sürekli yeniye yönlendiriyor. Bu ortamda, gerçek bir bağın sabırla büyümesine fırsat kalmıyor. Modern insan, sorunları tamir etmek yerine değiştirmeyi tercih ediyor; oysa kalıcı bağ sabır, emek ve güvenle mümkün oluyor.

Karmik Iliski-2

HIZLI SEÇİM HIZLI VAZGEÇİŞİ GETİRİYOR

Eskiden birini tanımak aylar, hatta yıllar sürerdi. İnsanlar aynı mahallede büyür, mektupla haberleşir ve karşısındakini sabırla tanımaya çalışırdı. Bugün ise birkaç saniyede yüzlerce kişiye göz atabiliyoruz. Bu hızlı seçim, beraberinde hızlı vazgeçişi de getiriyor. İnsan zihni, “daha iyisi var mı?” sorusuna kapıldığında, elindekini keşfetmeye niyet etmiyor. Oysa gerçek yakınlık, derinleşmekle doğar. Hız çağında ise ilişkiler, sosyal medyada bir gönderiye bakıp sıkılmak gibi yüzeysel şekilde tüketiliyor.

KUSURSUZLUK BEKLENTİSİ PAZARLANIYOR

Hiç kimse kusursuz değildir, ancak modern kültür sürekli mükemmeli pazarlıyor. Reklamlar ideal eş modelini, diziler hatasız karakterleri, sosyal medya ise filtrelenmiş mutlulukları gösteriyor. İnsan zihni bu görüntüleri gerçek sanınca, yanında yürüyen insandan da aynı kusursuzluğu bekliyor. Halbuki uzun soluklu ilişkiler, farklılıkları ve eksikleri kabul edebilme sanatıdır. En küçük tartışmada “bitti” demek kolay hale gelmişken, gerçek sevgi, eksikleri birbirinin sevgisiyle tamamlamaktan geçer. Kusursuzluk beklentisi arttıkça, sabır ve tolere etme kültürü azalıyor, ilişkilerin ömrü de kısalıyor.

Ilişki

İLİŞKİYE YALNIZ KALMAMAK İÇİN BAŞLANILIYOR

Bir ilişkiye neden başladığımız, o ilişkinin ömrünü belirler. Günümüzde birçok insan, gerçekten kalpten bağ kurmak için değil; yalnızlıktan kaçmak, çevresine ayak uydurmak veya dışarıya “mutlu” görünmek için ilişkiye giriyor. Dışsal nedenlerle kurulan bağ, içsel anlam taşımadığı için ilk zorlukta dağılmaya mahkumdur. Eskiden insanlar ilişkiye “aile olmak, birlikte yaşlanmak, bir ömür omuz omuza yürümek” gibi anlamlarla başlardı. Bugün ise birçok ilişki yalnızca yalnız kalmamak için başlıyor.

MANTIK KALBİN ÖNÜNE GEÇİYOR

Sevgi, matematik hesabı değildir. Ama modern dünyada birçok ilişki, “Bu kişi bana uygun mu? Geleceğim garanti mi? Maddi olarak ne katar?” sorularıyla başlıyor. Mantıklı gibi görünen bu hesaplar, kalbin önüne geçtiğinde sevgi zayıflıyor. Gerçek bağ, faydadan değil, duygudan doğar. Bir çocuğu sevmek gibi, ilişkiler de kalbin açılmasına dayanır. Hesaplarla kurulan bağ, kısa sürede tükenir; kalpten kurulan bağ ise zamanın ve zorlukların ötesinde kök salar.

öne_çıkanlar_Uzmanlar_açıkladı_aldatma_genetik_olabilir

Telefonunu yatakta şarj edenler dikkat! Yangın riski uyarısı
Telefonunu yatakta şarj edenler dikkat! Yangın riski uyarısı
İçeriği Görüntüle

SEVGİ HER ÇAĞDA AYNI YASALARI TAŞIR

İlişkilerin kısa sürmesinin nedeni çağın ruhu olabilir; ama bu, kalıcı bağların imkansız olduğu anlamına gelmez. Sevgi, her çağda aynı yasaları taşır. İlişkiyi uzun ömürlü kılan hız, kusursuzluk veya hesap değil; sabır, emek ve kalpten bağdır. Yolculukta bazen güneş açar, bazen yağmur yağar. Her iniş ve çıkış, iki insanın birbirini daha iyi tanıması için fırsattır. Kaçmak yerine kalmayı, yargılamak yerine anlamayı, kırmak yerine onarmayı seçtiğimizde ilişkiler derinleşir.

Kaynak: Sabah