MyMecra isimli youtube kanalına konuk olan Prof. Dr. Nabi Avcı, Cevat Ülger’i şöyle anlattı:

“Ortaokulu ve liseyi Eskişehir Maarif Koleji’nde okudum. Cevat Ülger Hocam ile mülaki olduk. Cevat Ülger resim öğretmenimizdi ama resim öğretmeninden çok çok fazla bir muallimdi. Öğretmen sözünü de sevmezdi. Cevat Hoca bizi sınıfta serbest bırakırdı. Resim yapmak isteyen resim yapsın istemeyenler istediği kitabı okusun. Teksas Tommiks dahil… O gün canım resim yapmak istemiyor ki bir kitap okuyorum. Cevat Hoca “Bitirince bana ver, bende okuyayım” dedi. Bitirdim, Hoca’ya verdim. Sonraki hafta bana başka bir kitap alıp verdi. İbrahim Kafesoğlu’nun Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri… Cevat Hoca ile kitap alışverişi başladı. Cevat Hoca “Herkes resim yapamayabilir bu bir yetenek meselesidir. Ama herkes resimden tat alabilir. Herkes resme bakmayı öğrenebilir.

Ve bize resme bakmayı öğretmek için çok güzel yöntemler geliştirmişti. Ben ve arkadaşlarım onun sayesinde resme bakmayı öğrendik. Çok da güzel bağlama çalardı. 10 parmağında 10 marifet… Cevat Hoca öyle bir hocaydı. Aynı zamanda mimardı. Ama diplomasız bir mimardı. Sonra diplomayı da aldı. Diplomayı alıncaya kadar çizdiği bütün projelere başka mimarlar imza atardı. Eskişehir’de merkezdeki Reşadiye Camisi’nin mimarı odur. Bende (gülümseyerek) o caminin yapımında Cevat Hoca’nın makinesini taşıdığım için o camide emeğim vardır. Bütün aşamaları fotoğraflardı Hoca. Leica marka fotoğraf makinesi vardı, onu taşımak benim görevimdi.

Cevat Hoca bize sadece resme bakmayı değil Batı düşüncesinde, Doğu düşüncesinde o günlerde mesela varoluşçu felsefe çok modaydı diyelim. Kierkegaard adını ben ilk kez Cevat Hoca’dan duydum. Sonra Sezai Karakoç’un İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü kitabını verdi. O günlerde Sezai Karakoç Sabah gazetesinde köşe yazarıydı. Cevat Hoca her akşam okuldan ayrılırken Sabah gazetesini katlar sadece Sezai Karakoç’un yazısı dışarıda kalacak şekilde bana verir ve “Sadece bunu okusan yeter” derdi.”

Kaynak: Eskisehir.net Haber Merkezi