Türkiye’nin modern kentlerinden biri olan Eskişehir’in geçmişi, yüzeydeki görünümünden çok daha derin ve gizemli.
Peki, Eskişehir’in ilk adı neydi? Bugünkü adını nasıl aldı? Şehrin tarihi kökeni ve halk arasında anlatılan efsaneleriyle Eskişehir, kadim bir tarihe sahip
Eskişehir’in İlk Bilinen Adı: Dorylaion
Tarihsel kaynaklara göre Eskişehir’in ilk adı “Dorylaion” idi. Antik Yunan ve Roma dönemlerinde kullanılan bu isim, bölgenin stratejik ve kültürel önemine işaret eder. Dorylaion, Bizans kaynaklarında da geçer ve bölge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Yeni Yerleşim: ‘Eski Şehir’
Ünlü araştırmacı W. M. Ramsay’a göre, antik Dorylaion kalıntılarının güneyinde kurulan yeni yerleşim, halk arasında “eski şehir” olarak anılmaya başlandı. Bu ifade zamanla “Eskişehir” adına dönüştü.
Eskişehir ve çevresi, Frigler döneminden itibaren önemli bir yerleşim alanıydı. Yazılıkaya’daki Midas Anıtı ve kaya yazıtları, bu dönemin izlerini taşır. Daha sonra Roma ve Bizans egemenliğine giren şehir, Anadolu’nun inanç ve ticaret yollarında kilit bir nokta haline geldi.
Selçuklu Dönemiyle Gelen Dönüşüm
1071 Malazgirt Zaferi sonrası Türklerin Anadolu’ya girişinden sonra Eskişehir, Selçuklu topraklarına katıldı. 1176’da Sultan II. Kılıçarslan’ın Miryokefalon Zaferi ile bölgedeki Bizans etkisi tamamen sona erdi. Eskişehir, bu dönemde Türk-İslam kültürüyle yeniden şekillendi.
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi, Battal Gazi efsaneleriyle tanınır. Efsaneye göre Battal Gazi, burada Bizans’a karşı savaşmış ve şehit düşmüştür. Türbesi, yüzyıllardır halkın ziyaret ettiği önemli bir inanç merkezi haline gelmiş, efsaneleri dilden dile aktarılmıştır.
Bölge halkı arasında anlatılan bir diğer efsane, Şücaeddin-i Veli’nin bastığı yerden bal, süt ve su çıktığına dairdir. Bu kaynakların hala şifa verdiğine inanılır. Eskişehir’in halk hafızasındaki bu efsaneler, kültürel mirasın bir parçası olarak yaşamaktadır.
Lületaşının Doğuşu: Aşk, Kayıp ve Toprak
Karatepe bölgesinde doğan lületaşıyla ilgili anlatıya göre, yerin altındaki köstebekler bu değerli madeni gün yüzüne çıkardı. Efsaneye göre bir çobanın aşkı uğruna yaşadığı trajedi, bu taşlara ruh kazandırdı. Her lületaşı, bu hikayenin bir parçası gibi düşünülür.
Eskişehir, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarından itibaren sanayi, eğitim ve kültür alanında öncü kentlerden biri oldu. “Devrim” otomobili, ilk Köy Enstitüsü ve Anadolu Üniversitesi gibi simgeler, şehrin tarihini gelecekle buluşturdu. Ancak kökleri asla unutulmadı.
Bugün Eskişehir, hem adının hakkını veriyor hem de geçmişini yaşatıyor. Antik çağlardan günümüze uzanan bu topraklar, sadece bir şehir değil; efsaneler, kahramanlıklar ve kültürler mozaiği. Eski ismi unutulsa da, hafızası modern kimliğinde yaşıyor.