Ramazan ayında beslenme alışkanlıklarının değiştiğini, bu değişime sağlıklı bir şekilde ayak uydurabilmek için yemek düzeni konusunda dikkatli olunması gerektiğini dile getiren Diyetisyen Mutlu Oğuz, “Ramazan ayında öğün sayısı iftar ve sahur olmak üzere iki ana ve bir ara öğün olmak üzere üç öğüne düşmektedir. Bu beslenme programında sahur ve iftar saatleri uzun olduğundan sindirim sistemi yavaşlamaktadır. Bu yüzden iftar öğünü sindirim sistemini yormamalıdır. Örneğin; orucu su, zeytin ya da hurmayla açtıktan sonra bir kâse çorbayla yemeğe başlanmalıdır” dedi.

“Yemek yerken öğünler uzun uzun çiğnenmeli”
Gün boyu oruç ibadetini yerine getiren vatandaşların aç karınla oturdukları iftar sofralarındaki yiyeceklere dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Mutlu Oğuz, yemek yerken acele edilmemesi gerektiğini söyledi. Yemeğe çorba ile başlanmasının çok önemli olduğunun altını çizen Oğuz, “Ülkemizde çorba çeşitliliği fazla olduğundan oldukça şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Çorbanın yanında sadece ramazan ayında çıkan ramazan pidesi yiyebilirsiniz ancak pidenin boyutu bir elinizin ölçüsü kadar olmalıdır. Yemeklerinizi yerken uzun uzun çiğnemeyi unutmayınız çünkü karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. Böylece tokluk sinyali beyne ulaşır bu da fazla yemek yemenizi engellemeye sebep olur. Çorbanızı içtikten sonra on beş dakika beklemek sindirim sisteminizin yükünü hafifletecektir. Sonrasında etli bir sebze yemeği ya da etli baklagiller tüketilebilir. Etinizi kuşbaşı ya da kıyma şeklinde tüketmeniz daha sağlıklı olacaktır. Mevsim salatanızı zeytinyağı ile birlikte tüketebilirsiniz. Tatlı seçiminizi yine özellikle ramazan ayında tüketmeyi sevdiğimiz güllaç gibi sütlü tatlılardan yana kullanmak daha sağlıklı olacaktır. Tatlıların üzerine badem, ceviz ve fındık gibi yemişler eklenebilir” şeklinde konuştu.

“Sahura kalkmamak son derece yanlıştır”
İftar yemeğinin ardından sahura kadar bir ara öğün yemek daha yenmesi gerektiğini dile getiren Oğuz, sahurda yenilecek öğünlere de dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Oruç ibadeti sırasında susuzluk çekilmemesi için tuzlu besinler tüketilmemesi gerektiğine değinen Oğuz şöyle konuştu:
"İftar saatinin geç olması sebebiyle gece 12 ila 1 gibi geç saatlerde hafif atıştırıp sahura kalkmamak son derece yanlıştır. Çünkü sahur öğünü kan şekerini dengelemede ve midenin boşalma süresinin uzamasını sağlamada oldukça önemlidir. Sahur öğününde güne başlangıç kahvaltısı gibi düşünerek haşlanmış yumurta, peynir, zeytin, süt ve yoğurt gibi protein oranı yüksek bir öğün ya da zeytinyağlı yemekler tercih edilebilir. Ekmek olarak tam tahıllı, çavdarlı ya da tam buğday ekmek daha sağlıklı bir seçim olarak ön plana çıkabilir. Sahurda tercih edilecek peynir ve zeytinin tuz oranı düşük olmalıdır. Tuz oranının düşük olması ertesi gün oluşabilecek susuzluk hissini azaltacaktır. Ayrıca su tüketimine de özellikle dikkat edilmeli ve iftar ile sahur arasında 2 ila 2 buçuk litre su tüketmeye özen gösterilmeli.”