Bağımlılık, yalnızca bir maddeye yönelmekten ibaret değil; kişinin içsel bir eksikliği gidermeye çalıştığı psikolojik bir süreç olarak tanımlanıyor. Uzm. Dr. Sema Bayçın, bu sürecin çoğu zaman duygusal izolasyonla başladığını, bireylerin ailelerinden ve sosyal çevrelerinden uzaklaşarak yalnızlığa yöneldiğini söyledi. Gizlilik, ani duygu değişimleri, okul başarısında belirgin düşüşler ve fizyolojik değişikliklerin de bağımlılık davranışlarına eşlik edebileceğine dikkat çekti.
"KONTROLÜ KAYBEDEN DAVRANIŞLARA YÖNELEBİLİR"
Ergenlik ve genç erişkinlik dönemlerinin kimlik arayışıyla geçtiğini hatırlatan Bayçın, bu dönemde aidiyet duygusunun önemine vurgu yaptı. “Kendini yetersiz hisseden veya gruba ait olmak isteyen gençler, kısa süreli rahatlama sağlayan ancak uzun vadede kontrolü kaybettiren davranışlara yönelebilir” diyen Bayçın, özellikle sosyal medyanın ‘mükemmel görünme baskısının’ duygusal doyumsuzluğu artırdığını ifade etti. Akademik kaygılar, aile içi iletişim sorunları ve başarısızlık korkusunun da bağımlılığa zemin hazırlayan faktörler arasında yer aldığı kaydedildi.
"GÜÇLÜ BİR TEDAVİ ETKİSİ YARATABİLİR"
Bağımlılık tedavisinin yalnızca kişisel çabayla sınırlı kalmaması gerektiğini söyleyen Bayçın, ailenin sürece aktif katılımının büyük önem taşıdığını belirtti. Yargılayıcı tutum yerine anlayış odaklı bir yaklaşımın iyileşmeyi hızlandırdığını ifade eden uzman, “Bazen bir gence 'Seni anlıyorum' demek, güçlü bir tedavi etkisi yaratabilir” dedi. Bu süreçte aile farkındalık programları, grup terapileri ve psikolojik destek seanslarının önemli rol üstlendiği kaydedildi.
BAĞIMLILIKTAN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?
Bağımlılıktan kurtulmanın sabır gerektiren uzun bir yol olsa da kesinlikle mümkün olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Bayçın, psikoterapi, ilaç tedavisi ve sosyal rehabilitasyon programlarıyla kişinin yeniden sağlıklı bir yaşama dönebileceğini söyledi. “Bağımlılık yalnızca maddenin değil, duyguların esiri olmaktır. Bu zincir ancak yargı değil, anlayışla kırılır” sözleriyle sürecin insani boyutuna dikkat çekti.
