Ulusal verileri paylaşan Dr. Özen, yeni tanı konulan meme kanserlerinin yüzde 42,9’unun sadece memede sınırlı olduğunu, yüzde 12,5’inin ise tanı anında vücudun diğer bölgelerine yayıldığını belirtti. Bu durumun erken teşhisin yaşamsal önemine işaret ettiğini söyleyen Özen, “Türkiye’de her yıl yaklaşık 27 bin kadına meme kanseri tanısı konuluyor ve her 18 kadından biri yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıyor” ifadelerini kullandı.

“Belirti olmasa bile tarama şart”

Meme kanserinin genellikle sessiz ilerlediğini hatırlatan Dr. Özen, şu uyarılarda bulundu: “En sık belirti, memede zamanla büyüyen ve ağrısız bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak ele gelen kitle olmasa da; memede şekil ve boyut değişikliği, ciltte portakal kabuğu görünümü, meme ucundan kanlı akıntı, meme ucunda içe çökme, kızarıklık, kalınlaşma, kabuklanma ve koltuk altında şişlik gibi belirtiler meme kanserine işaret edebilir. Bu bulgularda gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”

Risk faktörlerine dikkat çekti

Genetik yatkınlık ve yaşam tarzının meme kanseri gelişiminde etkili olduğuna değinen Özen, şu risk faktörlerini sıraladı:

Tütün ürünleri kullanımı

Hiç doğum yapmamak veya ileri yaşta doğum yapmak

Emzirmemek

Menopoz sonrası uzun süre hormon tedavisi kullanmak

Fiziksel aktivite eksikliği

Fazla kilo ve obezite

Alkol tüketimi

Yoğun meme dokusu

Erken adet, geç menopoz

BRCA1–BRCA2 gen mutasyonu

Göğüs bölgesine radyoterapi geçmişi

Dr. Özen, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, ideal kilonun korunması, tütün ve alkolden uzak durma gibi alışkanlıklarla riskin büyük ölçüde azaltılabileceğini ifade etti.

“Erken tanı programları hayat kurtarıyor”

Sağlık Bakanlığı’nın sürdürdüğü tarama programlarının meme kanserinde erken teşhis oranlarını artırdığını vurgulayan Dr. Özen, “Erken tanı konulan hastalarda tedavi başarısı çok daha yüksektir. Bu nedenle kadınlarımızı düzenli kontrole ve bilinçli olmaya davet ediyoruz” dedi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı