Altının ons fiyatının 3.287 dolara, gram altının ise 4.050 TL seviyelerine yükseldiğini belirten Selçuk Geçer, bu değerlerin pek çok yatırımcı için beklenmedik olduğunu ancak piyasa koşullarının sürekli değişim gösterdiğine dikkat çekti. Geçer, altının uzun vadede yükseliş eğiliminde kalmaya devam edeceğini ve ons fiyatının 4.000 hatta 4.500 dolara kadar çıkabileceğini tahmin etti.
Gerçek Gündem'in haberine göre, Dünya genelindeki Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze krizi ve Çin-ABD ticaret gerilimleri gibi olayların yatırımcıları güvenli limanlara yönlendirdiğini belirten Selçuk Geçer, OECD'nin son raporlarına atıfta bulunarak küresel belirsizliğin son beş yılın en yüksek seviyesine ulaştığını ifade etti. Geçer, portföylerde altının payının artırılması gerektiğini ve Dünya Bankası'nın 2024 yılı için öngördüğü rekor altın fiyatları beklentisinin göz önünde bulundurulması gerektiğini önerdi.
ABD’de yaklaşan seçim süreci ve Donald Trump’ın Fed’e yönelik eleştirilerinin piyasalar üzerindeki etkilerine dikkat çeken Selçuk Geçer, bu tür gelişmelerin altın fiyatlarını desteklediğini ifade etti. Ayrıca, Çin’in BRICS ülkeleriyle ABD’ye karşı iş birliği çağrısının küresel enflasyon baskısını artırabileceğini ve bunun altın fiyatlarına yeni bir ivme kazandırabileceğini belirtti.
Türkiye ekonomisine ilişkin sert eleştirilerde bulunan Selçuk Geçer, "Türkiye’de kapsamlı bir ekonomi programı bulunmuyor. Sadece para politikasıyla süreç yönetilmeye çalışılıyor" dedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın politikalarının dar gelirli kesimi, üreticileri ve ihracatçıları olumsuz etkilediğini belirten Geçer, kurun baskılanarak olumlu bir algı oluşturulmaya çalışıldığını ancak bu tablonun gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
Talep enflasyonu söyleminin gerçeği yansıtmadığını belirten Selçuk Geçer, "Piyasada gerçek anlamda bir talep yok, insanlar sadece temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor" dedi. Geçer, dış ticaret açığının mart itibarıyla aylık 7 milyar doları, üç aylık toplamda ise 22 milyar doları aştığını ve kısa vadeli dış borcun 173 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Ayrıca, reel sektörün döviz açığının 155 milyar dolar seviyesinde olduğunu aktardı.
Selçuk Geçer, TÜİK verilerine olan güvenin azaldığını ve çalışanların maaşları ile yaşam maliyeti arasındaki uçurumun giderek arttığını vurguladı. Türk-İş’in açıkladığı verilere göre açlık sınırının asgari ücretin yaklaşık 2 bin TL üzerinde olduğunu, yoksulluk sınırının ise asgari ücretin dört katına yaklaştığını ifade etti.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik risklerin aşılabilmesi için yapısal reformların ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Selçuk Geçer, aksi halde ortaya çıkacak tablonun hem vatandaşlar hem de devlet bütçesi açısından ağır sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu. Geçer, "Acil önlem alınmazsa bu yük doğrudan halka yansıyacak" dedi.