Yeni yıl yaklaşırken maaş artışlarına ilişkin tartışmalar son buldu. Merkez Bankası’nın eylül ayı piyasa katılımcıları anketi, TÜFE tahminleriyle birlikte kritik ipuçları sundu. Tahminler, 2025’in ikinci yarısında enflasyonun yüzde 11,3 civarında gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu oran, Ocak 2026’da maaşlara yansıtılacak zamların temelini oluşturuyor. Böylece memurlar ve emekliler için beklenen maaş artışlarının çerçevesi şekillendi.
Enflasyon Ve Maaş Zammı Tablosu
Merkez Bankası anketine göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 29,86 oldu. Bu veriler, temmuz-aralık döneminde TÜFE’nin yüzde 11,3 düzeyinde gerçekleşeceğine işaret ediyor. Buna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına Ocak 2026’da yüzde 11,3 oranında artış yapılacak. Bu oran, emekliler için resmi artışı belirlemiş durumda.
Memurlar İçin Toplu Sözleşme Avantajı
Memur ve memur emeklileri yalnızca enflasyon farkına değil, toplu sözleşme zammına da hak kazanıyor. Hesaplamalara göre toplu sözleşmeden gelen yüzde 11’lik artış ile birlikte enflasyon farkı yüzde 7,69 seviyesinde olacak. Böylece toplam artış yüzde 19,53’e ulaşıyor. Buna ilave olarak uygulanacak seyyanen zam oranı dahil edildiğinde, zam aralığı yüzde 21,11 ile yüzde 23,72 bandına yükseliyor.
Seyyanen Zamla Maaşlarda Artış
Ocak 2026’dan itibaren memurlar ve memur emeklileri için brüt 1.000 TL, net ortalama 800 TL seyyanen zam uygulanacak. Bu ek ödeme kümülatif artışı daha da yukarı taşıyor. En düşük memur maaşı 50.503 TL seviyesinden 61.166 TL’ye çıkacak. En düşük memur emeklisi aylığı ise 19.106 TL’den 23.637 TL’ye yükselmiş olacak. Bu gelişme, özellikle düşük maaşlı memurlar için dikkate değer bir gelir artışı anlamına geliyor.
Emekli Maaşlarında Sınırlı Yükseliş
Emekliler için açıklanan zam oranı, beklentilerin altında kaldı. Yüzde 11,3’lük artışla birlikte en düşük emekli aylığı 16.881 TL’den 18.789 TL’ye yükselecek. İşçi emeklilerinin maaşları ise 18.413 TL’den 20.494 TL seviyesine çıkacak. Uzmanlar, enflasyonun yüzde 30’un altında kalmayacağı öngörüsünde bulunuyor. Bu nedenle yapılan artışların alım gücünde kayda değer bir iyileşme yaratmayacağı değerlendiriliyor.
