SOL Parti Eskişehir İl Örgütü tarafından Eskişehir’de yürüyüş düzenlendi. SOL Parti’nin çağrısıyla İsmet İnönü Caddesi’nde bir araya gelen vatandaşlar, sloganlar eşliğinde parasız, nitelikli ve bilimsel eğitim için yürüdü. Adalar Porsuk Mevkii’ne yapılan basın açıklamasında SOL Parti Eskişehir İl Örgütü adına açıklama yapan Baran Yıldırım, “Laik eğitim ilkesinden uzaklaşıldıkça çocuk düşmanı uygulamalar yaygınlaşıyor. Eğitimde ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi yok sayılarak Sivil Toplum Diyalogu adı altında, TÜGVA’sıyla, Ensar’ıyla yapılan protokollerle okullarımız türlü tarikatların, cemaatlerin av sahası haline getiriliyor. Kenar mahallelerde tarikatlar toplumun kılcal damarlarına kadar giriyor” dedi.
“Okullarımızda ortaya çıkan skandalların ardı arkası kesilmiyor”
Sol Parti adına açıklama yapan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisi Baran Yıldırım şunları söyledi:
“Ülkemizde nitelikli, bilimsel ve laik bir eğitimden uzaklaşıldıkça okullarımızda ortaya çıkan skandalların ardı arkası kesilmiyor. Hatırlayacaksınız: Eskişehir Beylikova İlçe Müftüsü İshak Yıldırım din derslerine girmesi için görevlendirildiği bir imam hatip ortaokulunda 12 yaşındaki 7’nci sınıf öğrencisi kız çocuğuna tacizle suçlanmıştı. Konuyu ısrarla gündemde tutmamız üzerine 69 gün tutuklu kalan Yıldırım, 19 Mart sürecinde Eskişehir’de on binlerce yurttaşın ‘hak hukuk adalet’ diye haykırdığı günlerde ansızın tahliye edilmişti. Geçtiğimiz günlerde Yıldırım’a yönelik görevden uzaklaştırma tedbiri kaldırıldı ve kendisi il dışına vaiz olarak tayin edildi. Böylelikle ceza vermek şöyle dursun, çocuğa tacizle yargılanan şahıs ödüllendirilmiş oldu!
“Okullar tarikatların, cemaatlerin av sahası haline getiriliyor”
Eskişehir’de yaşanan bu örnekteki gibi laik eğitim ilkesinden uzaklaşıldıkça çocuk düşmanı uygulamalar yaygınlaşıyor. Eğitimde ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi yok sayılarak Sivil Toplum Diyalogu adı altında, TÜGVA’sıyla, Ensar’ıyla yapılan protokollerle okullarımız türlü tarikatların, cemaatlerin av sahası haline getiriliyor. Kenar mahallelerde tarikatlar toplumun kılcal damarlarına kadar giriyor. Hafızlık eğitimi, sıbyan mektepleri uygulamaları kamusal eğitimin alternatifi haline getiriliyor.
“Yoksulluk arttıkça çocuklar gerici yurtlara mahkûm ediliyor”
Derin yoksulluk arttıkça çocuklarımız ailelerinden koparılıyor, gerici yurtlara mahkûm ediliyor. Laik ve kamusal eğitim hakkını kaybettiğimiz için Ensarlardan, Aladağlara çocuklarımızın yaşamları ellerinden alınmıştı. Buna bir de staj dosyaları bile paralı hale getirilen MESEM’lerde iş cinayetlerinde yitirdiğimiz çocuklarımız eklendi. Yaşamları, umutları, hayalleri çalınan çocuklar hep emekçi halkımızın çocuklarıdır. Bu açıdan nitelikli bilimsel laik eğitim hakkı tuzu kuruların değil, yoksul emekçi halkımızın ihtiyacıdır.
“İmam hatipler imtiyazlı hale getiriliyor”
İmam-hatip okulları yaygınlaşıyor ve -toplumun bu yönde herhangi bir talebi ve ihtiyacı olmamasına rağmen- çeşitli teşviklerle diğer okullar karşısında imtiyazlı bir hale getiriliyor. Değişen müfredatla, seçmeli-seçmesiz dayatılan din dersleriyle normal okullar da imam-hatipleştiriliyor. Derslerin içeriği bilimsellikten hızla uzaklaşıyor. Okullarda ÇEDES adı altında mevut anayasal ve yasal laiklik ilkesi yok sayılarak, paralel bir yaşam örülmek isteniyor. Emekçi halkımızın verdiği vergilerle yaratılan kamu kaynakları sermaye kesimlerine, gerici vakıflara aktarılıyor. Kamu okullarında çocuklarımızdan esirgenen imkânlar özel okullara teşvik olarak sunuluyor. Eğitim ticarileştiriliyor. Kayıt parası, katkı payı, sınav parası, fotokopi parası adı altında kamu okullarında eğitim de giderek paralı hale getiriliyor. Eğitim hakkı yok sayılıyor.
“Çocuklar MESEM’lerle patronlara ucuz işgücü haline getiriliyor”
Çocuklarımıza bir öğün ücretsiz yemek talep ettiğimizde ‘kaynak yok’ diyenler, sermaye kesimlerine vergi affıyla, borç affıyla kaynak yağdırıyorlar. Halkın temel hakları olan eğitimden, sağlıktan ‘tasarruf edelim’ diyenler; itibarlarından tasarruf etmeye yanaşmıyor. Yönetenler halka zulmettikçe ‘biat edin’, patronlar emekçileri sömürdükçe ‘şükredin’ diyor. Çocuklarımız MESEM’lerle patronlara ucuz işgücü, AKP’ye kul, sermayeye köle haline getiriliyor. Egemenler ‘zengine han hamam yoksula din iman’ diyor. İnsan için, doğa için, toplum için özgür bilimsel bilginin adresi olması gereken akademinin getirildiği noktaya bakın! ‘6 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir’, ‘Çalışan kadın fuhuşa destek oluyor’ diyen çocuk ve kadın düşmanı Nurettin Yıldız Osmangazi Üniversitesi’ne konuşmacı olarak getiriliyor. Anadolu Üniversitesi’nde düzenlenen, kadını yok sayan ‘Aile Yılı’ sempozyumuna yönelik protesto hakkını kullanan gençlerimiz ise baskı ve soruşturmalara maruz bırakılıyor.
“Adaletsiz, eşitsiz düzeni değiştireceğiz”
Ama yağma yok! Bu memleketin onurlu emekçileri, devrimcileri, demokratları, yurtseverleri var. Halkın aydınlık onurlu yarınları için, insanca bir yaşam hakkı için söz söyleyen SOL Parti var. Ülkeyi çürüme ve çöküşe sürükleyen, Cumhuriyet kurumlarını tek tek tasfiye eden siyasal İslamcı iktidara dur diyoruz. Eğitim ve sağlığı ticarileştiren; kamu kurumlarını tarikatlara, topraklarımızı uluslararası sermaye kesimlerine teslim eden; çocuklarımızı tarikatlara kul, sermayeye ucuz iş gücü haline getiren Saray Rejimine son vereceğiz. Çocuklarımızın hayallerini çalan, gençlerimizin umutlarını söndüren bu adaletsiz, eşitsiz düzeni değiştireceğiz!”