Yaklaşık 600 bin kamu işçisinin 2025-2026 dönemindeki mali ve sosyal haklarının belirlendiği Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü imzalandı. Kamu işçisinin ücretini 2025 ilk 6 ay için yüzde 24, ikinci 6 ay için yüzde 11 zam ve günlük 50 lira seyyanen zam, 2026 ilk 6 ay için yüzde 10, 2026 ikinci 6 ay için yüzde 6 zam yapılacak. İmzalanan protokole ilişkin açıklama yapan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer, sözleşme için “Önü reklam arkası hüsran olarak tarihe geçmiştir” dedi.
“Önü reklam arkası hüsran olarak tarihe geçti”
İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer, şunları söyledi:
“8 aydır süren sonucu geldiğimiz günde bu sürenin sonunu bekleyen kitle için umut olacak olan ancak resmi muhataplarınca tiyatroya çevrilen Kamu Toplu İş sözleşmesinden ve eleştireceğimiz noktalardan birinin odağında olan iktidar seven 2 sarı konfederasyon tarafından kamu işçilerinin mutsuzluğuna atılan imzalardan bahsedeceğiz. Sözleşme süreci sonu önü reklam arkası hüsran olarak tarihe geçmiştir.
“İdari yetki hak gaspına dönüştü”
Yetkili Konfederasyonların önceki açıklamalarının, rest çekmelerinin ve teklif metinlerinin yanından bile geçmeyen son anda parıltılı cümlelerle kurdukları kazanımlarıyla ilgili tablolara, kendi yayınladıkları geçim endeksi, mutfak masrafı ve gerçek enflasyona bakıldığında sendikaların kabul ettiği ve imza altına aldığı rakamların hiçbir gerçeklikle alakası olmadığı çok net görülecektir. Konunun vahamet boyutu ve kamu işçisinin görmezden gelinip kandırıldığının, layık görülen ücret ve rakamlar yanında bu anlaşmayı duyurma usulü bile olumsuzluğu görmeye yeterlidir diyoruz.Süreç içinde bir dikkat çekmek istediğimiz nokta ise siyasi iktidarının 23 yıllık döneminde Anayasal hak olarak sendikalarca değişik işkollarına alınan 22 grev kararının “Anayasa Mahkemesi; Grev ertelemesi anayasa aykırıdır” kararlarına rağmen. İdari bir yetkinin hak gaspına ve patron kollamacılığına dönüştüğünü bu süreç bize göstermiştir.
“Kamu işçisinin umutsuzluğu arttı”
Keyfiyet; her yasa ve kanun ile konunun önüne geçmiştir diyoruz. Buna itiraz etmesi gereken konfederasyonlar yine burada öne çıkmaktadırlar. Sistem buna da çözümü bulmuş. Her alanda olduğu gibi yandaşlık üzerine kurgulanmış. Tüm bu süreçler içinde sürpriz olmayan ve 566 bin gerçek rakamlı kamu işçisinin emeğinin, alın terinin hakkı olan 8 ay sonunda emrivaki ve emanete ihanet eden sendikal varyasyonla bağıtlanan bir toplu iş sözleşmesi hayal kırıklığı, boşa çıkan beklentiler ve gelecek üzere yapılan umutlu hesapların hüsranla bitmesi olarak sonuçlanmıştır. Maalesef mutsuz toplumun mutsuz bir kesimi olan kamu işçilerinin mutsuzluğu ve umutsuzluğu daha da artmış ve hissiyatları körelmiştir.”