Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyet Üyesi Yücel Yenilmez, pandemiden itibaren eczacıların yaşadığı sıkıntılar, bilinçsizce kullanılan gıda takviyeleri ve hala kafa karışıklığı giderilememiş olan zatürre ve grip aşısındaki temel noktaları Merve Akman’a anlattı.

Pandemi, aşı, ilaç yoklukları, çikolata ve şeker gibi marketlerde satılmaya başlanan gıda takviyeleri…

Kafalar karışık, bilgi kirliliği ise çok fazla. Google Hekimliği de artmış durumda. Bu konularda danışılabilecek önemli isimlerden biri olan Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyet Üyesi Yücel Yenilmez, sorularımı yanıtladı aynı zamanda birliğin çalışmalarından söz etti.

Pandemiden itibaren eczacılar hangi konularda sıkıntılarla karşılaştı?

Her meslekte olduğu gibi eczacılarda pandemi sürecine hazırlıksız yakalandı. Ancak bir sağlık meslek mensubu olarak eczacılar her türlü olumsuzluğa rağmen çok hızlı toparlanarak sağlık sisteminin kesintisiz devam etmesi için ellerinden gelen gayreti gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Biliyorsunuz salgın riski nedeniyle ilk zamanlar hastaneler neredeyse kapatıldı. Bugün ise vatandaşlar mecbur kalmadıkça doktora gitmiyorlar. Bulaş riski nedeniyle bu doğru bir yaklaşım ama özellikle kronik hastalığı olan vatandaşların kullanması gereken ilaçlar var. SGK’nın aldığı kararla raporlu ilaçlar reçete olmaksızın eczanelerden verilmeye başlandı. Pandemi süreci boyunca eczacılarımız vatandaşlara hem sağlık danışmanlığı hizmeti hem de ilaç hizmetini aksatmadan sürdürdü.

Pandemi ekonomik olarak eczacıları da etkiledi. Doktor muayenelerinin azalması eczacıları da etkiledi. Özellikle hastane çevresi eczaneler ve avmlerde bulunan eczaneler ciddi ekonomik daralma yaşıyor. Eczacılar sağlık sisteminin önemli bir parçası olmasına rağmen defalarca talep ettiğimiz halde koruyucu ekipman desteği yapılmadı. Eczacılarımız kendi imkanları ile aldıkları koruyucu önlemlerle sağlık hizmeti sunmaya devam ettiler. Eczacılarımızın ve eczane çalışanlarımızın düzenli COVID-19 testi olmasını talep ediyoruz. Ama ne yazık ki bu talebimizde karşılık görmedi. Bugüne kadar 15 meslektaşımız ve 3 eczane çalışanımız hayatını kaybetti. Onlarca meslektaşımız ve çalışanımız hastalığı atlattı. Her olumsuzluğa rağmen bizler mesleğimizin önemini biliyor, sağlık ve ilaç hizmeti vermeye devam ediyoruz.

Zatürre ve grip aşısı konusunda öncelik hangi gruplara verilmeli?

Zatürre aşısı kronik hastalığı olanlara ve 65 yaş üstü olanlara Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak yapılıyor. Bebekler için ise zaten zorunlu aşılar arasında. Ben diğer grupların zatürre aşısı olmasının aciliyet olduğunu düşünmüyorum.

Grip aşısı konusu tam bir muamma. Kronik hastalar, 65 yaş üstü olanlar, çocuklar derken yaklaşık 10 milyon doz aşı gerekiyor. Geçen yıl ülkemize gelen grip aşısı miktarı 1.300.000 doz. Firma yine aynı miktarlarda geleceğini açıkladı. Yani vatandaşımıza grip aşısı olun desek bile muhtemelen aşı bulamayacak. Sağlık Bakanlığı muhtemelen aşıyı reçeteye bağlayacak. Reçete de her isteyene yazılmayacak. En riskli gruplara reçete yazılabilecek. Görünen o ki grip aşısı konusu büyük bir kaos olarak önümüzde duruyor. Bu sağlık açısından tehlikeli ve kabul edilemez bir durum. Sağlık Bakanlığının görevi gerekli aşıyı bulup vatandaşlarına yaptırmaktı. Ama ne yazık ki yeterince aşı gelmeyeceği kesin gibi görünüyor. Pandeminin başından beri vatandaşlara kendi önlemlerini kendilerinin alması gerektiğini tavsiye eden siyasi irade, grip aşısı konusunda da aynı uyarıyı yapacak.

İlaç yokluğu konusunda ne düşünüyorsunuz?

İlaç konusunda dışarıya bağımlı bir ülkeyiz. İlaç fiyatları için her yıl bir Euro kuru belirleniyor. Bu yıl için belirlenen kur 3,8 TL. Gerçek Euro kuru 9,3’lerde. Bu şartlarda ilaç yokluğu normal bir durum.

Aşının ne zaman bulunacağıyla ilgili öngörünüz var mı?

Koronavirüs süreci ülkemizde sağlık çalışanlarının özverili çalışmaları sayesinde başarıyla sürdürülüyor ama Sağlık Bakanı’nın açıklamaları insanları rehavete soktu. Hızlı normalleşme ve açıklamalar sanki her şey yolundaymış gibi bir algı oluşturdu. Oysa tehlike hala çok büyük. Hatta salgının ilk ortaya çıktığı Mart-Nisan aylarından bile daha büyük. Bu hastalığı ciddiye almak için çevremizdekilerin hastalanmasını beklemeyelim. Bizi kendimizden başka düşünen olmadığını süreç hepimize gösterdi. Kendi imkanlarımızla kendi izolasyonumuzu sürdürmek zorundayız.

Birçok aşı çalışması sürüyor. Yakında sonuçlanacağını düşünüyorum. Normalde bu kadar kısa sürede aşı bulunmaz ama olağanüstü şartlar mevcut. Aşı bulunacak, piyasaya çıkacak ama en az 2 yıl daha takip edilerek geliştirilecek bence. Ayrıca bu kadar kalabalık dünya nüfusuna yetecek aşı hemen üretilemeyecek. Yani uzun bir süre daha kişisel önlemlerimizi almak zorundayız.

Piyasada bulunan maske ve dezenfektanlar güvenilir mi?

Dezenfektan ve maske çok önemli çünkü kişisel korunmanın en önemli iki unsuru. Dezenfektanların koruyucu olması için en az 60 derece alkol olması gerekiyor. Biliyoruz ki piyasada birçok ürün o derecede değil. Maskenin içinde özel bir malzeme olması gerekiyor. O madde olmadığında maskenin hiçbir anlamı yok. Hem maske hem dezenfektan Sağlık Bakanlığı onayı gerektiren ürünler. Vatandaşlarımız haklı olarak en ucuzunu almak istiyor çünkü ekonomilerini düşünmek zorundalar. Ama ne yazık ki ucuz ürünlerin hiçbir koruyuculuğu bulunmuyor. Hem maskenin hem dezenfektanın doğru ve güvenilir adresi eczanelerdir.

Marketlerde satılan gıda takviyeleri bilinçsiz tüketimi tetikler mi?

Vatandaşlar pandemiye karşı kendilerini korumak istiyor. Bu nedenle bağışıklık sistemini artıracak gıda takviyesi kullanmak istiyorlar. Hal böyle olunca talep arttı ama bunlar da sonuçta ilaç. Fazla kullanılması sağlık sorunları ortaya çıkaracaktır. Sağlığa ilişkin ürünlerin marketlerden satılması kesinlikle kabul edilemez bir durum. Gıda takviyeleri hekim ya da eczacı önerisi olmadan kesinlikle kullanılmamalı. Hekim ya da eczacı önerisiyle eczaneden halka ulaştırılması gereken ürünlerdir.

Türk Eczacıları Birliği olarak çalışmalarınız ne durumda?

Türk Eczacıları Birliği çalışmaları her zaman çok yoğun olur. Rutin çalışmalarımızın yanında Mart ayından beri en önemli konumuz ‘pandemi’. 40 bin üyemizi yaklaşık 70 bin eczane çalışanımızı hem maddi hem de sağlık açısından korumak için önlemler almaya çalışıyoruz. Bunun için benim de olduğum dört kişilik bir kriz masası kurduk. Şimdilik tüm enerjimizi bu konuya harcıyoruz. Pandemi sonrasında ise her zaman olduğu gibi hem halk sağlığının korunması noktasında hem de meslektaşlarımızın sağlık danışmanlığı noktasında geleceğe dönük çalışmalar yapacağız. Bugünlerde en önemli sorunlarımızdan birisi de meslek örgütlerine yapılmak istenen müdahale. Meslek örgütleri anayasal güvence altına alınmış demokratik yapılanmalardır. Özellikle salgın döneminde her türlü risk alarak çalışan sağlıkçıların meslek örgütlerine yapılan saldırıyı kabul edilemez buluyorum.