Eskişehir’de eşi vefat eden 60 yaşındaki Cengiz Doğanay, emekli olduktan sonra huzurlu bir yaşam sürmek amacıyla yerleştiği köyde günlerini geçiriyor. Yıllarca elektrik mühendisliği yapan Doğanay, çalışma hayatı boyunca emeklilik planları yaparak, Odunpazarı ilçesi Doğankaya Mahallesi’nde bir arazi satın aldı.
İki çocuk babası Doğanay, emekli olduktan sonra köye yerleşerek, hayvanları ve bahçesiyle ilgileniyor, doğal ve sakin bir yaşam sürüyor.
"AYDA SADECE 1 DEFA..."
Hayatın kendisi için bir satranç tahtası gibi olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Cengiz Doğanay, "Bir gün emekli olacağımı, huzuru arayacağımı biliyordum. O zamanlar durumumuz iyiydi, burayı satın aldım. Emekli olunca da buraya yerleştim. Bir süre Türkiye'yi gezdim. Gezmeyi çok severim. Şimdi hayvanlarım, ineklerim bulunuyor. Onları da kapsayan belli bir rutinim var. Önemli olan bu, çünkü rutin olmayınca hayat zorlaşıyor. Yeniden evlenmeye niyetim yok. O kadar huzurluyum ki şu halimi kıskanıyorum. 2 kızım var ama görüşmüyoruz. Hayatın bin hali var. Evleniyorsun, hanım ölüyor, çocuklara bakacak kimse yok, ben şantiyeci bir mühendisim. O dönemlerde çocukları anne tarafı aldı, zamanla araya soğukluk girdi. Burası ise kalabalık bir köy değil. İnternetim, televizyonum, hayvanlarım, bahçem, sakin bir ortamım, ihtiyacım olan her şey var. Anne ve babayla komşuyuz. Yan taraf bana ait, öbür taraf anneme ait. Ayda sadece 1 defa şehre inerim, o da maaşı çekmek için. Şehre hem ihtiyaç duymuyorum hem de sevmiyorum" ifadelerini kullandı.
"DAMI İZLERİM, İNEKLERİ SAĞARIM"
Köy hayatında günlük rutininin nasıl olduğunu da anlatan Doğanay, sözlerine şöyle devam etti:
"Sabah 05.30'da erken saatte kalkarım. Damı temizlerim, inekleri sağarım. Kahvaltıdan sonra inekler kıra çıkarır güderim. Her gün saat 12.00 sıralarında eve gelirim. Ondan sonra yemek yapmak yaparım, çağıran komşu olursa sohbete giderim, televizyonda haberleri seyrederim. Bir yaştan sonra insan haberleri daha fazla seyreder oluyor. Gençken sitem ediyorduk ama artık o hale geldik. Dilerim ki, herkes mutluluğu değil de huzuru arasın. Hem mutluluk hem de huzur aynı anda olmuyor. Birisini bulmak zorundayız."