Eskişehir’in dijital geleceği ve kültürü Kazan’da buluştu
Eskişehir’in dijital geleceği ve kültürü Kazan’da buluştu
İçeriği Görüntüle

Eskişehir’in jeolojik yapısı ve mevcut yapı stoğu hakkında uyarılarda bulunan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı ve Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz, şehrin ciddi bir deprem tehdidi altında olduğunu belirtti.

Gündüz, yaklaşık 17 yıldır sondaj ve jeoteknik hizmetler yürüttüklerini belirterek, Eskişehir’in ikinci derece risk bölgesinde bulunduğunu söyledi.

AFAD’ın çalışmalarına göre Eskişehir çevresinde 17 diri fay bulunduğunu aktaran Gündüz, “Yaklaşık 17 senedir jeoteknik hizmetler alanında Eskişehir’de sondaj çalışmaları yürütmekteyiz. Yapı tasarımları yapılmadan önce, bu yapıların sondaj çalışmalarında ve zemin etütlerinin hazırlanmasında görev alıyoruz.
Konuma şöyle başlayayım: Elimde görmüş olduğunuz harita, deprem risk haritasıdır.

Burada kırmızı ile gösterilen bölgeler birinci derece risk teşkil etmektedir. Eskişehir’e baktığımızda ise şehrimiz ikinci derece risk bölgesinde yer almaktadır. Ayrıca AFAD’ın yapmış olduğu çalışmalar kapsamında, İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde Eskişehir’in 100 kilometre çapındaki bölümünde 17 adet diri fay bulunduğu tespit edilmiştir. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ve akademisyenlerin yaptığı araştırmalara göre, Türkiye’de 24 ilin merkezinden fay hattı geçmektedir. Bunlardan biri de Eskişehir’dir. Şehrimizde “Eskişehir Fayı” olarak adlandırılan Eskişehir Fay Zonu, tam olarak şehrin merkezinden geçmektedir. 1956 yılında Çukurhisar’da meydana gelen deprem, 6.4 şiddetinde ve yıkıcı bir depremdir.

Whatsapp Image 2025 10 02 At 15.44.29

Haritada griyle gösterilen bölgeler alüvyon zeminleri, sarıyla gösterilen alan ise Eskişehir kent merkezini ifade etmektedir. Alüvyon zeminin özelliği, deprem anında sıvılaşma riskini maksimum seviyede artırmasıdır.

1906–2006 yılları arasında bölgemizde şu depremler kaydedilmiştir:

Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda 7.1 şiddetinde,

Eskişehir Fay Zonu’nda 6.4 şiddetinde,

Simav Fay Zonu’nda 5.9 şiddetinde,

Kütahya Fay Zonu’nda 6.1 şiddetinde.

Son 100 yıl içinde meydana gelen bu depremler şehrimizi doğrudan ilgilendirmektedir.

Ayrıca Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalarla, şehrimizin deprem tehlike haritası da belirlenmiştir. İlçelerimizden Alpu ve Mahmudiye riskli bölgeler arasında öne çıkarken, riskin görece düşük olduğu bölgeler ise Mihalıççık ve Beylikova olarak tespit edilmiştir. Basında da sıkça yer alan bir görselde, Eskişehir’e yaklaşık 30 km uzaklıktaki İnönü ilçesinde Türkiye’nin en büyük fay aynalarından biri görülmektedir. Bu fay aynası, Eskişehir Fay Zonu’nu temsil etmektedir. Bu da tehlikenin şehrimize ne kadar yakın olduğunu göstermektedir.

"MAHALLE MAHALLE AÇIKLANDI"

20 Şubat 1956’da, İnönü Fayı ve Eskişehir Fay Zonu’na bağlı olarak 6.4 şiddetinde bir deprem yaşanmıştır. Bu depremde: 1.400 bina ağır hasarlı, 1.500 bina orta hasarlı, yaklaşık 11 bina ise az hasarlı olarak kayıtlara geçmiştir. Bilimsel çalışmalar bu fayın tetiklenme periyodunun 70–90 yıl arasında olduğunu göstermektedir. Ancak bu depremden bu yana 69 yıl geçmiş olması, Eskişehir’in yeniden riskli bir döneme girdiğini göstermektedir.

1999 yılındaki Marmara Depremi de Eskişehir’de etkili olmuştur. Kahraman Apartmanı’nın yıkılması sonucu 33 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 24 kişi yaralanmıştır. Burada yapısal hatalar, özellikle bodrum katında kolon kesilmesi gibi nedenler rol oynamıştır. 1999 depreminde Eskişehir’de 524 bina hasar görmüş, hemen ardından meydana gelen Düzce Depremi’nde ise 72 bina hasar almıştır. Sonuç olarak Eskişehir’i zemin anlamında değerlendirdiğimizde, fay zonlarının merkezden geçmesi, alüvyon zeminlerin sıvılaşma riski ve tarihsel deprem verileri, şehrimizin ciddi bir deprem tehdidi altında olduğunu açıkça göstermektedir. Eskişehir’in mevcut yapı stoğunun yaklaşık %50’si, deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş binalardan oluşmaktadır. Bugün şehrimizde 6, 7, hatta 8 katlı binalar bulunmaktadır. Ancak bu binaların hiçbiri güncel deprem yönetmeliklerine göre yapılmamıştır. Örneğin Hamamyolu’nda, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi’nde, Atatürk Caddesi ve Atatürk Bulvarı’nda bu yüksek katlı binaları görebilirsiniz. Bunun yanında, Eskişehir’in zemin yapısı da deprem riskini artırmaktadır. AFAD’ın hazırladığı raporlara göre, yüksek sıvılaşma tehlikesi barındıran mahallelerimiz bulunmaktadır.

Tepebaşı’nda: Aşağı Söğütönü, Şirintepe, Uluönder, Çamlıca, Ertuğrulgazi, Hoşnudiye, Eskibağlar, Güllük, Yenibağlar, Ömerağa, Mamure, Işıklar, Şeker, Fevzi Çakmak, Bahçelievler, Şarhöyük, Tunalı, Yeşiltepe. Odunpazarı’nda: Sümer, Osmangazi, İstiklal, Kırmızıtoprak, Vişnelik, Kurtuluş, Karacahöyük, Gündoğdu, Orhangazi ve 75. Yıl Mahalleleri. Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinin depremden olumsuz etkilenmesinin başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz,

Geleneksel yapı stoğuyla inşa edilmiş binaların çokluğu, yapı stoğunun yaklaşık %50’sinin güncel deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş olması, ilçe merkezinin Porsuk Çayı’nın biriktirdiği alüvyal çökeltiler üzerinde kurulmuş olması, bu mahallelerin büyük kısmının zemin olarak sıvılaşmaya müsait olması. Dolayısıyla Eskişehir, merkez üssü İstanbul, Bursa veya Kütahya olan bir depremde dahi alüvyon zemin nedeniyle ağır yıkımlara maruz kalabilecektir. 2023 yılı Şubat ayında Eskişehir’in yapı stoğunun envanterinin çıkarılması ve yapı güvenliğinin deprem riski açısından değerlendirilmesini içeren bir protokol imzalanmıştı. Bu kapsamda 52 mahallede 51.801 yapı incelenmişti. Ancak 2025 yılı sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen bu raporun sonuçları hâlâ kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Üstelik bu çalışmanın da yetersiz olduğu kanaatindeyiz.

Whatsapp Image 2025 10 02 At 15.44.29 (1)

Buradan yetkililere soruyoruz: Yaptığınız sokak bazlı çalışmalarda hangi tespitlerinizi kamuoyuyla paylaştınız? Bu çalışmaya ne kadar bütçe harcandı? Çünkü ciddi paralar harcanmasına rağmen ortaya somut bir sonuç konulamamıştır. Acilen Eskişehir’in yapı stoğu gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bu anlamda Eskişehir için acil bir deprem master planı hazırlanmalı, deprem öncesi ve sonrası riskleri en aza indirecek projeler hayata geçirilmelidir.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak ivedilikle “Yapı Muayene Sistemi” kurulması gerektiğini vurguluyoruz. Şu anda binalar iskan aldıktan sonra denetimden çıkmakta, yapı denetim dosyaları kapanmaktadır. Vatandaşlar ise bu boşluğu suistimal ederek binalara kaçak kat çıkmakta, kolon kesmekte, bodrum katları işyerine çevirmektedir. Bu uygulamalar yapısal riskleri artırmaktadır.

Ayrıca bu sistemle binalar risk seviyesine göre sınıflandırılacak:

A Sınıfı: Risksiz,

B Sınıfı: Orta riskli,

C Sınıfı: Çok riskli.

Her binanın girişinde bir “deprem performans karnesi” bulunacaktır. Böylece bir vatandaş ev alırken ya da kiralarken, o binanın risk durumunu görebilecektir. Kimse çok riskli bir binada yaşamak istemeyecektir.
Bu sistemi sürdürülebilir kılmak için apartmanlardan küçük bir fon oluşturulmalıdır. Tıpkı asansör bakım ücreti gibi, bina sahiplerinden düzenli aidat toplanarak bu fon riskli binalardan başlanmak üzere dönüşüm çalışmalarında kullanılmalıdır.
Son söz olarak, olası riskleri minimize etmek ve halkı korumak yöneticilerin asli görevidir. Deprem ülkemizin gerçeğidir. Geçtiğimiz hafta burnumuzun dibinde Simav’da 5.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve Eskişehir’de ciddi şekilde hissedildi.
Bu nedenle deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için tüm hazırlıklar hızla yapılmalıdır. Özellikle deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve tabelalarla halka açık hale getirilmesi zorunludur. Çünkü deprem anında internet veya e-Devlet erişimi olmayabilir.
Buradan yöneticilere sesleniyoruz. Eskişehir halkı büyük risk altındadır. Bu riski azaltmak, hatta ortadan kaldırmak sizin boynunuzun borcudur."

Kaynak: Eskisehir.net Haber Merkezi