Eskişehir’de bulunan 1’inci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü işçileri, tıkanan toplu iş sözleşmeleri sürecine ilişkin Eskişehir Net’e konuştu. Savunma sanayi işçilerinin ülkeye büyük bir katma değer ürettiğini söyleyen işçiler, emeklerinin karşılığını almak istediklerini ifade etti.

“İşçiler ek iş yapmaya başladı”

30 yıldır kamu işçisi olduğunu söyleyen Mehmet Kapucu, fabrikada en yüksek kıdeme sahip olmasına rağmen haziran ayında kendisine 41 bin 500 lira maaş yattığını belirtti. Maaşların ortalama 35 bin lira, kiranın da 25 bin lira olduğuna dikkat çeken 15 yıllık kamu işçisi Deniz Güngör, işçilerin ek iş yaparak geçinmeye çalıştığını söyledi.

“İşçilerin yaşadıkları dramatik bir durum”

İşçilerin iki yıl içinde yüzde 69 kaybının olduğunu vurgulayan TÜRK Harb İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, yüzde 69’luk kaybın işçilere ödenmesi gerektiğinin altını çizdi. TÜHİS yetkililerine de seslenen Atak, “Gerçekten yaşanılan dramatik durum diyeceğim ben buna, toplumsal sorun haline gelmiş vaziyette. Bunu görmemeleri bizi çok daha fazla üzüyor” dedi.

“30 yıllık kamu işçisi 41 bin 500 lira alıyor”

30 yıldır kamu işçisi olduğunu söyleyen işçi Mehmet Kapucu, fabrikada kıdem olarak ilk 100’de olmasına rağmen maaşının 41 bin 500 lira olduğunu söyledi. Ekonomik sıkıntıların işçilerin belini büktüğünü anlatan Kapucu, “Çalıştığımız kurumda yaklaşık bin 600-bin 700 işçi arkadaşımız çalışıyor. Kendim iş yerinde ilk 50 ya da ilk 100’ün içindeyim kıdem olarak. Benim bu ay alacağım maaş 41 bin 500 lira. Derece bazında da yüksek derecelerdeyim. Şu anda geçim sıkıntısı gerçekten bizim iyice belimizi büküyor. Bizim devletimizden, hükümetimizden çok büyük bir beklentimiz yok. Talebimiz belli. Kamu koordinasyon kurulunda ya da Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS)’e sunulan teklifin arkasında durulması. Bizim için aslında kâfi olmasa bile bize nefes aldıracak şekilde aslında güncellenmesi gereken bir durum. Lakin buna da razı olacak duruma gelmiş durumdayız” dedi.

“İş yerinde huzur ve aidiyet duygusu bozuluyor”

TÜHİS tarafından kendilerine teklif sunulmamasının iş yerinde huzuru bozduğunu söyleyen Kapucu, “Arabulucu süreci bitti. Yüksek hakem süreci başlamak üzere. İnşallah görüşmeler sürüyor ama görüşmelerin biz sadece şunu düşünüyoruz: Sürecin iyi yönetilmediğini, sürecin düzgün gitmediğini yaklaşık 6 Şubatta başlayan bu görüşmelerin hala hükümet tarafından bir teklifin olmaması yani yüzde 1 bile bize reva görülmediği bizleri gerçekten üzüyor. Savunma sanayi işçilerini üzüyor. Savunma sanayide görev yapan arkadaşları üzüyor. İş yerinde huzur bozuluyor, aidiyet duygusu bozuluyor. Ama insanlar canhıraş çalışıyor. Devlete hizmet ediyoruz burada. Tüyü bitmedik yetimin hakkı var. Onu gözeterek çalışıyoruz. Çalışmalıyız da. Biz çalışırsak ülke kazanır. Ülke kazanırsa biz kazanırız diyoruz ama maalesef kazanamıyoruz” diye konuştu.

“Çalıştığım fabrikanın ürettiği katma değer 11 milyar 500 milyon lira”

Savunma sanayi işçisinin ülkeye büyük bir katma değer ürettiğine dikkat çeken Kapucu, “Hep kayıp oldu. Enflasyon artısı alamadık. Refah paylarını alamayınca zamanla enflasyonda maaşlarımız eridi maalesef. Savunma sanayide büyük bir katma değer üretiyoruz. Benim son hatırladığım bir yılda sadece çalıştığım fabrikanın üretmiş olduğu katma değer yaklaşık ülkeye 11 milyar 500 milyon lira. 2 bin personel çalışıyor olsa bu da yaklaşık 5 milyon 500 bin lira civarında kişi başı katma değer üretmişiz. Biz devletten çok büyük bir şey istemiyoruz. Ürettiğimiz katma değerin yüzde 10’unu istiyoruz yıllık. Yüzde 10’unu bana verse ben refaha kavuşurum. Kalifiye işçi kalmayacak eğer savunma sanayiye el atılmazsa” şeklinde konuştu.

“Sadece aldığımız kuru bir maaş”

Kapucu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bu ayki alacağım maaş 41 bin 500 lira. İnanın ben geçinemiyorum. Ben iş yerinde ilk 100’e giren bir insan olarak geçinemiyorum. Yeni iş başı yapan arkadaşı ya da yeni aile kurmuş insanları, yaklaşık kiralar 20 bin lira. Eğitim yardımımız yok, kırtasiye yardımımız yok. Yakacak yardımımız yok, bayram yardımımız yok. Bizim gerçekten hiçbir ek gelirimiz yok. Sadece aldığımız kuru bir maaş. Gerçekten geçim sıkıntısı çok büyük. Bir domatesin kilosu olmuş 70 lira. İnsanlar muz almaya çalışıyor, muz 120 lira. Uçuk rakamlar. Aldığımız maaşlara göre uçuk. Biz zordayız. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İnşallah duyarlar.”

“Maaş 35 bin lira, kira 25 bin lira”

Kiraların 25 bin lira olduğu bir dönemde maaşlarının 35 bin lira bandında olduğunu ve bu ücretlerle ailelerini geçindiremediklerini anlatan işçi Deniz Güngör, “Ağır ekonomik koşullar altında zaten savunma sanayi işçisi şu anda ezilmekte. Yani bir taraftan da konfederasyonumuz bir kamu çerçeve protokolü sürdürmekte. Ancak bu zaman kadar gelen herhangi bir teklif olmamasına rağmen bir eylem planı da hazır değil. Pazartesi günü Ankara’da basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında oraya toplanan topluluk ‘eylem eylem’ sloganları atarken, hazır metinde herhangi bir eylem planının olmaması bizi üzdü. Bizim beklentimiz toplu sözleşmede bu dönem özellikle çok büyüktü. Çünkü kaybımız çok fazla. Gelinen noktada daha önce 25 bin lira maaşlarla 15 bin lira kira ödenmezdi. Şu an kiralar 25 bin lira oldu bizim maaşlarımız 34 bin, 35 bin lira bandında. Yani nasıl kira ödeyecek bu insanlar, nasıl geçinecekler? Çocuğunu nasıl okula götürecekler? Beklentimizi karşılayacak bir toplu sözleşme süreci maalesef sürdürülmüyor. Yüksek hakem sürecine girmemize rağmen bizim de eylem planımız olmaması konfederasyonumuz, genel merkezimiz tarafından bizleri üzmekte” dedi

“İşçiler oto yıkamacıda, düğün salonunda ek iş yapıyor”

İşçilerin ek iş yaparak geçinmeye çalıştığını söyleyen Güngör, “Ben 15 yıldır çalışıyorum. Hiç böyle bir dönem görmedim açıkçası. Geçinmek için ek iş yapıyoruz. Kimisi oto yıkamaya gidiyor, kimisi düğün salonlarında garsonluk yapıyor, pazarda çalışıyor. Ek iş yapmadan geçinmenin imkanı yok. Sorumluluk alması gerekiyor genel merkezin ve konfederasyonun. Bir an önce eylem planını açıklamaları gerekiyor. Ve şubelere eylem planını açıkladıktan sonra göndermesi gerekiyor. Bizi alanlara çıkartması gerekiyor. Biz toplu sözleşme taslağımızı gönderdiğimizde genel merkeze iki tane kırmızı çizgimiz vardı. Birisi ilk önce kaybımız olan yüzde 70 iyileştirmenin yapılması, sonra ilk 6 aya zam alınmasıydı. İkinci kırmızı çizgimiz de hem konfederasyona bağlı kalmadan savunma sanayi işçisi diyoruz. Savunma sanayi işçisine aynı MSB ile toplu iş sözleşmeyi genel merkezin kendisinin yürütmesini istiyorduk. Bu toplu sözleşmede de tabi ki hem masada hem alanda açıkçası eylem yapmamız gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

“Dramatik durum toplumsal sorun haline geldi”

TÜHİS’in ısrarla teklif vermemesinin sözleşme sürecini tıkadığını ifade eden TÜRK HARB İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, “Aslında biz çok uzun zamandır derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Ama maalesef derdimizi anlatamadığımız bir toplu iş sözleşme süreci sona ermek üzere. Ara bulucu süreci de bitti. Eğer bu günlerde bir anlaşma olmazsa yüksek hakem kuruluna gideceğiz. Çok ısrarlı tepkilerimize ve büyük umutlarla beklentilerimize rağmen maalesef toplu iş sözleşmesinde bizim karşı taraftan Milli Savunma Bakanlığı’ndan ve TÜHİS yetkililerinden yeteri kadar destek göremediğimizi gördük. Ve sonuç olarak da işçilerin büyük beklentileri şu an için tıkanmış durumda. Çok açık bir şekilde sözleşmeler tıkanmış durumda. TÜHİS yetkililerinin ısrarla teklif vermemeleri başlıca nedeni bunun. Ondan dolayı da biz TÜHİS yetkililerine de buradan sesleniyoruz, hükümete de sesleniyoruz. Bizim Milli Savunma Bakanlığı’nda yaşadıklarımız ortadadır. Sadece olaya ücret açısından bakmamaları gerekiyor. Çünkü gerçekten yaşanılan dramatik durum diyeceğim ben buna, toplumsal sorun haline gelmiş vaziyette. Bunu görmemeleri bizi çok daha fazla üzüyor” diye konuştu.

“Tecrübeli işçiler istifa etmeye başladı”

Tecrübeli işçilerin istifa etmeye başladığını söyleyen Atak, “Ülkenin ekonomik durumuna göre ücretler zaman zaman artar, eksilir ama savunma sanayi işçileri zaten bu fedakârlığı yapıyor. Uzun zamandır geriye giden ücretleriyle çalışmaya devam ediyorlar. Bundan sonra da çalışacağız devletimiz adına. Fakat özellikle bizim iş kolunda çok çok önem arz eden, tecrübe, deneyim biz bunları kaybetmeye başladık. Ülke genelinde istifalarımız var, emeklilik nedeniyle emekliliğini doldurup artık çalmayı düşünmeden kısa bir süre içinde iş yerlerimizden ayrılanlar var. Bu devlet açısından, ülkemiz açısından, milletimiz açısından çok büyük zarar. Biz özellikle bu zarara dikkat çekmek istiyoruz ve bunu da önleyecek tek şeyin özlük haklarındaki iyileştirmeler, insanların aidiyet duygusundaki iyileştirmeler, iş yerindeki genel sistemle ilgili iyileştirmeler. Bunlar olmak zorunda” dedi.

“Yüzde 69 kaybımızın işçilere verilmesi gerekiyor”

Atak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bizim beklentilerimiz bu yönde. Zam olarak da sadece iki tane 2023 yılındaki kamu çerçeve protokolüyle 2025 yılı arasında yüzde 69 savunma sanayi işçilerinin kaybı var. Şimdi bunu beş puan vererek, on puan vererek kapatmak mümkün değil. Kamu çerçeve protokolünün dışında yapılan pazarlıkların dışında milli savunmada eğer hala güçlü bir hale gelmek istiyorsa, güçlü olarak kendimizi ifade etmek istiyorsak bizim bu yüzde 69 kaybımızın dikkate alınarak verilmesi gerekiyor işçiye. Ben size iyileştirme, beş puan verdim, bir derece verdim, iki derece verdim diyerek tabiri caizse yaraya sadece yara bandı yapıştırarak bu işin çözülemeyeceği çok açık bir biçimde ortada.”

Kaynak: Meltem Karakaş