Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin parçası olarak İngilizce derslerini güncellemeye başladı.
Amaç yalnızca metni anlamak ya da dinlediğini çözümlemek değil öğrencinin gündelik hayat bağlamında akıcı, anlaşılır ve özgüvenli biçimde konuşmasını mümkün kılmak.
Yeni yaklaşım, yıllardır dile getirilen “Anlıyorum ama konuşamıyorum” çıkmazını sistematik olarak aşmak için tasarlandı. Ders materyalleri, kazanım dizgeleri ve ölçme-değerlendirme çerçevesi bu odağa göre baştan kurgulandı.
Öğretmen ve akademisyenlerin katkısıyla hazırlanan program, Çoklu Yabancı Dil Eğitim Modeli’ne dayanıyor ve dört temel beceriyi (okuma, yazma, dinleme, konuşma) dengeli biçimde geliştirecek bir kurguyla tüm kademelerde uygulanacak.
Müfredat, kültürel kökleri koruyup küresel ufku genişletecek sekiz tematik eksen üzerine inşa edildi: okul ve sınıf yaşamı, kişisel ve aile hayatı, mahalle ve ülke ölçeğinde yaşam, dünyayla etkileşim ve gelecek/evren perspektifi. Bu temalar; öğrencinin somut gündelik deneyimlerinden evrensel konulara uzanan bir içerik hattı kurarak dilin anlamlı bağlamlarda kullanılmasını teşvik ediyor. Program, yalnızca dilbilgisi aktarımı değil; sosyal sorumluluk faaliyetleri, anma günleri, kültürel etkinlikler ve yerel değerlerle bütünleşen görevler aracılığıyla kültürlerarası farkındalığı da müfredata entegre ediyor.
Uluslararası uyum için Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) Türkiye bağlamına uyarlanarak ayrıntılandırıldı. A1’den B2’ye kadar olan düzeyler ara basamaklarla genişletildi: A1.1–A1.3, A2.1–A2.4, B1.1–B1.4 ve B2.1–B2.4. Bu sayede öğrencinin ilerleyişi daha sık aralıklarla izlenebilecek; öğretmen, ölçme geri bildirimlerini performans görevleri ve konuşma temelli değerlendirmelerle eşleştirerek kişiselleştirilmiş destek sunabilecek. Ölçme yöntemleri, ezbere dayalı tekil sınavlardan çok beceri bütünlüğünü yansıtan performans, süreç ve ürün odaklı araçlara kaydırılıyor.