Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 28-29-30 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen 39. Olağan Kurultayı’nı değerlendirmek üzere basın mensuplarıyla bir araya geldi. Ünlüce, üç gün süren kurultayın hem program hem tüzük hem de seçim aşamalarının birlikte yürütülmesi bakımından önemli bir süreç olduğunu belirtti.

"3 gün süren uzun bir kurultay yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 39. Olağan Kurultayını gerçekleştirdik. Biliyorsunuz 28, 29, 30 Kasım'da tam 3 gün sürdü. Normalde kurultaylar bazen program kurultayı olur, bazen tüzük kurultayı olur, bazen seçimli olağan kurultaylar olur, bazen olağanüstü kurultaylar yapılır. Bu kurultay biraz hem programın, hem tüzük değişikliğinin, hem de seçimlerin yapıldığı bir kurultay olması nedeniyle çok önemliydi bizim için. En son 2 sene önce yapılan kurultayda, bildiğiniz üzere Ekrem İmamoğlu divan başkanlığı yapmıştı. Ondan bir dönem önce değerli hocamız Yılmaz Büyükerşen divan başkanlığı yapmıştı. Ve ben de bu onurlu görevi 3 gün boyunca layığıyla, Eskişehir'e yakışır şekilde, Eskişehir'i temsil ederek yapmaktan dolayı büyük bir onur ve gurur duydum. Kurultayımız gerçekten tam bir demokrasi şöleni havasında geçti. Herkes sürelere uydu, süreleri aşmadan, bir sonraki arkadaşının konuşma hakkına girmeden herkesin görüşlerini özgürce ifade edebileceği bir ortam yaratıldı. Bu da bence tam da iktidar iddiasında olan bir partiye ve demokrasiyi savunma konusunda güçlü bir irade koyan bir partiye çok yakıştı. Güzel bir kurultay geçti.

Kurultayın ilk günü programla geçti. Program bizim yaklaşık 14 aydır üzerinde çalıştığımız bir konuydu. Biliyorsunuz, önce program taleplerine, programın nasıl olması gerektiğine ilişkin ilçelerde ilçe danışma kurulu toplantıları yapıldı, ilde il danışma kurulu toplantıları yapıldı. Sadece partililerin görüşleri değil, aynı zamanda odalarla, sendikalarla, emeklilerle, emekçilerle, üniversite öğrencileriyle çok geniş bir kapsamda bütün halkımızın talepleri alındı programla ilgili. Ve en son tekrar il danışma kurulunda bir toplantı yapılarak nihai raporlar oluşturuldu ve genel merkeze gönderildi. Genel merkezde Ankara'da, illerin yürüttüğü çalışmalara paralel, onlar da Ankara'da bakanlıklarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, bakanlıkların yaptığı çalışmaların nelerini eleştiriyorsak, özellikle gölge bir kabine kuruldu biliyorsunuz, gölge kabine üyeleri bakanlıkların yürüttüğü çalışmaların hangi noktalarını eleştiriyoruz, neleri değiştirmek istiyoruz, programda tam olarak bu bakanlıkları nasıl oluşturmak istiyoruz, bunlarla ilgili ayrıntılı çalışmalar yapıldı. Ve illerden gelen, genel merkezin de yaptığı çalışmalar bir arada toplanarak bir program oluştu.

İkinci güne geçtiğimizde çalışma raporları görüşüldü. Hesap raporları çok şeffaf bir şekilde paylaşıldı gördüğünüz üzere. İbra konusunda oy birliğiyle geçmesi konusunda da hiçbir problem olmadı ve genel başkan seçimine geçildi. Orada da çok ilginç bir şey oldu. Biliyorsunuz genel başkan ve parti meclisi, yüksek disiplin kurulu adaylıklarında bir harf çekiyoruz ve harften itibaren sıralanmaya başlıyor. Çünkü orada alfabetik bir sıralanma oluyor ama hep A'dakilere herhalde ayrıcalık olmasın diye harf çekiyoruz. Ve çok ilginç, Ö'yü çektim ben. Görmüşsünüzdür belki divanda. Hakikaten Özgür Özel tek adaydı ama başka adaylar da olsaymış ilk sırada yer alacakmış zaten. O da güzel bir tesadüf oldu. O gün genel başkanımız seçildi. Kendisi de gelerek bir teşekkür konuşması yaptı. Ertesi güne geçtiğimizde parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu için adaylıklar tamamlandı, adaylık süreci. Onu da tüzüğe uygun şekilde takip ettik. Ve ardından da yapılan seçimler sonucunda parti meclisi, anahtar listeye hiçbir fire vermeden seçti. Gerçekten partilerde, özellikle bizimki gibi 102 yıllık bir partide mutlaka geçmişte kırgınlıklar olmuştur. Kişilerin partileriyle ilgili ya da birbirleriyle ilgili yaşadığı sorunlar olmuştur. Ama bu kurultayda şunu gördük.

Ülke çok zorlu bir dönemden geçiyor. Birçok sorunla boğuşuyor. Bunlar yaşanırken hiç kimse artık kendi iç meselesiyle ya da kendi kırgınlıklarıyla uğraşmak istemiyor. Tam tersine o hani sanki parti içinde birtakım ayrışmalar varmış gibi gösterilenlerin ötesinde bütün partililerimiz kenetlenmiş bir şekilde orada çok güzel bir birlik, beraberlik havası esti. Bana da böyle bir kurultayı yönetmek nasip oldu. Gerçekten kendimi o konuda çok şanslı kabul ediyorum. Hiçbir tartışmanın, elbette ki eleştiriler oldu ama hepsi ne kadar yapıcıydı gördüğünüz. Programla ilgili konuşulurken herkesin iyi niyetle, daha iyisi olsun diye uğraştığı yapıcı eleştirilerdi. Son derece güzel geçti. Ben bu kurultaydan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum hem geleceğe yönelik hem de güçlü bir örgüt iradesi ortaya konduğu için. Bu duygularımı da sizlerle paylaşmak istedim.

Divan başkanı olacağımı 1 gün kala öğrendim. Başka isimler konuşulduğu hakkında hiçbir bilgim yok çünkü benim için de sürpriz oldu. Ben geçmişte sivil toplumda da çok çalışmıştım; işte barolarda, meslek odalarında. Hakikaten Divan Başkanlığının verildiği kişi, oranın büyüğü olarak kabul edilir, onur konuğu olarak kabul edilir. Bu tür kişilere teklif edilir. Tabii ben çok büyük bir mutluluk duydum. Özellikle Yılmaz Büyükerşen hocamızın daha önce yaptığı bir görevi onun yaptığı görevi 4 yıl sonra benim yapıyor olmam da benim için ayrıca güzel bir halef-selef ilişkisi oluşturdu. Tabii bu kadar önemli bir kurultay gerçekten herkese teslim etmek kolay bir şey değil, büyük bir sorumluluk. Çünkü biraz önce söylediğim gibi hem program görüşüyorsunuz, hem tüzük değişikliklerini görüşüyorsunuz, hem de seçimli bir kurultay yapıyorsunuz. Yani normalde ayrı ayrı olan üç konu toplanmış gibi tek bir kurultayda. 3 günlük yorucu da bir maraton tabii ki. Ama tek adaylı olması, dediğim gibi, parti içinde o barışın sağlanması, bunlar işimizi çok kolaylaştırdı diyebilirim. Eskişehir'e ne mutlu! Bu 102 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihinde yapılmış 39. olağan kurultay. Tabii olağanüstüler de mutlaka var. Ve burada iki Eskişehirli'nin görev alması bizim için büyük bir onur. Biz de Eskişehir'i en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağız.

“Eskişehir'den olmadı diye bunu Eskişehir adına bir başarısızlık olarak kabul etmiyorum”

Eskişehir Cumhuriyet Halk Partisinin çok güçlü kale şehirlerinden bir tanesi. Burada her zaman yüksek sayıda milletvekili çıkardık. Belediyeleri kazandık ve özellikle merkez nüfusunun %90'ından fazlasının yaşadığı bir şehirde hem iki büyük ilçe partisi olarak çıkmış ve benim hep söylediğim bir şey var: Hani Eskişehir'in etrafındaki illerin de yavaş yavaş hep renginin kırmızıya dönerek Cumhuriyet Halk Partisine gelmesi. Bir Konya kaldı diye biliyorum, sınır komşularımızı söyleyerek söylüyorum, yoksa pek çok yakın komşu şehirlerimiz de var. Bunların hep Eskişehir'in çok önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum.

Zaten genel başkan... Yani Parti Meclisi, dediğim gibi coğrafi görevlerle verilen, hani Doğu Anadolu'dan şu kadar kişiyi çağıralım, Marmara Bölgesi'nden bu kadar kişi gelsin, Akdeniz Bölgesi'nden şu kadar kişi gelsin, bölge sorunlarını tartışalım gibi bir yer değil. Orası tam da yönetimin olduğu bir yer. Yani partide siyasetin üretildiği, yönetimin yapıldığı yer. Çok önemli bir yer. Biliyorsunuz, içinden en az 10 kişi de bilim, sanat ve kültür platformundan geliyor. 70 kişi kendi parti örgütlerindeki kişilerden geliyor. Dolayısıyla burada ben, hani Eskişehir'den olmadı diye bunu Eskişehir adına bir başarısızlık olarak kabul etmiyorum. Zaten hem divanı bize vererek hem de burada belediyelerde yaptığımız görevleri görerek ve Genel Başkanın da sanıyorum Manisa'dan sonra belki en çok ziyaret ettiği şehir Eskişehir olabilir. Buraya ne kadar değer verildiğini biliyorsunuz. Güçlü de bir örgütümüz var.

Dediğim gibi, orası tam da bu zorluk koşullarda Genel Başkanımızın en iyi şekilde çalışabileceği, birlikte siyaset üretebileceği bir yer. Programın özellikle bir seçim beyannamesine dönüşmesi lazım. Önümüzde güzel bir program var ama program biliyorsunuz genel hatlarıyla bir çerçeve çizer bize. Asıl ayrıntılar, asıl somut maddeler, somut çözümler seçim beyannamesiyle gelir. Bunların yazılacağı yer. Biz zaten milletvekilleri, belediye başkanları hep genel merkezde kurullarda görevliyiz. Biliyorsunuz, milletvekillerinden oluşan kurullar var. Bir de Sosyal Demokrat Belediyecilikle ilgili bir konsey var. Ben oranın bir üyesiyim mesela, ilk başta seçildim ve daha çiçeği burnunda bir belediye başkanıydım. Toplam 14-15 belediye başkanımız var orada. İlçelerden, beldelerden, illerden, büyükşehirlerden, yani herkesi temsil eden bir yapı var orada. İşin başından beri Eskişehir hep orada zaten. Orada hep temsil ediyoruz.

Dolayısıyla ben öyle bakmadım, hani Eskişehir adına olumsuz bir konu gibi bakmıyorum asla. Ve dediğim gibi, bize de iletilmiş, bizim orada 17 kişilik bir delegasyonumuz var kurultayda. Bizim hiçbirimize de gelin iletilmiş, "Bizi destekleyin, biz başvurduk, başvurumuzu yaptık, bizi destekleyin," diyen bir çıkış olmadı. Ama gönlünde isteyen olmuş mudur, belki olmuştur. Yakıştırılanlar olmuş mudur, olmuştur. Konuşuldu ama resmî gelen hiçbir başvuru olmadı Eskişehir'den.

Cumhurbaşkanlığı adaylık ofisinde daha güçlü bir yapı düşünülüyor. Özellikle orada gölge kabine ile ilgili daha önce Merkez Karar Kurulu (MKK) içinde yapılan uygulama, biraz oraya kaydırılacak gibi görünüyor. Tabii uygulamasını yavaş yavaş göreceğiz, tüzükteki 3-5 cümleden bunu çok anlamak mümkün değil. Ancak zaman içinde ileride yaygınlaştırılması istenirse bu biraz genel merkezin belirleyeceği bir politika.

“Bu benim için her zaman ömür boyu böyle bir madalya gibi taşıyacağım çok büyük bir gurur”

Genel Başkanımız Özgür Özel'in Eskişehir ile ilgili çok olumlu, biliyorsunuz, izlenimleri. Hatta en son miting için geldiğinde şöyle bir şey söyledi bize: 'Şehre girdiğim andan itibaren...' yanında basın danışmanı varmış, ona şey demiş: 'Tam bir Avrupa şehrine girdiğim hissediliyor gibi.' Her zaman biliyorsunuz, mitingde de zaten sağ olsun hepimizi çok onore etti. Yılmaz Hocamızı, bizleri, işte Kazım Başkanımızı, Ahmet Başkanımızı, vekillerimizi... Herkesi çok onore etti orada da. Her zaman olumlu olduğunu biliyoruz. Eskişehir'e ayrı bir sevgisi olduğunu biliyoruz.

Divan başkanlığı inanılmaz güzel, çok önemli bir görev. İnsan tabii orada o havayı yaşadıkça, yaşadıkça daha iyi anlıyor. Ve o kadar canlı yayın yapıldığı üç günlük bir süreçte güzel yönetebilmek de büyük bir başarı ama şunu söylemeliyim, ben asıl örgüte çok teşekkür ediyorum. Yani bu kadar inanmış bir örgüt, bu kadar güçlü bir irade ortaya koymak orada, bu üç günlük çok tartışılacak konuları gerçekten yapıcı bir dilde eleştirmek, dikkat ettiyseniz herkes bir katkı koymaya çalıştı. Yani programla da ilgili söz alanların hepsinin o kadar güzel talepleri oldu ki mutlaka bunlar da değerlendirilecek. Bilmiyorum, ben çok mutlu oldum. Yani o anlamda hem Cumhuriyet Halk Partisi'nin divan başkanlığını yapmak, dediğim gibi 39 tane bugüne kadar kurultay geçmiş, birini de ben yapmış oldum. Bu benim için her zaman ömür boyu böyle bir madalya gibi taşıyacağım çok büyük bir gurur.

Sayın Genel Başkan'ın Eskişehir'e bakış açısı çok farklıydı. Divan başkanının Eskişehir'den çıkması önemli yani.

“Ben Eskişehir’den çok memnunum, Eskişehir de benden memnun olsun ve benim hiçbir yere gitmemi istemesin”

Kurultayda konuşulan şu oldu: Seçimli bir kurultayı yöneten tek kadın divan başkanıymış.

Ben partimin ne görev verirse yaparım. Partimin verdiği görevden kaçmak olmaz ama ben Eskişehir'de kalmak ve Eskişehir'e hizmet etmek istiyorum. Bu şehri seviyorum. Ben hani hâkimlik mesleğini bile Eskişehir'i çok sevdiğim için bırakmış birisiyim. Yani tayinli meslekler değil de, böyle Eskişehir'de yerleşip bir hayat yaşamayı çok istemiş birisiyim. Üniversite hayatım dışında ve kısa süreli bir hâkimlik hayatım dışında hep bu şehirde yaşadım. Bu şehre hizmet etmeyi de çok seviyorum. Benim tercihim bu yönde olur. Eskişehir'de kalmak ve Eskişehir'e hizmet etmek.

Genel başkanımız kurultaydaki yaptığı konuşmada da bu konuya değindi zaten. Gerçekten şu anda cezaevinde olan belediye başkanlarımız, bürokratlar, siyasiler, aynı zamanda gazeteciler hakkında da her zaman bir vefası var. Gördüğünüz gibi hep yakından takip ediyor süreci. Bu konuyla ilgili A, B, Z planımız hep budur diye de çok açık açık söylüyor. Ben dediğim gibi, kendimle ilgili hayalim ve isteğim Eskişehir'de kalıp buraya hizmet etmek. Umarım benden bıkmamışsınızdır, beni bir yerlere göndermeye çalışmıyorsunuzdur. Ben Eskişehir’den çok memnunum, Eskişehir de benden memnun olsun ve benim hiçbir yere gitmemi istemesin, benim en çok istediğim bu."

Kaynak: Eskisehir.net Haber Merkezi