Günümüzde hızla artan teknolojik tüketim sonucunda ortaya çıkan elektronik atık yığınları, aslında içerisinde büyük bir servet barındırıyor. Çoğu zaman değersiz görülerek çöpe atılan eski cihazlar, doğru işlendiğinde ekonomiye ciddi katkılar sunma potansiyeli taşıyor. Özellikle akıllı telefonlar ve bilgisayar parçaları gibi hurda malzemeler, maden ocaklarından çıkarılan cevherlerden daha zengin içeriklere sahip olabiliyor. ETH Zürih tarafından yürütülen son araştırmalar, bahsi geçen atıkların geri dönüşümü konusunda devrim niteliğinde sonuçlar ortaya koydu. Bilim insanları, geliştirdikleri yeni teknik sayesinde elektronik çöplerden yüksek saflıkta altın elde etmeyi başardı.

Elektronik Cihazların Gizli Hazinesi

Teknolojik aletlerin hassas devrelerinde iletkenliği artırmak amacıyla kullanılan altın, miktar olarak az görünse de toplamda büyük bir yekûn oluşturuyor. Eski tip cihazların anakartlarında ve bağlantı noktalarında kıymetli maden kullanımı oldukça yaygın görülüyor. Geçmiş dönemlerde farklı alaşımlar arasına gizlenmiş değerli metallerin ayrıştırılması hem yüksek maliyetli hem de çevresel açıdan riskli süreçler gerektiriyordu. Geleneksel yöntemlerin zorluğu ve masrafı nedeniyle pek çok hurda cihaz ekonomik döngüye kazandırılmadan bertaraf ediliyordu. Milyonlarca tonluk elektronik çöp, aslında kullanılmayı bekleyen bir servet olarak depolama alanlarında çürümeye terk ediliyordu. Ancak baskılı devre kartları üzerinde yoğunlaşan analizler, atık yönetiminde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Yapılan detaylı incelemeler, hurda yığınlarının aslında işlenmeyi bekleyen modern bir maden sahası olduğunu kanıtlıyor. Değersiz sanılan parçaların içerisindeki cevherler, doğru teknolojiyle buluştuğunda şaşırtıcı bir geri dönüşüm performansı sergiliyor. Atılan her eski telefon veya tablet, aslında ekonomiye kazandırılmamış bir milli servet niteliği taşıyor.

İsviçre Merkezli Bilimsel Devrim

İsviçre’deki ETH Zürih’te yürütülen akademik çalışmalar, sürdürülebilir madencilik anlayışını laboratuvar ortamına taşıdı. Araştırmacılar, elektronik atıklardan altın elde etmenin daha güvenli ve verimli bir yolunu tarif ediyor. Bilim dünyasında ses getiren çalışmada, metalin diğer maddelerden ayrıştırılması için özgün bir filtreleme yöntemi izleniyor. Geliştirilen yenilikçi süreçte, doğaya ve insan sağlığına zarar veren ağır kimyasalların kullanımı terk ediliyor. Bilim ekibi, toksik maddeler yerine daha kontrollü ve seçici bileşenler kullanarak ayrıştırma işlemini gerçekleştiriyor. Uygulanan prosedür sonucunda elde edilen metalin saflık oranı, ticari beklentileri karşılayacak seviyelere ulaşıyor. Geleneksel geri dönüşüm tesislerinde yaşanan verim kaybı, bahse konu yeni teknikle minimize ediliyor. İsviçreli uzmanların ortaya koyduğu metot, enerji verimliliği açısından da avantajlar sunuyor. Laboratuvar ortamındaki başarının sanayi ölçeğine taşınması için çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.

Kuyumculuk Standartlarında Üretim

Laboratuvar testlerinden elde edilen somut veriler, geri kazanılan altının kuyumculuk standartlarına yakın bir kaliteye sahip olabildiğini gösteriyor. Yüksek kalite standartları, yöntemin sadece deneysel kalmayıp endüstriyel ölçekte de uygulanabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Geleneksel altın madenciliği faaliyetleri, doğa üzerinde geri döndürülemez tahribatlar bırakabiliyor. Yeni bir maden sahasının açılması; su kaynakları, toprak yapısı ve insan sağlığı üzerinde ciddi riskler oluşturabiliyor. Yer altından tonlarca hafriyat çıkarılarak elde edilen gramlık altınlar, ekosistem dengesini bozabiliyor. Elektronik atıklardan altın geri kazanımı ise çevre üzerindeki baskıyı azaltabilecek alternatif bir kaynak anlamına geliyor. Şehir madenciliği olarak adlandırılan geri kazanım modeli, doğal kaynakları tüketmeden değer üretmeyi mümkün kılıyor. Sürdürülebilir üretim modelleri, gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakma hedefiyle örtüşüyor. Ağır metallerin toprağa karışmasını önleyen sistem, ekolojik dengenin korunmasına yardımcı oluyor.

Şehir Madenciliği ve İstihdam Fırsatları

Uzmanlara göre, elektronik atıklarda bulunan altın miktarı küçük görünse de küresel ölçekte bir araya geldiğinde ciddi bir ekonomik değere ulaşıyor. Atıkların hammaddeye dönüştürülmesi süreci, çevre koruma hedeflerinin ötesinde ekonomik kalkınmaya da hizmet ediyor. Geri kazanım tesislerinin kurulması, atık toplama ve ayrıştırma gibi alanlarda yeni iş kollarının doğmasını sağlıyor. Özellikle sanayi bölgelerinde kurulacak işleme merkezleri, önemli bir istihdam potansiyeli yaratıyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımı içinde değerlendirilen söz konusu yöntemler, atığın yeniden hammaddeye dönüşmesini mümkün kılıyor. Türkiye açısından bakıldığında da elektronik atık miktarının her yıl arttığı biliniyor. Ülkemizde geliştirilecek yerli ve çevre dostu teknolojiler, hem ekonomik hem de stratejik avantajlar sağlayabilir. Hurda ithalatının önüne geçilmesi ve cari açığın azaltılması noktasında geri dönüşüm sektörü kilit rol oynuyor. Önümüzdeki yıllarda ilgili alandaki gelişmelerin, geri dönüşüm anlayışını kökten değiştirmesi bekleniyor. Geleceğin madenlerinin yerin altında değil, teknolojik çöplüklerde olduğu gerçeği her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

Kaynak: Haber Merkezi