Gülay Kanatlı Ortaokulu’nda okuyan 13 öğrenci, rehber öğretmenleri Ayşen Çalışır’ın öncülüğünde Eskişehir Toplum Sanat Derneği (ETOS)’nden aldıkları 80 saatlik atölyenin ardından ‘Öykünün Kanatları’ isimli öykü kitabı çıkardı. İçinde bir büyük bir de küçürek öykünün yer aldığı kitapta toplam 26 öykü yer alırken, rehber öğretmen Ayşen Çalışır ve öyküleri bulunan öğrenciler, kitaba ilişkin Eskisehir.Net’e konuştu.

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.00

“Çocukların okuma yazma alışkanlıklarını geliştirmek üzere yola çıktık”

Gülay Kanatlı Ortaokulu’nda 6 yıldır rehber öğretmen olarak çalışan Ayşen Çalışır, “Çağımız teknoloji çağı. Çocuklar okuma yazma konularında biraz geriye gitmiş durumdalar. Çocuklarımızın okuma yazma alışkanlıklarını geliştirmek üzere yola çıkmıştık aslında. Önceliğimiz Eskişehir'de yaşayan ve Eskişehirli olan öykü yazarlarıyla buluşturduk çocuklarımızı. Bir takım çalışmalar yaptık. Öncesinde çocuklarımız kitapları okudular, bunun üzerine illüstrasyon ile kitaplar tercih ettik. Bunun üzerine çalışmalarını yaptıktan sonra yazarlarla bir araya getirdik ve yazarlarla bir söyleşi gerçekleştikten sonra kitap imza süreçleri başladı” dedi.

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.01

“80 saatlik öykü atölyesi gerçekleştirdik”

80 saatlik atölyenin ardından ‘Öykünün Kanatları’ isimli öykü kitabı çıkardıklarını ve kitabın ismini de Gülay Kanatlı Ortaokulu’nu yapan Kanatlı ailesine minnettar olduklarını göstermek için tercih ettiklerimi söyleyen Çalışır, “Yani öğrencilerle yazarları bir araya getirerek okuma alışkanlıklarına farklı bir bakış açısı geliştirmek istedik. Akabinde de asıl 8 aylık bir proje bu. Öykü atölyesi fikri ortaya çıktı. Eskişehir Toplum Sanat Derneği’nin yazarlarıyla birlikte yürüttük Biz bu çalışmamızı. Sonrasında öğrencilerimize bir çalıştay hazırladık. Çalıştay toplantısı sonucunda da 80 saatlik süren bir eğitim sonunda bir öykü atölyesi çalışması. Bu şekilde çalışmalarımızı yürüttükten sonra öğrencilerimizden bir büyük öykü, bir de küçürek öykü yazmalarını istedik. Editleri yazarlarımız tarafından yapıldı. Sonrasında da böyle ‘Öykünün Kanatları’ olarak bir kitabımız ortaya çıktı. Kitabın ismi neden öykünün kanatları? Ben ona da değinmek istiyorum. Okulumuz Kanatlı ailesi tarafından açılmış bir okul, altyapısı oluşturulmuş bir okul. Onlara da minnettarlığımızı ödemek adına ‘Öykünün Kanatları’ olarak isim vermiş olduk” diye konuştu.

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.01 (5)

“Kitaba 13 öğrencimiz katkı sundu”

Çalışır konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kitapta 13 öğrencimiz mevcut. Bunun geneli yedinci sınıf öğrencilerimizden oluşuyor. Malum seneye de LGS süreçleri var. Biraz oraya da aslında altyapı kurmak istedik Okuma alışkanlıkları konusunda. İki tane sekizinci sınıf öğrencimiz mevcut. Toplam 13 öğrenci. 80 saatlik ciddi bir eğitimden geçti bu çocuklar. Bunların belirli alt başlıkları vardı. Mesela atölyenin birisinde bir cümleyle öykü yazma çalışması yaptık. Her atölye sonucunda da çocuklar mutlaka bir öykü incelemesi, öykünün yazım kuralları, metafor oluşumu bunların hepsiyle ilgili zaten atölyenin sonunda mutlaka bir çıktı olarak çalışma elde ettiler. Nihai ürün olarak da çocukların atölyede edinmiş olduğu bilgileri bu föylerin içerisinde toplamış olduk. En sonunda da öykülerimiz çıktı ortaya.”

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.01 (4)

“Ben yazarak yazarak konuşuyorum”

Öykü okumayı çok sevdiğini söyleyen Reyyan Acar, “Ben uzun öykümde sen diliyle başlamak istedim. Biraz daha okuyucunun kendini oraya koyması için. Günümüzde 21’inci yüzyılın en büyük problemlerinden birisi insanların artık yaşamak için değil eşyalar için, para harcamak için yaşaması, bunun için çalışması. Ben insanların kendilerini sorgulamalarını istedim öykümde. Ben öykü okumayı çok seviyorum. Bence her insanda bir üretme isteği var. Yazmak da bunun en güzel, en naif örneklerinden birisi. Ben yazarak düşüncelerimizi iletiyorum, yazarak konuşuyorum. İnsan okudukça iyileşir, tecrübelenir. Kitap okumak, hafif pratiklerle yazmaya başlamak, belki sözlük okumak olabilir. Kelime daracığı ne kadar yüksekse o kadar güzel eserler ortaya çıkıyor bence” dedi.

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.00 (1)

“İlerde kitap yazmak istiyorum”

İlerde de kitap yazmak istediğini söyleyen Hira Nur Altın, “Bu kitabı yazarken öncelikle yoğun bir çalışma süreci içindeydik. Her öykünün sonunda beraber öykü incelemelerinde bulunduk. Aynı zamanda ev ödevlerimiz oldu. Onları yaparken yazarlarımızla birlikte çok güzel bir proje içinde bulunduk. Gerçekten okuduğum çok güzel öyküler vardı. Bunlar da benim için yararlı oldu. İlerde kitap yazmak isterim. Eskiden yazmak istesem de elim gitmiyordu. Çünkü bilgim çok yoktu, neler yapabileceğimiz bilmiyordum. Ama bu kitap sayesinde yazmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu görmüş oldum. Gelecekte de bunu devam ettirmek isterim” diye konuştu.

Whatsapp Image 2025 06 17 At 10.45.01 (6)

“Daha çok kitap okumalıyız”

Daha çok kitap okuma önerisinde bulunan Miraç Özbey Karahan, “Büyük öykümde Türkiye’de yaşanan cinayetler üzerine bir kafa yordum. Dedim ki İstanbul boğazsında bir cinayet olsa bu cinayet haber sayfalarına damga vursa insanlar da bunu çözmeye çalışsa nasıl olur? Bundan yola çıkarak büyük bir cinayetle polisiye öykü yazdım. Küçürek öykümde ise Türk aile mizanını ortaya koyarak iki çocuklu bir ailenin ladese girmesini anlatmaya çalıştım. Polisiye öyküler ve kitaplar okumayı çok seviyorum. Daha çok kitap okumalıyız” dedi.

“Kendi tarzlarını bulmalarını öneriyorum”

Hasan Oktay Çalışır ise, “Benim de herkes gibi büyük ve küçürek öyküm var. Büyük öykümde insan psikolojisini anlatmaya çalıştım. İnsanların yaşadığı travmalar ya da önceden gelen sorunlarından. Küçürek öyküde de insanların güven ilişkilerini anlattım. Öykü yazmayı seviyorum. Bence yazmak bir kelimeyi binden fazla kelimeyle ya da yüz binden fazla kelimeyle anlatmaktır. Bence yazma bir yapboz gibidir. Aradığın parçaları arasın. Parçaları bulursun. Uygun parça yoksa tekrar ararsın. Herkesin kendisine göre bir tarzı, bakışıcısı vardır. O yüzden kendi tarzlarını bulmalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Meltem Karakaş