Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskisehir.Net’ten Meltem Karakaş’ın sorularını yanıtladı.
"Partimiz yeni bir soluk alacak”
CHP’de kurultay takvimi açıklandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında biliyorsunuz tüzük değişikliği de yaptık. Özellikle kongrelerle ilgili süreçlerde değişiklik de oldu. Zaten bizim normalde iki yıl dolmuştu. Bu sene aslında kongre senesi. Ama önümüzdeki seneye bırakılma ihtimali de vardı. Fakat bence erken seçim isteyen bir partinin kongrelerini tamamlayıp bir an önce seçimle ilgili hazırlıklara başlaması daha uygun. O nedenle Cumhuriyet Halk Partisi bunu hem sahada hem de özellikle belediye başkanlarına yapılan haksız uygulamalarla ilgili, biliyorsunuz sık sık dile getiriyor erken seçim konusundaki ısrarını ve talebini. Dolayısıyla bizim bir an önce kongre süreçlerini tamamlayıp demokratik bir yarış ile il ve ilçe başkanlarımızı ve devamında genel merkezde yapılacak büyük kurultayla beraber bu süreci sonlandırmış olacağız. Ben son derece doğru buluyorum kongrelerin bu tarihlerde yapılmasını. Hem bir taraftan parti içindeki o değişim yaşanacak. Biliyorsunuz genel merkezimizde, genel başkanımızda bir değişim rüzgarı oldu. Şimdi bu dönemde de yeni delegelerle, yeni ilçe, il delegeleriyle ve kurultay delegeleriyle yeni bir soluk almış olacak parti.
“Parti içi çekişmelerle uğraşmamız kendimize yapacağımız en büyük kötülük”
Kongre takvimi sona erdiğinde bu CHP’ye nasıl yansıyacak sizce? Kongrelerin bitmesiyle birlikte nasıl bir CHP göreceğiz?
Aslında bizim geçen sefer 2023’te yaşanan genel kuruldan sonra bir tane daha yapıldı olağanüstü. Orada da hiç firesiz oy verildi. Hatta parti meclisinde bir tane bile fire olmadan değişim tarafında oldular ve yine Özgür Özel seçildi çok yüksek oy oranıyla. Dolayısıyla artık burada özellikle Cumhuriyet Halk Partili delegeler sözlerini söylemiş oldular. Özellikle partimizin bu kadar saldırıya maruz kaldığı bir ortamda bizim zaten parti içi çekişmelerle uğraşmamız, kendi içimize dönmemiz kendimize yapacağız en büyük kötülük olur. O nedenle Cumhuriyet Halk Partisi özellikle son süreçte olduğu gibi sahada, dışa dönük, halkın içinde, halkla beraber bu siyasetini devam ettirecek. Zaten olağan dönemimiz biliyorsunuz. Olağan döneminde kongrelerini yaparak, güç tazeleyerek, tekrar bu değişim rüzgarıyla beraber tamamlayarak yoluna devam edecek diye düşünüyorum.
Kongreler parti içinde yeni bir ayrışma ya da küslüğe sebep olur mu? Yoksa CHP kongrelerden daha güçlü ve bir bütün olarak mı çıkar?
Cumhuriyet Halk Partisi kongreleri hareketli geçer her zaman ve demokrasiyi iliklerinize kadar hissedersiniz. Herkesin aday olma hakkı var, herkesin oy kullanma hakkı var. O nedenle bizde dayatmacı bir şey yoktur. Bu olacak, ilçe başkanınız bu olacak, il başkanınız bu olacak gibi bir dayatma yoktur. Parti tüm organlarıyla, delegeleriyle bunu seçecektir. Elbette ki kongrelerin devam ettiği süreçte adaylar arasında tatlı çekişmeler olacaktır. Mutlaka birbirlerini eleştirecekler. Seçmenlerine vaatler verecekler. Hareketli ve renkli bir süreç olacaktır. Ama seçim bittikten sonra ben herkesin kol kola girip birlikte çalışacağına yürekten inanıyorum.
“CHP’nin kendi içine dönme lüksü yok”
Neden? Ülkemiz şu an gerçekten demokrasi anlamında ciddi bir sınav veriyor. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne çok büyük görev düşüyor bu süreçte. Çünkü iktidara en yakın parti ve muhalefetin en güçlü olduğu parti Cumhuriyet Halk Partisi. Dolayısıyla hiçbir şekilde kendi içine dönük, kendi iç karışıklıklarıyla yaşayacak lüksü yok. Cumhuriyet Halk Partisi’nin halka umut olduğu, özellikle son yerel seçimlerde halkımız büyük bir umut görerek partimize oy verdi. Dolayısıyla ben seçimden sonra, elbette seçim zamanı birtakım rekabetin verdiği, seçimin verdiği heyecanlı duygular yaşanacaktır. Ama sürecin bitiminde herkesin kol kola girip ülkemizin aydınlık geleceği için hep beraber çalışacağına inanıyorum.
“Talat Yalaz yerel seçimleri başarılı atlattı”
Talat Yalaz aday olacağını ilan etti. Bir buçuk yıldır il başkanlığı görevini yürütüyor. Siz Talat Yalaz’ın il başkanlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? İl başkanlığına devam etmesi ya da etmemesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Talat Yalaz seçildikten çok kısa süre yerel seçimler oldu. Hemen öncesinde kurultay oldu ve yerel seçimler oldu. Gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir’de zaten hep iktidardaydı yerel seçimlerde. 25 yıllık kesintisiz bir iktidarı vardı. Fakat bu seçimlerde Talat Yalaz’ın il başkanlığında yerel seçimlerde çok başarışı bir dönem geçirdik. İlçelerde, kırsaldaki ilçelerimizde belediyelerimiz arttı. Sayısı 6’ya çıktı. Hatta DSP de mecliste bizimle uyumlu çalışıyor. Dolayısıyla 7 ilçe diyebiliriz. Merkezdeki ilçelerimizle ve Büyükşehir ile beraber biz Eskişehir’de toplam 15 belediyenin 10’u şu anda bizde. Ve nüfus olarak da baktığımızda yüzde 90’ından fazlasını Cumhuriyet Halk Partili belediyeler yönetiyor biliyorsunuz şehrimizdeki belediyeleri. O yüzden bence yerel seçimleri başarılı atlattı. O dönem ki enerjisi, özellikle Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı arasındaki belediye başkan adaylarının uyumunu çok güzel yönetti diye düşünüyorum. Hakikaten biz dördümüz, ilçe başkanlarımızla da beraber merkezde çok güzel bir çalışma yürüttük.
“Talat Yalaz’ın başarılı bir dönem yürüttüğünü düşünüyorum”
Talat Başkan çok genç. Mesleği avukat. Aynı zamanda meslektaşım. Çok istekli, çok gayretli çalıştı. Yerel seçimleri yaşarken o enerjisine hakikaten hayran kaldım. Bir benim çalışmalarıma destek veriyordu, hemen arkadan Odunpazarı, sonra Tepebaşı’nın, yine kırsaldaki ilçelerin… Ben güzel bir sınav verdiğini düşünüyorum. Bir buçuk yıllık dönemde yerel seçimlerden başarılı çıktı. Sonra ki süreçte başarılı işlere imza attı. Şehrin nabzını her zaman tuttu. Bu şehirde kim haksızlığa uğruyorsa, kimin en ufak bir sıkıntısı varsa yanında yer almayı bildi. Bir de gördüğünüz gibi çok sahanın içinde bir başkan. Halkla iç içe. Partilileri ile iç içe. Ben kendisini başarılı bir dönem yürüttüğünü düşünüyorum.
“Belediye başkanları örgütün içinde değil mi?”
Eski il başkanları “belediyeler örgütten elini çekmeli” diye bir açıklama yaptı. Siz bu ifadeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Belediye başkanları kongrelerde taraf olmamalı mı?
Ben aslında bunu ilk duyduğumda şöyle düşündüm: Belediye başkanı örgütün içinde değil mi zaten? Ya da milletvekili örgütü içinden değil mi? Örgütle belediye başkanı ayrı kişiler değil. Biz de örgütün içinden kişileriz. Dolayısıyla örgütteki bir üyenin ne kadar hakkı varsa kongre hakkında konuşmaya, ilçe başkanını seçmekte, il başkanını seçmekte ne kadar hakkı varsa bizim de o kadar hakkımız var. Yoksa belediye başkanlarının ben hiç karışmıyorum, katılmıyorum, bu sürece dahil değilim demesi zaten doğru değil. Çünkü örgütün içindeyiz biz de ve örgütümüz için en iyisini isteyen kişileriz.
“İsteriz ki il ve ilçe örgütleriyle uyumlu bir çalışmamız olsun”
Dolayısıyla yürüdüğümüz yolda 5 yıllık süreyle seçiliyoruz. Ve 5 yıllık süreçte istiyoruz ki ilçe örgütlerimizle, il örgütlerimizle uyumlu bir çalışmamız olsun. Özellikle Büyükşehir’e baktığımızda Büyükşehir aynı zamanda 14 ilçe başkanının da bütün her tarafa hizmet götürüyor. Mihalıççık’a da götürüyoruz, Han’a da görüyoruz, Seyitgazi’ye de götürüyoruz. Dolaysıyla bütün ilçe başkanlarının o yüzden bizim için uyumu önemli. Ama bu tabi ki belediye gücünü kullanarak, partiyi şekillendirmek olarak kast ediyorlarsa tabi ki kesinlikle katılıyorum buna. Bu demokratik yarış olmalı. Biz de elbette ki içinde olmalıyız. Ama hepimiz parti için en iyi başkanın en iyi delegelerin seçilmesi anlamında bir gayret olmalı bu. Yoksa onun dışında bizim buradaki gücümüzü birtakım delegeleri kullanarak, kendi belediye çalışanlarının partideki gücünü kullanarak buna müdahale ediyor olmamız doğru olmaz. Ama o cümleyi ilk duyduğumda dediğim gibi düşündüğüm şey şu oldu: Biz de zaten örgütüz, örgütün dışından değiliz diye.
Geçen ay yapılan ankette Eskişehir’de CHP’nin oyu yüzde 41,9 olarak gözüküyordu. Türkiye ortalamasının üzerinde bir oran. Bu oranlarda belediyelerin yaptığı çalışmalar etkili mi sizce?
Çok güzel bir oy. Ama şunu da söylemeliyim genel merkezimiz de zaman zaman anketler yapıyor ve bizlerle paylaşıyor. Özellikle yeni seçilen başkanlarla ilgili. Ben de belediyeden geldiğim için beni çok yeni seçilen başkan gibi görmüyorlar ama görüyorsunuz ben de aslında son seçimde seçilerek geldim. Tabi önceki genel sekreterlik görevi nedeniyle belediyenin çok içindeydim. Ama genel merkezden gelen anketler, anket şirketlerinin yaptığı sonuçlar bize gösteriyor ki Cumhuriyet Halk Partisi şu anda Türkiye’de birinci parti. Eskişehir’de de oy oranımız çok yüksek. Ortalamanın üzerinde.
“Sokağın anketinde CHP’nin oyu daha yüksek”
Zaten bir de hem bu resmi yapılan anketler var hem de sokakta hissettiğiniz anket var. Sokak gerçek anket. Sokak göstertiyor bence. Sokağa çıktığınız anda biz vatandaşın şikâyetlerini dinliyoruz. Bu ekonomik sıkıntılarla nasıl boğuştuğunu dinliyoruz. Asgari ücretle, emekli maaşlarıyla nasıl geçinemediklerini dinliyoruz. Dolayısıyla çok sokaktayız, çok da sahadayız. Anketler doğruluyor. Hatta bence anketlerde biraz daha yüksek. Ben sokağın sesine eğer biraz dinliyorsam, geçen yerel seçimlerde çok iyi dinlediğimi düşünüyorum. Gerçekten beklediğimizin bile üstünde bir oy aldık. O nedenle benim sokakta dinlediğim ses, sizin bahsettiğiniz oranların da üstünde. Ve eminim ki bu ilk yapılacak erken seçimde çok daha yüksek olacak.
“Tutuksuz olarak yargılanmaları sağlanmalı”
CHP’ye yönelik operasyonlar devam ediyor. Ekrem İmamoğlu hala cezaevinde. CHP’ye yönelik bu operasyonları halk, kamuoyu nasıl okuyor sizce? Kamuoyunda nasıl bir algı oluşturuyor?
Ocak ayında başladı biliyorsunuz, Esenyurt ile başlamıştı. Sonra mart ayında İstanbul ile devam etti. Hala da devam eden bir süreç var. En sonda da iki tane büyükşehir belediye başkanımız tutukluluk süreci yaşadı ve Adıyaman ile üç tane belediye başkanımız daha son olarak tutuklandı. Bunlarla ilgili söyleyebileceğim şey şu: Bizim elbette ki hiç kimse yargılanamaz diye bir iddiamız da düşüncemiz de yok. Hepimiz yargılanabiliriz. Buna bizler de dahiliz. Ama biz yargılamanın açık, şeffaf, hukuka uygun şekilde ve tutuklamanın mutlaka istisnai bir yöntem olduğunun bilinerek hareket edilmesini istiyoruz. Evet, birtakım iddialar olur, Cimer’den gelir, başka kanallardan gelir. Bunları araştırırsınız. İddianame hazırlanır. İddianamede çok ciddi iddialar vardır. Mahkemeye gelir. Mahkemeye o aşamada zaten tutuklamanın koşulları nelerdir? Suç işlemiş şüphesi yoğun şekilde olacak, kaçma tehlikesi olacak, bir de delilleri karartma tehlikesi olacak. Şimdi bunların hiçbirinin varlığından bahsetmemiz mümkün mü bu tutuklamalarda? Bu gözaltı ve yargılama süreçlerinden sonra tutuklama kararını yanlış buluyorum. Bu süreçte mutlaka ve mutlaka bu kişilerin tutuksuz olarak yargılanmaları sağlanmalıdır.
“Sağlığı tehlikede olan arkadaşlarımızın durumu vicdanları yaralıyor”
Özellikle şu anda sağlığından çok ciddi endişe ettiğimiz arkadaşlarımız var. Bunların durumu artık vicdanları yaralıyor. Bakın AK Partililer bile televizyonda birkaç gündür bunu eleştiriyorlar. Bu arkadaşları bırakın diye. Artık normal tutukluluk halini geçtim, artık sağlığı ile mücadele eden insanlara bunun yapılıyor olması artık burada bir iyi niyet olmadığını gösteriyor. Biz arkadaşlarımızın hepsinin yargılamaları devam etsin, ona hiçbir şey demiyoruz zaten. Hukuka saygılıyız. Ama tutuksuz yargılanmaları sağlanmalı, görevlerinin başına dönmeli. İddianameler hazırlandıktan sonra mahkeme yargılama sırasında eğer bir risk görüyorsa, siz havaalanındaki polisinize güvenmiyor musunuz? Yurt dışı çıkış yasağını koyarsınız. Yargılamaları biter. Suçlu bulunuyorsa herkes cezasını çeker. Ama belki de bir kısmı ilerde ceza alsalar bile cezalarını da yatmayacak oranda içerde tutuklu bulunma süreleri olacak belki. Hukuksal olarak bunlar çok büyük sorun. Ve şunu söyleyeyim: Eğer bir ülkenin insanı artık hukuka olan güvenini kaybetmişse o ülkede ne birlikten ne huzurdan ne düzenden bahsetmek mümkün değil.
Vatandaş bana soruyor: “Niye hep CHP’liler tutuklanıyor?”
Ben pazara çıkıyorum, sahaya çıkıyorum. Daha bir şey demeden bana ilk denilen şeylerden biri şu oluyor: Niye hep CHP’liler tutuklanıyor? Bakın toplumda bu algı yerleşmiş artık. Bunu ben söylemiyorum. Sokaktaki vatandaş söylüyor ve belki de AK Parti’ye oy vermiş vatandaş söylüyor. Ya da Cumhur İttifakı’na oy vermiş vatandaş söylüyor. Toplumda genel algı bu şekilde. Biz bir an önce adaletin, hukukun tecelli edeceği şekilde hukuk güvenliğinin sağlanacağı şekilde masumiyet karinesine mutlaka uygun şekilde hareket edilmesini istiyoruz.
“Bu davanın hukukta bir karşılığı yok”
30 Haziran’daki şaibeli kurultay iddiasına yönelik dava 15 Eylül’e ertelendi. 15 Eylül’de görülecek davayı bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu dava uzun süredir hep söylenen bir deyim var ya, Damokles'in kılıcı gibi CHP’nin üzerinde tutuluyor diye. YSK’nın görevi olan konularda mahkemelerin karar vermesi ne kadar doğru, hukuksal olarak bu konu çok tartışılıyor. Bu davanın hukuksal olarak bir karşılığı yok zaten. YSK’nın vereceği kararların bir asli mahkemesi tarafından iptal edilmesi diye bir şey zaten söz konusu olamaz. O nedenle bu davanın eğer hukuk gerçekten uygulanacaksa, yani bizim okuduğumuz, bildiğimiz mevzuat uygulanacaksa bu davanın hukukta bir karşılığı yok zaten.
“CHP yalnızlaştırılmak isteniyor”
Sizce CHP böyle bir ortamda nasıl bir yol izleyecek ya da nasıl bir yol izlemeli?
Cumhuriyet Halk Partisi biliyorsunuz 100 yıldan fazla bir çınar. Aslında Türkiye’de demokrasinin, cumhuriyetin en büyük garantisi diye düşünüyorum ben. Mutlaka koşulsuz bu süreçte de cumhuriyet yararına, Atatürk’ün ilkelerinin ışığında demokrasi için ne gerekiyorsa o mücadeleyi verecektir. Bence bu dönemde özellikle bu uygulamaları yapan, Cumhur İttifakı dışında kalan bütün muhalefeti de kapsayacak şekilde birlikte hareket etmeli. Bu ülkede demokrasiye kim inanıyorsa bizim mutlaka birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Biraz CHP’yi bu dönemde yalnızlaştırmak gibi bir gayret de var. Ama tam tersine üye sayımız çok arttı. Oy oranımız her gün artıyor. Bunların hepsi vatandaşta karşılığı olmayan uygulamalar.
“Demokrasiye inanan herkes bizimle hareket etmeli”
Bu dönemde CHP’nin yapacağı en güzel iş asla iç karışıklığa düşmeden, bunun özellikle altını çizmek istiyorum, bu konuda yapılan tüm çabaları boşa çıkaracak şekilde demokrasiye inanan, tek yürek şekilde, bu ülkenin aydınlık geleceğine inanan Türkiye Cumhuriyeti’nin asla yıkılmayacağına inanan bütün vatandaşlarımızla kol kola bu ideal ışığında çalışmak olmalı. Biz bu mücadeleyi büyüteceğiz. Asla demokrasi sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Bu konudaki dayatmalara asla boyun eğmeyeceğiz ve mutlaka bu ülkenin geleceğine inanan insanlar olarak sonuçta başarılı olacağımıza inanıyorum ve ülkede buna inanan her kim varsa bizimle birlikte hareket etmeye davet ediyorum, bize oy versin ya da vermesin. O önemli değil. Önemli olan burada gerçekten erken seçim yapabilmek ve toplumdaki bu çığlığı duyabilmek. Toplumun gerçek gündemini şu anda geride bırakıp sanki sadece CHP üzerinden, gözaltı süreçlerinden, belediye başkanları üzerinden yaratılan gündemi de kabul etmiyoruz. Toplumun gerçek gündemi bu değil. Lütfen sokağa insinler. Pazara gitsinler. Esnafı gezsinler. Halkın yaşadığı sıkıntıları görsünler. Halk artık bir değişim istiyor. Bu sese de kulak tıkamasınlar.
“Halk Et ve Halkın Mutfağı çok yakında hayata geçiyor”
Büyükşehir Belediyesi’nin yakın zamanda hayata geçireceği bir proje var mı? Eskişehirlilere bir müjdeniz var mı bu anlamda?
En yakın hayata geçecek olan projemiz, tabi çok şey var ama özellikle vatandaş çok sorduğu için söylüyorum. Halk Et Projemiz çok yakında hayata geçiyor. Seçimden önce de bunu söylemiştik. Hemen akabinde de Halkın Mutfağı konusu. Onu da kısaca açmak gerekirse, kent lokantalarımız var. Orada lokanta hizmeti alıyorsunuz uygun fiyata sağlıklı gıda. Burada da tamamen mutfaklarımızda yapılan yemekler satışa sunulacak. Çok uygun bir fiyatla olacak. Kent lokantalarından çok daha uyguna. Vatandaşımız gelip oradan 3 kap yemeği, sağlıklı yemeği hem de fiyatı çok uygun yemeği alıp evine götürecek. Önce 6 noktada başlayacağız şehrimizde sonra giderek bunu yaygınlaştıracağız. Şu anda en hızlı başlayacak olan Halk Et ve Halkın Mutfağı Projeleri.