Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi Müdürü Aynur Özden 24 yıldır öğretmenlik mesleğini icra ediyor. Tarih Öğretmeni olan Özden bugüne kadar Meslek Lisesi’nden Fen Lisesi’ne her alanda çalışmış. Öğrencilerine aktaracağı bilgiyi hem teorik hem de uygulamalı olarak harmanlayan Özden okulun her bölümünü tek tek gezdirdi, çalışmalardan bahsetti.
OKULUN TEMELİ 1958 YILINDA ATILDI
Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi’nin temeli 1958 yılında atılmış. 1960 yılında da kız ortaokulu olarak eğitim öğretime başlamış. Daha sonrasında karma bir okul haline geliyor, sonra da liseye dönüyor. Hacı Süleyman Çakır’ın geçmişi kısaca bu. Ardından karma olarak eğitime devam ediyor. 2012 yılında eski binanın depreme dayanıklı olmadığı anlaşılınca binanın tahliyesi kararı alınıyor ve okul her şeyiyle birlikte Hacı Süleyman Çakır olarak bugün vergi dairesinin bulunduğu şimdiki adı Süleyman Şah olan okula taşınıyor. 2015 yılında bina tamamlandıktan sonra Hacı Süleyman Çakır’ın vasiyeti gereği okul kız lisesine dönüştürülerek Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi olarak dört senedir hizmet veriyor. Dolayısıyla aslında Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi denilince akla eski okul geliyor. Fakat aslında binanın ve şimdiki öğrencilerin eski Süleyman Çakır’la çok bir ilgisi yok. Çünkü eski Süleyman Çakır arşivleriyle birlikte taşındı.
ORTAK SINAVLARDA İKİNCİ OLDUK
Okulumuzda 550 öğrencimiz ve 40 öğretmenimiz var. Biz dört yıl boyunca bu öğrenciler üzerinde gerçekten ciddi çalışmalar yaptık. Hacettepe Üniversitesi’ni kazandırdığımız öğrenciler oldu. Geçen yıl 9. Ve 10. sınıflar arasında Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ortak sınavlar yapıldı. Bu ortak sınavlarda ikinci olduk. Erken dönemde büyük başarı sağladık.
PROJE OKULUYUZ
Ülke genelinde proje tabanlı eğitime geçildi. Öğrencilerdeki cevheri yakalayabilmek, yetenekleri görebilmek adına. Yaptığımız çalışmalarla biz de proje okuluyuz, 80’in üzerinde proje çalışmamız var. Geçen yıl TÜBİTAK’ta Eskişehir içerisinde yine en fazla proje çıkartan okullar arasındaydık. Bunun haricinde Erasmus Plus ile yakından ilgiliyiz. Avrupa Birliği’ne yönelik çalışmalarımız çok fazla. Bunlardan bir tanesi; Erasmus Plus K101 Projemiz var. Daha çok eğitimde personel hareketliliğine yönelik projeler. Buradaki personelden kastımız öğretmenlerimiz. Umut Kapısı adlı bir projemiz vardı. Mülteci çocukların topluma entegrasyonuyla ilgili bir çalışma yaptık. Altı öğretmenimizle birlikte İtalya’da beş gün süren bir eğitim aldık. Türk çocukları da orada aslında göçmen grubunda. Avrupa’nın onlara bakış açıları, yaklaşımları hakkında bir bilgi edindik. Projemiz devam ediyor, önümüzdeki yıla kadar da sürecek. Burada öğrendiğimiz bilgilerle okulunda mülteci çocuk bulunan öğretmenlere, okullara bu alanda bu çocuklara nasıl yaklaşılır, nasıl topluma daha fazla kazandırılabilir konularında bir çalışma yapılacak.
AKRAN ZORBALIĞINI DA ELE ALIYORUZ
2019 yılında kabul edilen başka bir projemiz daha var. Yine Erasmus Plus’la ilgili, K101. Gençler üzerinde bir üst sınıfın, bir alt sınıfa ablalık ya da ağabeylik taslaması çok sık görülüyor. Akran zorbalığı, ve KİVA… KİVA’da, Finlandiya’da akran zorbalığının baş harflerinin kısaltılması. KİVA özellikle Finlandiya ağırlıklı bir proje bu. Tabi projelerde Avrupa’da ortaklarımız da var. Avrupa Birliği’nde şöyle bir durum var; Proje hazırlanırken sorun neyse o sorunu çözmeye yönelik fikirler… Bizim projelerimizin kabul görmesinin sebeplerinden bir tanesi olarak değerlendiriyorum. Avrupa’nın kendisinde olan ve çok fazla uğraştığı sorunlar olması… Mülteci onlar için büyük bir sorun, akran zorbalığı onlar için daha da büyük sorun. Dediğim gibi bizim daha anlayışlı davranmamız, şefkatli, merhametli olmamız sorunları daha fazla büyümeden müdahale etmemizden kaynaklı. Çok büyümeden sorunları aşıyor olmamızdan dolayı onlar gibi biz sorun yaşamıyoruz belki. Bu projede toplam 15 öğretmenimizi yurtdışına göndereceğiz, oradaki eğitim sistemini yakından tanıyacaklar, sorunlarla karşılaşacaklar. Fransa’ya, İspanya ve Finlandiya’ya gidilecek.
MEDYAYI DOĞRU ANLAYABİLMEK ÖNEMLİ
Bununla birlikte 2020’de başvuracağımız K229 projeler var. Öğrenci hareketliliği söz konusu. Konu da medya okuryazarlığı olacak. Biliyorsunuz bir cep telefonu furyası var çocuklarda. Maalesef çocuklar burada kontrolsüz bir şekilde her yere girip çıkabiliyorlar, ne yazık ki olumsuz etkileniyorlar. Bunlar üzerinde medyayı doğru okuyup anlayabilme adına, görebilme adına bir projemiz var. Projeyi olduğu gibi biz hazırladık. Fakat Türkiye’den çok fazla proje kabul etmiyor Avrupa Birliği. Avrupa’yı tercih ediyor. O nedenle projeyi Litvanya’ya verdik. Litvanya, Portekiz, Hırvatistan, İtalya ve Romanya ortaklarımız. Ne kadar çok öğretmenimizi ve öğrencimizi götürürsek ve farklı kültürlerin tanınmasına vesile olursak bizim için o kadar faydalı olur.
ÖĞRENCİMİZ EMPATİ KURABİLMELİ
Her öğretmenimizin yaklaşık 15 öğrenci ile birlikte çalıştığı projeler var. Mesela Fuat Sezgin ile ilgili projemiz mevcut. Çocuklarımızın çoğu Türk İslam Aydınlarını bilmiyorlar. Eğlenceli bir şekilde öğrenmeleri için de “Fuat Sezgin’in Penceresinden” isimli bir proje hazırladık. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na sunduk. Ayrıca işitme engelli çocuklarımız için tiyatro hazırlayacağız. Öğrencimiz empati kursun, engeli olan çocukların hayata bakış açısını görsünler. Engelli çocuklar kendilerine değer verildiğini hissetsinler, kaynaşma sağlansın. İletişim kurmada asla engel denen bir şey yok, daha da iyi kavrasınlar. Bu projemiz de kabul edilirse önümüzdeki haftalarda başlanacak. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Geçen yıl İnönü’ye gittik, kırsal alanda hiç tiyatro görmemiş çocuklarımıza oyunumuzu sergiledik.
HUZUREVİ ZİYARETLERİMİZ VAR
Müzik Öğretmenimiz Dilay Hanım öğrencilerimize hem saz hem de gitar kursu veriyor. Yani ilgisi olanlar ek bir kursa gitmeden müzik alanında okulumuzda kendilerini geliştirebiliyorlar. Gitar ve saz grubumuzla birlikte koromuz da mevcut. Her ay Huzurevi’ne giderek müzik söyleşisi yapıyoruz. Yaşlılarımızı müzikle rehabilite ediyoruz. Dertlerini, hüzünlerini bir nebze olsun azaltmak için bunu yapıyoruz. Türk Halk Müziği anılarını canlandırıyor. Huzurevi idaresi ve orada bulunan yaşlılar etkinliğimizden çok memnun.
PROJE SINIFINDAN, DİL SINIFINA ÇEŞİTLİLİK MEVCUT
3 katlı 24 derslikli bir okuluz. Fakat 7 adet dersliğimiz İl Halk Kütüphanesi bünyesinde bulunuyor. Onun dışında Fizik, Kimya ve Biyoloji laboratuvarlarımız var. Müzik ve Resim Atölyemiz gerçekten kaliteli ve nitelikli yapıldı. İçeriği bolca dolduruldu. Proje sınıfımız var. Burada proje yazımı ve detaylarını tartışıyorlar. Takım çalışmasına yatkınlıkları da artıyor. Dil sınıfımızda ise konuşma gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Konferans salonumuz ise 400 kişilik, Eskişehir’de resmi kurumlar içerisinde en iyi salonlardan birine sahibiz.
TÜRK İSLAM ESERLERİNİ TANIYALIM
Okulumuzun girişinde sizi karşılayan maketler var, Türk İslam eserleri ağırlıklı olan maketlerimiz bulunuyor. Öğrencilerimiz tarafından kendi kültürümüzün eserlerini tanımaya yönelik proje tasarlamıştık. O proje neticesinde maketler yapıldı. Bir kısmını bile öğretebilirsek ne mutlu bize. Gidip görme fırsatı olmayan çocuk en azından maket üzerinden deneyimlenecek.
SPOR ALANINDA BAŞARILARIMIZ BİZİ GURURLANDIRIYOR
Sporda öğrencilerimizin birçok başarısı var. Avrupa’da çeşitli başarılara imza attık. Badminton’da Ayşegül Yemişen var. Keza tekvandoda derece yapmış öğrencilerimiz mevcut. Bilek Güreşi’nde Türkiye şampiyonluğu elde ettik.
ÖDÜLLÜ VE SERTİFİKALI YARIŞMALAR
Türk Akıl Oyunları diye geleneksel yarışmamız var. Bu yıl dördüncüsünü gerçekleştireceğiz. Mangala, Dama, Dokuz Taş gibi oyunların bulunduğu Türk kültürüne ait liseler arası öğrencilerin katılımıyla gerçekleşiyor. Bunların hepsi ödüllü yarışmalar, sertifikalarını da veriyoruz. Eskişehir’i anlatan şiir yarışmamız bu yıl yapılacak. İngilizceye yönelik olarak skeç ve şiir yarışması da planlarımız arasında. Türkçenin doğru kullanılması adına da karikatür yarışması düzenleyeceğiz.
HACI SÜLEYMAN ÇAKIR KİMDİR?
1889 tarihinde Eskişehir’de doğdu. Annesi Ayşe, babası Hacı Hüseyin’dir. Rüştiye’yi (liseyi) Eskişehir’de bitirmiştir. Gerek Eskişehir’de gerekse farklı yerlerde birçok eser yaptırmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Eskişehir’deki öğretmenlerin maaşlarını ve yüzlerce gencin tahsil masraflarını karşılama cömertliğini göstermiştir. 1971 yılında 82 yaşında iken vefat etmiştir.
Hacı Süleyman Çakır’ın en çok bilinen sözü ise; “İbadet ağaç altında da yapılır, fakat eğitim bina ister.”
Yaptırdığı Eserler
Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi
Süleyman Çakır Kız Öğretmen Okulu
Süleyman Çakır Huzurevi
Eski Devlet Hastanesi
Çarşı Cami
İstanbul Erenköy’de 100 yataklı Verem Dispanseri
Nuruosmaniye Medresesi ve Horhor Cami restorasyonu
Mekke’de Harem-i Şerif yakınlarında abdest alma yerleri
Karapınar Köyü İlkokulu
Haber-Merve AKMAN