Son bir yılda içme suyu fiyatlarındaki artış cep yakıyor. 19 litrelik damacana suların fiyatı 300 TL’ye yaklaşırken, gerçek maliyetin yalnızca 3 TL civarında olduğu ortaya çıktı. Sektör temsilcileri artan fiyatlara tepki gösteriyor.
Son bir yılda içme suyu fiyatlarında yaşanan hızlı yükseliş, tüketicilerin bütçesini ciddi biçimde zorluyor. Özellikle büyük şehirlerde 19 litrelik damacana su fiyatları ortalama iki, bazı markalarda ise üç kez zam gördü. Eve servis edilen damacana fiyatları 135 TL’den başlayıp 190 TL’ye kadar ulaşıyor. İade damacanası bulunmayan tüketiciler ise 250 ila 300 TL arasında değişen fiyatlarla karşılaşıyor. Fiyat artışı geçen yıla göre yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşti.
Gerçek Maliyet Yalnızca Yüzde 3
Yapılan sektörel araştırmalar, satılan suyun toplam fiyatı içindeki maliyet payının sadece yüzde 1 ila 3 arasında değiştiğini gösteriyor. Örneğin 150 TL’ye satılan bir damacananın içindeki suyun gerçek maliyeti 1,5 ila 3 TL seviyesinde. Kalan tutar; nakliye, ambalaj, personel, reklam ve pazarlama giderlerine gidiyor. Ancak sektör verileri, bu kalemlerde belirgin bir artış olmamasına rağmen zamların süratle yükseldiğine işaret ediyor.
Uzmanlara göre fiyat artışının ana nedeni, su sektöründe serbest piyasa denetiminin yetersiz kalması. Bazı firmalar maliyet artışı olmadan fiyatlarını katlamış durumda.
Resmî Tarifeye Uyan Firma Yok Deniyor
İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Odası verilerine göre, 19 litrelik damacananın normal şartlarda 110 TL civarında satılması gerekiyor. Bu fiyat, TESK ve ilgili odalarca belirlenen resmî tarife esas alınarak oluşturulmuş durumda.
Ancak piyasada bu tarifeye uyan firma neredeyse bulunmuyor. Çoğu marka resmî sınırların oldukça üzerinde fiyatlarla satış yapıyor. Bazı küçük ölçekli üreticiler kampanya adı altında düşük fiyatlarla satış gerçekleştirse de pazar payları yok denecek kadar az.
İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Turan Akkaya, “Hiçbir gerekçe yokken yapılan zamları kabul etmiyoruz. Markaları Ticaret Bakanlığına şikâyet ettik.” ifadelerini kullanarak artışlara tepki gösterdi.
Stratejik Ürün Yabancıların Elinde
Akkaya’nın açıklamalarına göre, Türkiye’de içme suyu pazarı büyük ölçüde yabancı şirketlerin kontrolüne geçmiş durumda. “İçme suyu gibi stratejik bir ürünün yabancı şirketlerin elinde bulunması, hem sağlık hem de fiyat istikrarı açısından risk taşıyor.” diyen Akkaya, sektörde yaklaşık 22 yabancı firmanın faaliyet gösterdiğini belirtti.
Akkaya ayrıca, son bir yılda akaryakıt fiyatlarının dahi bu kadar yükselmediğine dikkat çekerek fiyat artışlarının başka gerekçelerle açıklanamayacağını ifade etti.
Cezalar Caydırıcı Olmadı
Rekabet Kurumu, Mayıs ayında iki büyük su firmasına ortak fiyat belirledikleri gerekçesiyle 26 milyon TL idari para cezası uygulamıştı. Ancak sektör uzmanlarına göre, bu miktar yüksek cirolu firmalar açısından caydırıcı olmaktan uzak.
Bazı ekonomistler, cezaların artırılması ve su fiyatlarının periyodik olarak denetlenmesi gerektiğini belirtiyor. Aksi durumda tüketicilerin fahiş fiyatlara karşı korunmasının mümkün olmayacağı görüşü öne çıkıyor.
Restoranlarda Su Fiyatları El Yakıyor
Sadece damacana sular değil, restoranlarda satılan şişe suların fiyatları da tepkilere yol açıyor. Bazı işletmelerde 330 mililitrelik suyun fiyatı 30 TL’den 90 TL’ye kadar çıkabiliyor. Özellikle büyük şehirlerdeki lüks restoranlarda fiyatların aşırı yükseldiği bildiriliyor.
Teslimat Ücretleri Fiyatları Şişiriyor
Eve sipariş verilen damacana suların fiyatı 150 TL’yi geçerken, toptan alımlarda aynı ürün 35 TL’ye kadar düşebiliyor. Aradaki 4-5 katlık fark, “hizmet ve teslimat bedeli” adı altında vatandaşa yansıtılıyor.
Tüketici dernekleri, bu farkın açık bir zam mekanizmasına dönüştüğünü belirterek denetim çağrısında bulundu. Bazı vatandaşlar ise aynı markanın farklı ilçelerde bile çok farklı fiyatlara satılmasından şikâyetçi.