Antalya'da düzenlenen 26. İş Dünyası Zirvesi, sanayicileri ve yatırımcıları "Küresel Kırılma Döneminde Türkiye" teması altında bir araya getirdi. Toplantıda ülkenin makroekonomik görünümü, yaklaşan 2025 yılına dair öngörüler ve küresel piyasalardaki sert rekabet koşulları detaylıca masaya yatırıldı. Katılımcılar, özellikle Anadolu'daki üretim merkezlerinin yaşadığı zorlukları ve finansmana erişim sıkıntılarını dile getirerek çözüm önerilerini sıraladı. Zirvede öne çıkan en çarpıcı başlıklardan biri, mevcut ücret politikalarının bölgesel gerçeklere göre yeniden düzenlenmesi gerekliliği oldu. Sektör temsilcileri, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak adına yapısal reformların ve stratejik planlamaların önemine dikkat çekti.

Asgari Ücret ve Finansman Çıkmazı

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, yaptığı konuşmada iş dünyasının öncelikli gündem maddelerini sıralayarak mevcut durumun fotoğrafını çekti. Ekonomik koşulların özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerinde tarihsel ağırlık oluşturduğunu belirten Sönmez, asgari ücret konusunda radikal bir öneri sundu. Başkan, “Bölgesel asgari ücret mutlaka değerlendirmeye alınmalı. Sektörel ve bölgesel teşvikler olmadan Türkiye’nin rekabetçiliği güçlenemez” ifadelerini kullandı. Finansmana ulaşmanın neredeyse imkansız hale geldiği şu günlerde işletmelerin varlıklarını sürdürme mücadelesi verdiği aktarıldı. Sönmez, “Kapanan şirket sayısı ilk 10 ayda yüzde 10’un üzerine çıktı. İhracatçı her gün imkansızı başarmaya çalışıyor” dedi. Vergi yükünün adaletli bir şekilde dağıtılması gerektiği ve faiz-maliyet dengesinin yeniden kurulmasının zorunluluk olduğu belirtildi. Vadelerin uzatılması gibi finansal enstrümanların devreye alınması, piyasaların nefes alması için kritik bir adım olarak görülüyor. Anadolu'daki üreticilerin yaşadığı darboğazın aşılması için somut adımların atılması gerektiği zirvede yankılandı. İş dünyası temsilcileri, rekabet gücünün korunması adına maliyetlerin düşürülmesini talep ediyor. Enflasyonist ortamın yarattığı maliyet baskısının, üreticilerin fiyatlandırma politikalarını zorladığı da konuşulanlar arasındaydı.

Teknoloji Açığı ve Gelecek Beklentileri

Türkiye’nin yüksek katma değerli üretim hedeflerine değinen Sönmez, dış ticaret verilerinin arka planındaki teknolojik yetersizliğe işaret etti. Üretimin fiziki olarak ülke sınırları içinde gerçekleşmesine rağmen katma değerin yabancı ülkelere gittiği gerçeği vurgulandı. Başkan Sönmez, “Dış ticaret açığımız, aslında teknoloji açığıdır” dedi. Avrupa ortalamasının gerisinde kalan AR-GE harcamalarının artırılması gerektiği, aksi takdirde küresel yarışta geri kalınacağı ifade edildi. Ekonomi yönetiminden yıl sonuna doğru temkinli bir dengelenme beklendiği toplantıda paylaşılan görüşler arasında yer aldı. Finansal istikrar konusunda ilk somut iyileşme sinyallerinin ancak 2026 sonuna doğru alınabileceği öngörülüyor. Dijital dönüşüm, eğitim reformları ve yapay zeka teknolojilerine uyumun, ülkenin kaderini belirleyecek unsurlar olduğu aktarıldı. Anadolu'daki KOBİ’lerinin tüm zorluklara rağmen yeni bir sıçrama eşiğinde olduğu belirtilerek umutlu bir mesaj verildi. Geleceğin inşasında teknolojik altyapının güçlendirilmesi hayati bir rol oynuyor. İşletmelerin dijitalleşme süreçlerine hız vermesi, verimlilik artışı sağlamak adına kaçınılmaz bir yol olarak görülüyor.

Stratejik Planlama ve Risk Yönetimi

Batı Akdeniz İş İnsanları ve Sanayicileri Federasyonu Başkanı Mustafa Cengiz, küresel dönüşüm sürecinde Türkiye’nin konumunu eleştirel bir dille analiz etti. Ülkenin gelişmeleri yönlendiren değil, sadece takip eden bir pozisyonda kaldığı tespiti yapıldı. İş dünyasının sahip olduğu yüksek potansiyele rağmen günü kurtaran reflekslere sıkıştığı ve uzun vadeli planlamadan uzaklaştığı belirtildi. Tutarlılık ve strateji eksikliğinin ekonomi üzerinde ciddi bir risk oluşturduğu ifade edildi. Cengiz, “Türkiye’nin geleceğini ithal edemeyiz; karanlık senaryolara değil kararlı stratejilere ihtiyacımız var” sözlerine değinen bir konuşma yaptı. Daha fazla yatırım yapılması, risk alınması ve uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi çağrısında bulunuldu. Kararlı adımlar atılmadığı sürece küresel ekonomideki dalgalanmaların etkisinin daha sert hissedileceği uyarısı yapıldı. Yerli üretimin ve milli stratejilerin önemi bir kez daha gözler önüne serildi. Sanayicilerin, belirsizlik ortamından çıkıp somut yol haritalarına ihtiyaç duyduğu aktarıldı. Kriz dönemlerinde reaktif davranmak yerine proaktif politikalar geliştirmenin işletmeleri koruyacağı savunuldu.

Küresel Rekabet ve Dönüşüm Zorunluluğu

BAKSİFED Başkanı Cengiz, modern dünyadaki rekabetin artık veri, enerji ve teknolojik regülasyonlar üzerinden şekillendiğini hatırlattı. Mevcut hızı eleştiren Cengiz, “Dünya koşuyor, biz yürümekle yetiniyoruz” diyerek erken pozisyon almanın önemine dikkat çekti. Türkiye’deki yatırım ortamının öngörülebilirlikten uzak olması, şirketlerin uzun vadeli kararlar almasını zorlaştırıyor. Kur baskısı, mevzuat yetersizlikleri ve nitelikli iş gücü sorunu gibi faktörlerin sanayiciyi yorduğu dile getirildi. Bahsi geçen tabloya rağmen dönüşümü ertelemenin ileride daha büyük maliyetler doğuracağı uyarısı yapıldı. Yapay zeka ve dijital güvenlik konularında ülkenin sadece kullanıcı seviyesinde kalmasının yetersiz olduğu vurgulandı. Üniversite ve sanayi iş birliğinin teoriden pratiğe geçirilmesi gerektiği belirtildi. Türkiye’nin Avrupa’nın teknolojik üssü ve Avrasya’nın lojistik merkezi olma potansiyeli taşıdığı ifade edildi. Kadınların ve gençlerin üretim süreçlerine dahil edilmesinin stratejik bir zorunluluk olduğu sözlerine ekledi. Küresel ekonomide kalıcı bir aktör olmak için teknoloji üretiminin kaçınılmaz olduğu gerçeği toplantının sonuç mesajı oldu.

Kaynak: CNBC-E