Japon deprem uzmanı, yüksek inşaat mühendisi ve mimar Yoshinori Moriwaki, Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen “Japon Deprem Uzmanının Gözüyle Türkiye’nin Depremselliği” konulu konferansta öğrenci ve akademisyenlerle buluştu.
Prof. Dr. Orhan Doğan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte Moriwaki, Türkiye’nin aktif deprem kuşakları üzerinde yer aldığını hatırlatarak, deprem farkındalığının artırılması ve yapı güvenliğinin önemine dikkat çekti. Moriwaki, Türkiye ile Japonya’nın sismik açıdan benzer özellikler taşıdığını, bu nedenle depreme dayanıklı yapılaşmanın hayati önem taşıdığını vurguladı. Konferansın ardından İHA’ya konuşan uzman, özellikle Marmara Bölgesi için ciddi uyarılarda bulundu.
İŞTE DİKKATLİ OLUNMASI GEREKEN BÖLGELER
Moriwaki açıklamasında, Türkiye genelindeki aktif fay hatlarına değinerek şu ifadeleri kullandı: “2020’de Elazığ depreminden sonra Manisa, Muğla ve İzmir’de sarsıntılar meydana geldi. Ancak İzmir fay hattı henüz kırılmadı. O bölge ince ve kısa fay hatlarından oluştuğu için küçük ama sık depremler yaşanabilir.
Marmara Bölgesi’nde, Yalova-Çınarcık hattı 1999’da, Çanakkale-Gelibolu hattı ise 1912’de kırıldı. Tekirdağ’dan Yalova’ya kadar 170 kilometrelik bir hat bulunuyor ve bunun yaklaşık 70 kilometrelik kısmı hâlâ kırılmadı. Bu da büyük bir deprem potansiyelinin var olduğunu gösteriyor. Özellikle Gemlik, Bursa, Bandırma, Çanakkale, Balıkesir ve Ayvalık hattında dikkatli olunmalı. Bandırma’da yaklaşık 350-400 yıldır büyük bir deprem olmadı, bu da bölgede önemli bir enerji birikimi olduğunu gösteriyor.”
Uzman Moriwaki, İç Anadolu Bölgesi’ndeki fay hatları hakkında da bilgi verdi: “Kırıkkale’nin güneyinde kısa bir fay hattı mevcut ve bu hat Tuz Gölü yönüne uzanıyor. Ayrıca Çankırı’nın kuzeyinde de bir fay hattı bulunuyor. Ancak Ankara, büyük oranda kaya zemin üzerinde yer aldığı ve doğrudan fay hattı üzerinde olmadığı için, büyük bir deprem riski taşımıyor. Buna karşın Kütahya, Niğde ve Konya çevresinde zaman zaman küçük çaplı sarsıntılar yaşanıyor.”
Moriwaki, bireysel hazırlığın önemine vurgu yaparak şu önerilerde bulundu: “Her birey depreme karşı hazırlıklı olmalı. Türkiye, Japonya ve Endonezya gibi ülkelerde ‘deprem geliyor’ bilinciyle yaşamak gerekir.
Evlerde acil durum çantası bulunmalı. İçinde su, düdük, çikolata ve tuz gibi temel ihtiyaçlar yer almalı. Mobilyalar sabitlenmeli ve aile bireyleri deprem anında nerede toplanacaklarını önceden kararlaştırmalı. Ben 2011’de Japonya’daki büyük depremde aileme ulaşamamıştım, bu yüzden herkesin bir planı olmalı.”
Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Orhan Doğan, Moriwaki’nin bilgi birikiminin öğrenciler açısından büyük bir fırsat olduğunu söyledi: “Japonya bu konuda bizden çok daha ileride. Deprem olduğunda çok daha küçük hasarlarla atlatıyorlar. Oradaki depremler 10 büyüklüğüne kadar çıkabiliyor ama bizde 8 ile 10 arasındaki fark, yıkım açısından inanılmaz derecede büyük. Japonya’daki binaların nasıl ayakta kaldığını görmek ve bundan ders çıkarmak gerekiyor.”