Yatırımcılar, bir yanda rekor seviyelerden geri çekilen altın fiyatlarını, diğer yanda Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini ve kredi piyasalarındaki yansımalarını dikkatle izliyor. Farklı yatırım araçları arasındaki hareketlilik, özellikle ev sahibi olmak veya konut yatırımı yapmak isteyenler için karmaşık bir tablo ortaya çıkarıyor. Tasarruf ve Yatırım Danışmanı Mert Başaran, Mynet'e özel olarak yaptığı değerlendirmelerle piyasalardaki belirsizlik perdesini araladı. Başaran, konut kredilerinden altın fiyatlarına, yatırımcıların yaptığı yaygın hatalardan doğru stratejilere kadar birçok konuda çarpıcı analizlerde bulundu. Uzman, özellikle konut piyasasında yaşanabilecek olası bir canlanma için kritik bir döneme girildiğini belirtti.

Konut Kredilerinde Düşüş İçin 2027 Yılı İşaret Edildi

Konut kredisi faizlerinde beklenen belirgin düşüş için tarih veren Mert Başaran, sürecin kademeli olacağını ancak zirve noktasının 2027 yılında görüleceğini öngördü. Başaran, "Faizlerdeki düşüşlerin ufak ufak devam etmesini bekliyoruz. 3'er ayda, 4'er aylık periyotlarla düşüşler devam edebilir. Ama esas düşük rakamları bence 2027 yılında göreceğiz," dedi. Faizlerdeki düşüşün hem mevduat hem de kredi tarafında hissedileceğini belirten uzman, "O noktalara geldiğinde işte normal mevduat faizlerinin 25'lerde falan, normal kredi faizlerinin de 1.30-1.40'larda olmasını öngörüyoruz," şeklinde konuştu. Başaran, böylesi bir faiz ortamının varlık fiyatları üzerinde ciddi bir etki yaratacağını da ekledi. Uzman, "Sadece konut değil borsa için de geçerli. Hem borsa hem konut hem de arazi fiyatlarında 2027'de seçim öncesi ciddi artış olma ihtimali var," dedi. Başaran, iktidarların seçimlere genellikle düşük faiz ve yüksek borsa ile girme eğiliminde olduğunu, bunun da halkta bir zenginleşme duygusu yarattığını ifade etti.

Altındaki Durgunluk Konut Fiyatlarını Tetikleyebilir

Mert Başaran, altın fiyatlarındaki rekor artışlar ile konut piyasası arasında dikkat çekici bir ilişki kurdu. Altının son yıllarda o kadar çok değer kazandığını belirtti ki, evlerin, arsaların ve arabaların altın bazında adeta yarı fiyatına düştüğünü ifade etti. Uzmana göre, altındaki olası bir durgunluk, yatırımcıları gayrimenkule yönlendirebilir. Başaran, "Eğer ama altında durma olmaz, altın artışa devam ederse etki ertelenir. Ama sanki altın 4400 onsta bir çift tepe yaptı ve orada duruyor gibi," dedi. Tarihi bir paralellik kuran Başaran, "elimizdeki veriler Türkiye'deki en yüksek konut satış adedinin Cumhuriyet tarihinde 2012 olduğunu gösteriyor," bilgisini paylaştı. 2012'deki rekor satışların en önemli nedeninin, 2011'de altında yaşanan büyük artış olduğunu belirten uzman, "2011'de ciddi şekilde altın artmıştı, 1900 dolarları görmüştü 500 dolarlardan ve burada altında ciddi bir para kazancı olmuştu insanların. Altında ciddi para kazananlar konuta geçmişti," dedi. Başaran, altının 3-4 ay daha yatay seyretmesinin, 2027'de beklenen konut fiyat artışını daha erkene çekebileceğini söyledi.

Küçük Yatırımcının En Yaygın Hatası: Zirvede Alım Yapmak

Yatırımcıların çok sayıda alternatif arasında kararsız kaldığı bir dönemde yapılan en büyük hataya dikkat çeken Mert Başaran, sürü psikolojisiyle hareket etmenin tehlikelerini anlattı. Başaran, "Küçük yatırımcının en büyük hatası; bir varlık çok gittiğinde herkes konuşurken alıyorlar ama dipteyken almıyorlar," uyarısında bulundu. Piyasadaki algının nasıl değiştiğine dair somut bir örnek veren uzman, "Bundan 3 yıl önce kimse altın konuşmuyordu, o zaman da herkes borsa konuşuyordu. Şimdi kimse borsa konuşmuyor, herkes altın konuşuyor. O da bizim dikkat etmemiz gereken bir konu," şeklinde konuştu. Uzmana göre, popüler olanın peşinden gitmek yerine, potansiyeli olan ancak henüz dikkat çekmemiş varlıklara yönelmek daha doğru bir strateji olabilir. Başaran, yatırımcıların kendi analizlerini yaparak, genel kanının aksine pozisyon almaktan çekinmemesi gerektiğini ima etti.

Kısa ve Uzun Vadeli Yatırım Stratejileri

Mevcut ekonomik koşullarda hangi yatırım araçlarının öne çıkabileceğine dair de değerlendirmelerde bulunan Mert Başaran, Türk Lirası'nın değerli, dövizin ise ucuz kaldığını düşündüğünü belirtti. "Türk Lirası'nın değerli olduğunu ben de düşünüyorum. Dövizin de ucuz kaldığını ben de düşünüyorum," diyen Başaran, dövizle borçlanmamak gerektiği konusunda uyardı. Kısa vadeli pozisyonlar için, yüksek getirili varlıklardaki risklere dikkat çekerek faiz ve kira sertifikalarının mantıklı olabileceğini ifade etti. Orta ve uzun vade için ise farklı enstrümanlar önerdi. Faizlerin düşüşüyle en iyi kâr getirecek varlıklardan birinin tahvil bono fonları olduğunu söyledi. Ayrıca, 2027 ve 2028 vadelerinde bekleyecekler için büyük şirketlerin hisse senedi fonlarını alıp tutmanın mantıklı olabileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Mynet