Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce, son dönemde yeniden gündeme gelen "çözüm süreci" ve "umut hakkı" tartışmalarıyla ilgili sert açıklamalarda bulundu. Ölce, sürecin kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde anlatılması gerektiğini belirterek referandum çağrısında bulundu.

Çağlar Ölce, 21 Ekim’den bu yana gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini belirterek, "1 Ekim’den bu yana süreci çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Sayın Devlet Bahçeli’nin, Kandil’i ve terörist başı Abdullah Öcalan’ı muhatap alarak başlattığı bu sürecin takipçisiyiz.
Partinin dahi söyleyemeyeceği sözleri, kendisi söylese bile “Ben ne yaptım?” diyeceği, hatta sokakta gezemeyeceği sözleri ne yazık ki Devlet Bey’den duyduk. Şaşkınız." dedi.

Ölce, HDP’li eski vekil Sırrı Süreyya Önder’in cenazesine yönelik görüntüleri de eleştirerek, şunları söyledi:

Sırrı Süreyya’nın cenazesine katıldılar. Fotoğraflarını okşadılar. Biz şaşkınız. Hayatında bir kere bile Türk bayrağına hizmet etmemiş Sırrı Süreyya’nın tabutunu Türk bayrağına sardılar. Aynı gün Afyon’da bir şehidimizin cenazesi vardı. Oraya sadece Yavuz Ağıralioğlu katıldı. Sayın Genel Başkanımız oradaydı. Türk bayrağına sarılı şehidimizin tabutunun arkasında yalnızca Yavuz Başkanımız vardı. Hiçbiriniz yoktunuz. Hepiniz Sırrı Süreyya Önder’in’ cenazesindeydiniz. Biz yine şaşkınız. Eskişehirli şehidimiz Tarık Tarcan’ın babası Hilmi Ağabey’den, şehit Melih Özcan’ın annesi Melek Abladan rızalık aldınız mı? Helallik aldınız mı? Gidip gönüllerini aldınız mı? Bu süreç için onlardan müsaade istediniz mi?
Halbuki 2023’te bugün söylediklerinizin tam tersini söylüyordunuz. Büyük sinevizyonlar kurdurup “Bunlar Selo’yu çıkaracaklar, bunlar Apo’yu çıkaracaklar. Biz de bunların canını okuyacağız.” diyordunuz. Şimdi o gün canını okuyacağız dediklerinize can yoldaşı oldunuz. Belli ki bir istikamet değişikliğiniz var. Bu değişikliği vatandaşa anlatacaksınız. Biz sizden bunu bekliyoruz. Çünkü iki sene önce bu vekaleti böyle almadınız. “Biz bunlarla mücadele edeceğiz.” dediniz. Vekaleti yere düşürdünüz, çünkü bu şekilde almamıştınız."

Sürecin meşruiyetinin halktan alınacak onayla sağlanabileceğini savunan Çağlar Ölce, şu ifadelere yer verdi:

Referandum istiyoruz. Referandum yapacaksınız, halka anlatacaksınız. “Biz bunu şu gerekçelerle yaptık, bu sebeplerle mecbur kaldık.” diyeceksiniz. Bu işin izahı budur. Anlatacaksınız, referanduma gideceksiniz. O zaman göreceğiz. Referandum sonuçlarında halkın, vatandaşın bu konudaki fikri nedir, o gün göreceğiz.
Bugün bazı anketlerde, 21 Ekim’de bu süreç başladığında halkın desteğinin %30 olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi %63’lere çıktığını iddia ettiğiniz bazı algı anketleri var. Referandum yapın, görelim.

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir’in açıklamalarına da değinen Ölce yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Birkaç gün önce Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Sayın İsmail Candemir’in bir açıklamasını dinledim. “Bu örgütler, emperyalist güçlerin kurduğu örgütlerdir. Ülke içinde bunların taşeronları ve bu süreci zehirleyecek işbirlikçileri vardır.” dedi. Aslında ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz. Diyor ki: “İtiraz etmeyin. İtiraz ederseniz, sizi bu süreci zehirleyenlerden sayarız.” Ben de o zaman İsmail Başkan’a soruyorum: Size bu sürecin nasıl başladığını, niye başladığını, sebeplerini anlattılar mı? Siz, bir Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı olarak, gerçekten biliyor musunuz? Bilmediklerinizi öğrenmeden vatandaşı “Süreci zehirliyorsunuz.” diye tehdit edemezsiniz.
Bunca olana bitene rağmen, inşallah bizim hissemize mahcubiyet düşer. Deriz ki: “Doğru işler yapmışlar. Doğru adımlar atmışlar. Biz zannettik ki PKK silah bırakmaz, PYD silah bırakmaz, KCK lav edilmez. Ama Sayın Cumhurbaşkanı ve Devlet Bey doğru işler yapmışlar.” deriz. Bizim hissemize inşallah mahcubiyet düşer. Ama siyasetçinize baktığımızda, biz yine haklı çıkacağız gibi görünüyor. Oysa biz haklı çıkmak istemiyoruz. Biz mahcup olmak istiyoruz. Bu bedeli halk ödeyecekse, referanduma gideceksiniz. Bu devleti yine halk sokaklardan kurtaracaksa, bu yükü yine vatandaş taşıyacaksa, bu işi referanduma götüreceksiniz. Referandumda vatandaşın bu konudaki düşüncesini göreceksiniz.
Bizim bu konuda Kürtlerle ilgili hassasiyetimiz var. Eleştirilerimiz de var, kendimize yönelik eleştirilerimiz de. Biz hep ülke içindeki Kürtleri önemsedik. Onlara asla laf söylemedik. Şehidimiz geldiği zaman hiçbir zaman kalkıp da “Kürtler vurdu, Kürtler şehit etti” demedik. “PKK yaptı” dedik.
Eleştirimiz şuradadır. Dış Kürtleri belki yeterince önemseyemedik, dikkate alamadık. Ülkemiz içindeki Kürtlerle her daim kardeşlik hukuku içinde yaşadık. Dış Kürtleri ise ihmal etmiş olabiliriz. Bugün onların kucağına düşmelerinin sebebi de budur. Bu konuda da öz eleştirimizi yapıyoruz. Bu meselenin muhatabı PKK değildir, Abdullah Öcalan değildir. Eğer bu yol ve yöntemle ilerleyeceklerse, daha önce düştükleri hataya tekrar düşecekler ve bu işin külfetini yine halk çekecek, vatandaş çekecek. Biz de buna itiraz ediyoruz. Teşekkür ederim.

Ölce, anket şirketlerinin kararsız seçmen gerçeğini tam olarak yansıtamadığını belirterek, “Bu pazar seçim olsa, çok farklı bir tablo ile karşılaşırlar” dedi.

Ölce, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Her teşkilat gibi biz de seçime hazırız. Kurultayımızı yaptık. Bu pazar seçim olsa, sadece şunu söyleyebilirim: Anket şirketlerinin ilk defa bu kadar yanılacakları bir seçim dönemi olurdu. Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. Dün olanlar bugün unutulabiliyor. Son üç aya bir bakın. Zafer Partisi’nin Genel Başkanı yaklaşık 120 gündür içeride, iddianamesi 80 günde zor hazırlandı. Teğmenler ihraç edildi. İmamoğlu davası gündeme geldi. Bugün çözüm sürecinden bahsediliyor. Ekonomik konuların üzeri örtüldü, artık konuşulamıyor.”

Kararsız seçmen oranının yüzde 42’ye ulaştığını dile getiren Ölce, şöyle devam etti:

“Ortada bir korku iklimi var. Vatandaşlar anket şirketlerine, yüz yüze ya da telefonda kalbinden geçeni söyleyemiyor. Ama özgür olduğu tek yer var: Sandık başı. Oraya geldiğinde, bugünkü gidişata ve iki sene önce söylediklerinin tam tersini bugün söyleyenlere ciddi bir ders verecektir. Biz bunu biliyoruz.
Kararsız seçmenin oranının yüzde 42’ye tırmandığı söyleniyor. Aslında kararsızlaştıran da siyasetçilerin kendisi, bunu kabul etmek lazım. Biz şunu söylüyoruz. Bu pazar seçim olsa ya yüzde 3 oluruz ya yüzde 33. Kararsız seçmenin bize yönelik çok ciddi bir teveccühü var. Bunun farkındayız, görüyoruz.”

“Sokak röportajları kontrol altına alınmalı”

Ölce, sokak röportajlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Mikrofonun herkesin elinde olmaması gerektiğini ifade eden Ölçen, şu ifadeleri kullandı:

“Sokak röportajları kısmen kontrol altına alınmalı. Yani, önüne gelenin mikrofon alıp da sokaklarda bir algı yaratarak insanları kutuplaştıracak şekilde röportaj yapmasını kabul edemeyiz.
Fakat bu durum, aynı zamanda gazetecilerin mesleki kariyerine, tecrübesine, basın haklarına bir nevi hakarettir. Bu işi profesyonellerin, tecrübelilerin yapması gerekir. Yoksa sokak röportajlarına itirazımız olduğu gibi bir durum söz konusu olamaz. İşin ehli yapsın, liyakat sahibi olan yapsın. Önüne gelenin bir mikrofon alıp sokaklarda dolaşarak insanların fikirlerini toplamaya çalışması kabul edilebilir değil. Kesinlikle bir ‘akreditasyon’ şartı getirmek gerekir.”

“Stadyumun ismi tartışmalarını münasebetsiz buluyorum”

Eskişehir’de stadyum ismi tartışmalarına da değinen Ölce, “Bu tartışmayı münasebetsiz buluyorum” diyerek şunları söyledi:

“Stadyumun ismi tartışmalarını münasebetsiz buluyorum. Eskişehir'de bu stadın ‘Atatürk Stadyumu’ olarak bilinen bir isim var. Bunun üzerine neden oynuyorsunuz?
Bu konunun üzerinde fazlaca durulacak, çok tartışılacak, uzun uzun konuşulacak bir yönü yok. 9 sene öncesinden bu mesele kapanmış olmalıydı. Ben de bir Eskişehirli ve bir Eskişehirspor taraftarıyım.
Stadyumun ismiyle değil, Eskişehirspor’un başarılarıyla konuşulması, gündeme gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Eskişehirspor’a destek olunması gerektiğini savunanlardanım.”

Eskişehirspor’a da övgüde bulunan Ölce, kulüp yönetimine ve taraftarlara teşekkür ederek, “Hepsini tebrik ediyorum. Eskişehirspor’un hak ettiği yer olan Süper Lig’e, evet, önünde zorlu bir süreç olsa da, en kısa sürede döneceğine inanıyorum” dedi.

“Vatandaş bu yükü daha fazla taşıyamaz”

Ekonomik sıkıntılara da dikkat çeken Çağlar Ölce, mevcut ekonomik politikaları eleştirerek şu ifadeleri kullandı:

“Ekonomi maalesef içler acısı... Emeklinin, asgari ücretlinin, sanayicinin, müteşebbisin, KOBİ’lerin, esnafın; yani toplumun tüm kesimlerinde ciddi ekonomik problemler yaşanıyor. Geçim derdi had safhada.
Ekonominin kurallarına göre hareket etmediler. Bilimsel ilkeleri bir kenara bırakıp kendilerini ekonomist ilan ederek, bu alanın doğal mecrasının dışına çıktılar ve deneme yanılmayla bu hale geldik.
Şu an uygulanan sıkılaşma politikaları yine tamamen vatandaşa yüklenmiş durumda. Kamuda tasarruf yok denecek kadar az; bazı göstermelik adımlar atılıyor, fakat bunlar yeterli değil.
Konkordatolar başladı, iflaslar başladı. Bunun akabinde işsizlik artacak. Bu sorunları sadece vatandaşın sırtına yükleyerek çözemezler. Kamuda reform yapmadan, tasarrufa gitmeden, sadece halkın sırtına yüklenerek daha ağır sonuçlarla karşılaşacaklar.”

Kaynak: Alperen Ata